Hepimiz kısa süreliğine var olduk ve tekrar yok olacağız, Sıfır noktasından sıfır noktasına, çektiğimiz acıları başarılarımızı ve emeklerimizi ardımızda bırakıp gideceğiz.
- Tanrının insanı ne için yarattığım biliyor musun?
- Sanırım biliyorum, hayır bilmiyorum, evet biliyorum; hayır, yani galiba biliyorum.
- Peki Tanrının bizi neden yarattığını Söyler misin?
-Tabi ki, bence Tanrı bizi ona kulluk edelim diye yarattı. - Hayır onun için yaratmadı.
- Peki ne için yarattı?
- Bir hiç olmanın mutluluğunu anlayalım diye yarattı ve bizi bu Dünya’da yapayalnız bıraktı.
-Nasıl yani Üstadım, biz bir hiç değiliz ki yani ben bir hiç olduğumu düşünmüyorum - Evet biz bir hiç değiliz ve bu dünyaya da bir şey olmanın acısını çekmeye geldik.
-Peki Üstadım bir şey olmak acı bir şeyse, sen neden büyük bir şey olmanın peşindesin ? - Evvela Azizim ben bir şey olmayı değil, var olmadan önce olduğum yokluğun konforuna ulaşmayı arzuluyorum. Eğer bir şey olmak istiyormuş gibi görünüyorsam bunun sebebi yokluğumun konforunu daha fazla hissetmek istememdir.
- Anladım Üstadım, ben şimdi gidiyorum ve seni görmeyerek yokluğa kavuşturuyorum.
Evet arkadaşlar hayata böyle bireysel açıdan bakınca emeğimizin, çabalarımızın ve arzularımızın; kısaca hiçbir şeyin bir anlamı yok. Çünkü hepimiz yoktuk, kısa süreliğine var olduk ve tekrar yok olacağız, çektiğimiz acıları, başarılarımızı ve emeklerimizi ardımızda bırakıp gideceğiz.
Lakin hayat bu değil ve biz de yalnızca bir birey değiliz. En azından gelişimi tamamlamamış bir ülkenin vatandaşı olarak bir birey olma lüksüne sahip değiliz, zaten bir birey olsak dahi değişen bir şey olmayacak ser sefil ve sefalet içinde ölüp gideceğiz. Ama eğer bir birey olmadığımız farkına varmayı başarırsak, bir şeyler yapmaya, başarmaya çalışırsak acılarımızdan olmasa da sefaletten kurtulabilir. En önemlisi de öldüğümüzde dahi adımızla yaşamaya devam ederiz, yaşarken başarmanın gururu tadarız ve bizden sonrakilerin birey olma imkanına sahip olması için kazılan yolda kendi kürek izlerimizi görebiliriz.