Soyuttan Somuta: Süzülüp gelenler… Bir şeyi, uzunca anlatmak hem en etkili hem de en etkisiz yoldur.
Ama, hem kısa anlatıp, hem de her ne kadar zor olsa da, düşündüren anlatımlardır en iyiye ve etkiliye ulaşan.
Düşüncelerin bütünleşmesi ile ulaşılabilecek en kesin noktada, tarafların artık birbirlerine karşı bir üstünlük hissetmemeleri gerekir ki, ortak akılla kendi dimağlarından yine kendi dimağlarına sundukları fikirleri, yine, yeniden ve yine ortak akılla bir anti-tez oluşturabilsinler.
Üstünlüğün, bir diğer ve kısa deyişle, eşitsizliğin mevcut bulunduğu her tür durumda, oluşturulan anti-tezler ve düşünceler, hiçbir şekilde, her ne kadar makyajlansa da, gerçeği arama anlamı taşımaz da, -mış gibi gösterir sadece ve bu, o anki tartışmanın kilitlenmesine, boğum boğum olmasına ve gerçek eğer düşünenlerden bir adım uzaktaysa, bu uzaklığın on katına çıkmasına sebebiyet vereceği hiç kuşku yoktur ki, herkesin kabul edebileceği ve dahi etmesi kesinkes gereken bir durumdur.
•
Saygı duyulma istencinin elbet hem saçma hem de pek muteber yanları vardır. Lakin bu konu izafidir.
•
İnsanın varoluşu özünde her ne kadar anlamsız olsa da, bireyin elindedir yine, ona anlam katabilmek.
•
Anlamsız yaşamı anlamlandırabilmenin en ön koşulu, onu bir amaç uğuruna harcamaktır.
•
Eğilimler bir topaç misalidir, döndükçe beyazlaşır ve önünden ne geçer ya da ne yansırsa beyazlaşan topaç onun rengini alır.
•
Her uçurumun birer ayna olduğunu idrak etmenin zaruriyetini düşünen hissederken, uçurumun kenarında olanın ve her an ayağını kayarak, ölüme merhaba deme olasılığı yüksek birinin hissetmemesi baştan sona aptalca bir tutumdur.
•
Özgürlük, özgürlük diye çığırtkanlık yerine, sesin yetmediği yerde harekete baş vurulmalıdır. Yoksa bir ayıda olduğu yerde kükrer, bir eşek de olduğu yerde anırır. Ayının insana istediğini yaptırabilmesi, onu korkutabilmesi ile; eşeğin insana istediğini yaptırabilmesi ise, kendisinde, insanın ihtiyaç duyacağı birtakım vasıfların doğuştan var olması ile kökten ilişkilidir.
•
Gerçeğinde izafiliği, her ne kadar duyulduğunda yadırgansa da, yadsınamayacak bir gerçektir.
•
Vasıflı insan; zihnen özgürlüğünü kendi elleriyle yakalayabilendir.
•
Vasıfsız insan; bir topaçtır. Önüne geçenin rengini alır ve herkes ne olduğu zaman o da ne olur. Değişir doğrusu ve eğrisi ve tabiidir ki temeli olmayan ‘temeli!’
•
At İnsan; içinde doğduğu fırına göredir, fırın ne kadar soğuksa o kadar özünü koruyabilir, ne kadar sıcaksa ısınır ve bambaşka bir hal alır. Bu hal ki, onun artık kendisini ‘tamam’ gördüğü haldir. Bu insanların düşünceleri dogmatiktir ve içinde doğduğu fırından çıkan diğer ekmekler ile benzerdir. Çoğunluğu yakaladıkları takdirde, bir ülke için son derece vahim, hele ki vasıflılar için, lakin vasıfsızlar için tadından yenmeyecek bir durumdur çünkü atların liderleri her daim vasıfsızlardır!
•
İnançların temeli çocuklukta atılır ve bu inançlar bir ömür boyu bireye yapışır kalır, bunlardan kurtulabilen ve kendi inancı ve düşüncesi ile kendi inançlar silsilesini oluşturabilen insan, hiç kuşku duyulmayacak bir durumdur ki, vasıflı insandır.
•
Atların ve Vasıfsızların olduğu yerde Vasıflılar seslerini duyuramazlar çünkü, vasıfsızlar sürekli konuşur her konu hakkında, her şekilde, atlarda onları dinlerken kişner.
•
Kavramların özgürlüğüne sığınarak, düşünmeyenler, onları düşüncesiymiş gibi gösterenler, acizlik çukurunun içerisinde boğulmaktadırlar, lakin farkında değillerdir.
•
Kurallara isyan edebilmenin tek şartı güç elde edene kadar sonsuz itaat etmektir.
•
Karanlığın içinde göremediğin zaman, hiçbir şey düşünemediğin zamandır.
•
Yüceltilen her ulusun tarihi, içi boşaltılmış kutular gibidir.
•
Kitleler koyundan, yönetenler çobandan farksızdır. Çobanın elinde ki kavalı çalma mahareti mühimdir, elinde kavalı olması değil!
•
İyi de kötü de bulaşıcıdır ama her zaman kolay olan bulaşıcıdır. Zemini iyi hazırlamak ve oturtmak mühim, gelen ve gelmeyeni denetlemek değil!
•
Atlar her şeyi bilirler, bir şey bilmedikleri için.
•
Ne saçmadır, fark etmek istenmez
Sahtelerin ardına sığınmak
Gerçek bilinse de bitmez.
Ya da, kolaydır, gizlenir.
Hakikat bir bir önüne serilir
O vakit bile dönmez arkasını pek çoğu
Susturmak lazım da yapılamaz o aklı kıt koroyu.