Soğuk savaştan sıcak savaşa; Rusya-Ukrayna savaşı… SSCB 1991 tarihinde dağılınca SSCB’den ayrılan bir çok ülke bağımsızlığını ilan etti.
Bunlardan biri de bildiğimiz gibi Ukrayna’ydı. Ukrayna’nın tarihine baktığımızda aslında Rus tarihine bakmış oluyoruz.
Ukrayna son 20 yılda NATO ve AB’ye çok yaklaştı. Dolayısıyla bu Rusya’yı çok rahatsız etti. Rusya 2014 Kırım’ın ilhakıyla aslında hem Ukrayna’ya hemde NATO’ya çok açık şekilde uyarı vermişti. Ancak NATO bunu görmemezlikten geldi. Başta Amerika olmak üzere tüm NATO üyeleri durumun bu noktaya geleceğini tahmin edemezdi. Çünkü Putin zaten eski KGB ajanı. Bu planı en az 2 sene önceden yapmıştı.
Biden yönetiminde ki Amerika da -kendince- yaptırımlar uyguluyor. Peki bu yaptırımların hangisi caydırıcı? Hiçbiri. Amerika aslında yine aynı milletleri birbirine düşürdü. Aylarca Ukrayna’nın arkasında olduğunu söyledi, destek verdi, silah verdi. Sonuç? Olan yine halka oldu. Rusya’nın haklı sebepleri var. Neden Amerika yanı başıma üs kursun diyor. Haklıda. Zelenski yönetimindeki Ukrayna batıya çok güvendi. Açıklamasında batı bizi yalnız bıraktı diyor. Gülünç. Batının her zaman ki hali bu. Batıdan asla dost olmayacağını bir kez daha görmüş olduk. 21.yy da 1940’ları yaşıyoruz. Olan yine halka oluyor. Bir an önce bu savaşın bitmesini umut ediyorum.
Peki bu savaşın Türkiye’ye etkileri ne olacak? Bulunduğumuz coğrafi konum sebebiyle en çok etkilenen ülkelerden biri de Türkiye oldu. Daha ilk günden TL yüzde 30 değer kaybetti. Bu korkunç bir oran. Benzine 1,5 TL zam geldi. Bunlar daha ilk günün yansıması. Doğalgaz fiyatlarında astronomik artışlar meydana gelebilir. Ekmek fiyatları çok artabilir. Baklagil, meyve ve sebze fiyatlarında da artış olabilir.
Eğer Türkiye Rusya’ya yaptırım uygulamaya kalkarsa; örneğin Boğaz’ları kapatırsa gaz kesilebilir benzinin litresi 100 TL’leri görebilir. Bu durum ekonomi için korkunç bir durum. Sadece bunlarla kalmaz buğday gibi temel yaşam gıdalarında da astronomik artışlar olur. İnşallah bu senaryo gerçekleşmez. Türkiye hem Ukrayna hemde Rusya’yla dostane ilişkiler içerisinde olmalıdır.
Peki eğer NATO boğazları kapatma talebinde bulunursa? Yukarıda Rusya’nın yapabileceklerini saydık ancak NATO’nun böyle bir talebi olursa ve eğer yapılmazsa tüm Avrupa ülkeleri -ki buna ABD de dahil- Türkiye’ye yaptırım uygular. Bu da çok ciddi ekonomik sorunlar doğurur. Bu durumda Türkiye’nin izleyeceği siyaset ikili siyaset olmalıdır. Eğer taraf tutulursa bedeli ağır yaptırımlar olacaktır.
Sözlerimi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleriyle bitirmek istiyorum; “Bugün Sovyetler Birliği, dostumuzdur; komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bu günden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir…
Bizim bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak, yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lâzımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevî köprüleri sağlam tutarak. Dil bir köprüdür… İnanç bir köprüdür… Tarih bir köprüdür… Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların (Dış Türklerin) bize yaklaşmasını beklememeliyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gereklidir…”
Savaşsız günlerde görüşmek üzere…