Bayramlarda kapı kapı gezip şeker toplayan çocuklar yok artık. Oyun olsun diye zile basıp kaçan çocuklar yok artık. Size bir gelecek borçluyuz çocuklar!
Çocuk! En masum, en korunmaya muhtaç, en temiz… İçiniz daralınca gidip bir çocuğun gözlerinin içine bakın. Bir çocuğun göz bebeklerinde serin sular, çağlayanlar görmüşçesine huzuru buluyor insan. İnsan! İnsan olan buluyor bu huzuru.
Nasıl bir zamana düştük Ya Rab! Ne ile sınanıyoruz ? Çocuklarımızı en yakınlarımızdan sakınır hale geldik. Eskiden evin en küçüğü giderdi ekmek almaya. Şimdi kapımızın önüne çıkaramaz olduk. Eskiden acil bir durum olduğu zaman karşı komşuya emanet edilirdi çocuklar. Komşu çocukları bir arada büyürdü. Aynı sınıfta olanlar birbirlerine ev ödevi yapmaya giderlerdi. Şimdi karşı komşu gelip çocuğumuzun başını okşadığı zaman kaygılanır olduk.
Bayramlarda kapı kapı gezip şeker toplayan çocuklar yok artık. Oyun olsun diye zile basıp kaçan çocuklar yok artık. Sokakta top oynayıp camı kıran çocuklar yok artık.
Çocuk parklarına kamera takılsın dedik, okul bahçelerine kamera takılsın dedik, sınıflara kamera takılsın dedik… Yetmedi korumaya çocuklarımızı. Kaygımız arttıkça teknolojiden medet umduk. İnsan, insana güvenmedi de kameralı ortam güvenilir olur sandık. Kuldan utanmayanı, Allah’tan korkmayanı kamera durdurur sandık. Yine de koruyamadık çocuklarımızı.
- Çocuğu koruyamadık!
- Kadını koruyamadık!
- Hayvanı koruyamadık!
- Ağacı koruyamadık!
Nasıl bir zamandayız Ya Rab! Vicdansızların, sapıkların, katillerin, nefretin, cehaletin ortasına düştük. Kabul etmeyin olanları, unutmayın, alışmayın. Ufacık hata yapanı etrafınızda barındırmayın. Çocuk istismarcısını mahallenize sokmayın, evinizi kiraya vermeyin, kahveye almayın, bakkalınıza sokmayın. Dışlayın. Kabul etmeyin aranıza. Yasaların yapamadığını toplumsal bilinç yapsın.
Biz bu insanlarla aynı gökyüzüne bakıp nefes alıyor olamayız!