Sahip olduğunuz bilgi kadar onu nasıl sunduğunuz da önemlidir. Sosyal yaşamdan iş dünyasına kadar pek çok konuya görgü ve nezaket penceresinden bakan Marka İletişim Danışmanı ve Etiquette Eğitmeni Sibel Savacı Haberton’a konuştu.
Sibel Savacı kimdir?
1978-1989 yılları arasında “Tekstil, Moda ve Reklam” sektöründe modellik, konsept geliştirme ve koleksiyon danışmanlığı, sanat yönetmenliği, prodüksiyon ve organizasyon çalışmalarında bulunmuştur. 1990 – 1995 yılları arası reklam ve televizyon sektörüne geçerek yapımcılık, sunuculuk ve prodüksiyon görev ve yöneticilik hizmetleri ardından, 1995 yılında kurduğu PR şirketi Üçes İletişim Danışmanlığı ile 25 yılı aşkın süredir, bir çok sektörde marka ve kurumlara marka pazarlama ve kurumsal iletişim danışmanlığı vermektedir. Bu süreçte bireylere, marka ve kurumlara nezaket ve görgü kuralları eğitmenliğini de sürdürmektedir.
Görgü kuralları nerden gelir? Görgü kuralları zaman içerisinde değişebilir mi?
Öncelikle bu konudaki tanımlara açıklık getirmek isterim. Eski dilde “Adab-ı Muaşeret”, güncel tanımı “Görgü ve Nezaket Kuralları”, uluslararası tanımı ise “Etiket” olarak geçmektedir. Etiket sosyal anlamda bir kişinin toplum nezdinde, iş dünyasında, mesleğinde elde ettiği yere göre uygunluk göstergesidir.
Görgü ve Nezaket ise; Toplu yaşamda yerine göre, iyi ve çözüm odaklı iletişim, ortak yaşam içinde düşünceli, saygılı, hoşgörü ve empati kurabilmeyi içeren geleneksel “Sosyal Davranış kuralları”dır. Ve hepsi bir bütündür. Sosyal davranış kuralları toplumun sadece elit veya belli bir kesimine ait değildir.
Bir faaliyette veya bir topluluk içinde bulunan herkes tarafından bilinir ve uygulanırsa, bu birliktelik veya faaliyet o zaman anlamlı ve başarılı olabilir. Aile içinden başlıyor olması, büyük şans ve edinimdir.
Bu kurallar toplumların tarihi ve kültürel değerlerinden etkilenerek oluşmuştur. Hem ulusal hem de evrensel bir karaktere sahiptir. Her ne kadar her toplumda farklılıklar gösterse de, evrensel karakteri başta gelir. Sosyal davranış kuralları toplumun sadece elit veya belli bir kesimine ait değildir.
Sosyal davranış kurallarında yazılı yasal zorunluluk yoktur, hukuken suç sayılmaz. Ancak nazik ve düşünceli olmanın bunlardan çok daha güçlü yaptırımı, etkisi vardır.
Uymayı reddedenler, istediği gibi davranmak isteyenler olabilir. Söz konusu güç insanlardaki beğenilme, takdir edilme, sevilme, sayılma, itibar görme isteğidir. Hakettiğinizi düşündüğünüz, emek verdiğiniz yaşamınıza, mesleğinize saygı duyulması, fark edilmesi, kendinizi kabul ettirebilmeniz düşünceli, nazik ve görgülü davranışlara sahip olmayı ve uygulamayı gerektirir.
Birlikte bir ortam paylaşıyorsak, bunun belli başlı kuralları olmak zorundadır. Tabiat kurallarının, fizik ve kimya kurallarının olduğu gibi… Hayvanlar aleminin bile kendine özgü kuralları var. Örneğin; insanlarda olduğu gibi, üstün, yaşlılığın, dişinin ve hamileliğin önceliği vardır. Toplumda huzur, ahenk saygılı ve düşünceli bireyler ile gelir.
Sosyal davranış kuralları son yıllarda ortaya çıkmış değildir. İnsanların toplu olarak yaşamaya başladıkları dönemden bugüne, yıllardır asırlardır vardır. Ancak çoğu zamana, imkanlara uygun olarak değişmiş ve yaşam şartlarına adapte olmuştur. Örneğin; masalara bıçak konmanın bilinmediği devirlerde, insanlar etleri vb. yemekleri elle yemekten, bellerindeki bıçak ve kamalarla yemeye başlamışlardır. Ast -üst ilişkilerinde saygı ve kurallarda hep var olmuştur. Zaman içinde gelişen şartlar, teknoloji ile modernize olan görgü, gelenekler haline gelmiştir. Eski zamanlarda uygulanan kurallar tabi ki zamana adapte olmuş birçok yeni davranış ve görgü kuralları ortaya çıkmıştır ve çıkmaya devam etmektedir. Ancak çok büyük farklılıklar yoktur.
Tarihi süreçte, modern anlamda ilk olarak Kuzey İtalya da ortaya çıktığını görüyoruz. Oradan Fransa, İngiltere ve doğal olarak Amerika’ya geçmiştir. Sosyal davranış kuralları yönünden bilinen ve uygulanmakta olan üç kültürden bahsedilebilir. 1. Kıta Avrupası kültürü, 2. İngiltere öncülüğünde gelişip, yayılan ABD, Kanada, Avustralya da uygulanan “Anglosakson” kuralları, 3. Çin ve Japonya’nın başı çektiği ‘Doğu Asya Ülkeleri’nin değer verdiği davranış biçimleridir. Ancak bu kültürler arasında da çok büyük farklılıklar yoktur.
Günümüzde en belirgin olarak değişen görgü kuralları hangileridir?
En çok değişen ve değişmeye devam edecek görgü kuralları, bu sosyal alanlar ve mecralarda göze batmakta, ihtiyaç ve önemi hissedilmektedir.
Sokakta, toplu taşımalarda, alışverişte
Ortak yaşam alanlarında; Sinema, vb. AVM, apartman, site, plaza, ofis vb.
Dijital iletişim araçları kullanırken – konuşma, yazışma, mesajlaşma
Zarif bir insan nasıl olmalıdır?
Buna görgülü ve nazik bir insanda diyebiliriz. Hem kadın hem de erkek için …. İlber Ortay’lı hocamızın da vurguladığı gibi; “Görgü sadece giyim, çatal bıçak değil hayattaki tavrınızdır, yaşam biçiminizdir.” Öncelikle ve en basit haliyle; düşünceli, nazik, başkalarının haklarına alan tanıyan, çevreye ve doğaya saygı duyan biri olmalıdır. Hayatın her alanında, selamlamaktan özür dilemeye, teşekkür etmekten fikir tartışması yapmaya kadar her ayrıntıya nezaket katmaktır.
Diğer yandan kişisel olarak ve paylaştığı alanlara karşı temizliğe özen gösteren, yerine ve imkanına göre iyi giyimli, düzenli, olumlu-olumsuz sözünde duran, zamanında ve empati kurabilen kişilere zarafet sahibi diyebiliriz. Kişi hem ailesi ile hem de sosyal iletişimindeki davranışlarında rol model olmalıdır. İş yaşamında ise, profesyonel bir meslek sahibinin de birçok farklı hususta da kendini geliştirmesi; mesleğini ve çalıştığı firmayı temsil ettiğinin farkında olması bireyi kariyerinde başarıya giden yolda bir adım önde kılar.
Beden dilini iyi kullanan biri zarafet kurallarını da iyi bilir diyebilir miyiz?
Tabi ki… önemli bir parçası, ne kadar iyi ve doğru düşüncelere, değerlere sahip olsak ta; kaba, agresif veya çekimser bir beden dili ve konuşma tarzı bunları yansıtmaz. Ve hep duyduğumuz, “beni anlamıyorlar, hakkettiğim muameleyi göremiyorum, vb.” gibi serzenişlerin temelinde çoğunlukla farkında olmadığımız bu eksikliklerimiz yatar. Nazik davranışlar düşüncelerin kıyafetidir
Türk toplumundaki kadın ve erkek modelini düşünürsek eğer görgü kuralları yönünden beden dilimizde nasıl değişiklikler yapmalıyız?
Beden dili bakışlar, duruş, el-kol hareketleri, mimikler, mesafe vb. gibi çok kapsamlı etkenleri kapsıyor. İletişimde ifade ve imaj sıkıntısı yaşıyorsak, öncelikle beden dilimize bir durup bakmalı ve düşünmeliyiz. Erkek ve kadınların selamlaşması, duruşu, yürüyüşü, oturuşu, konuşma yerine kafa sallamayı, mimikleri yanlış kullanmak, tercih etmek… Bazen yanlış anlaşılmaya, iletişim kazalarına neden oluyor. Oysa mükemmel geleneklere sahip, saygı ve sevgi dolu bir sosyal kültür mirasımız var. Sözlerim, düşüncelerim ve duygularım ile beden dilim uyuyor mu? Veya beden dilimi kontrol edebiliyor muyum? İyi ve sağlıklı İletişim sadece tek tarafı içermez. İki taraflı olmalı…
Şahsi gözlemim; bizde beden dili tavır almak için önemseniyor, duruş, el kol, mimik ve bakışlarla bazı kadın ve erkekler anlaşılmayı bekliyor. Bu genellikle ifade sorunu, öfke, kırgınlık söz konusu ise oluyor. Beden dilimizde İfade etmek istediklerimizi sakin bir dilde, yapıcı soru ve sözlerle de desteklemeliyiz. Karşı taraf kapalı ise sakinleşmesini beklemeliyiz. Kadın olsun, erkek olsun bu sorunun temelinde aileden ve bulunduğumuz çevrelerden gelen eğitim ve değerler geliyor. Ve maalesef günümüzde öğretim ve eğitim alanlarında ki eksikler, yeni teknolojinin de getirdiği hız, karşılıklı kaliteli zaman yaratma problemi, kişisel ilişkilerimizi pek de olumlu etkilemiyor. Yine “beni anlamıyorlar, hakkettiğim muameleyi göremiyorum, vb.” duyguları içerisindeyiz.…
Sosyal medya nezaket kültürünü nasıl etkiledi?
Sosyal ve meslek hayatımızda, insanlarla iletişimde ifade, görünüm-imajın önemi kadar; dijital dünyada ve mobil telefonlar, vb. yeni teknolojileri kullanırken de yansıttığınız imajınız çok önemli.
Ülkemizde günlük yaşantımızda özen gösterdiğimiz nezaket ve görgü kurallarına maalesef sosyal medyada uyulmadığını görüyoruz. Veya başka açıdan bakarsak toplum içinde kişinin nezaket sahibi olup ve olmadığı, art niyetli veya yapıcı mı ? bunları sosyal medyada net bir biçimde görüyoruz. “Sosyal Medya” terimi bir devrimdi. Tanımı üzerinde “Sosyal” karşımızdakinin insan olduğunu unutmamak önemli!
Dünya üzerindeki insanların yaklaşık 3.484 milyarı aktif sosyal medya kullanıcısı, Sosyal medyayı kullanım amacı kişiden kişiye değişir. İnterneti ve sosyal medyayı iş, eğitim, sosyalleşme, haberleşme gibi amaçlarla kullanmak farklı dijital görgü kuralları gerektirmektedir. Paylaşımlarınız başkalarına yardım etmek, değerli, keyifli doğru bilgileri paylaşmak için arkanızdan bir miras kalmalı. Geride bıraktığınız dijital izlerin gücünü asla hafife almayın.
Ancak bu farkındalık olmadığında kişinin itibarını zedeleyecek, dijital ayak izine eklenen ve ileride pişmanlık yaratabilecek paylaşımlar söz konusu olabilmektedir. Bilgileriniz internette sonsuza kadar yaşayabilir. Sosyal medyada paylaşım yapmadan, cevap yazmadan önce kendimize sormamız gereken önemli beş soru: 1.) Doğru mu? 2.) Yararlı mı? 3.) İlham veriyor mu? 4.) Gerekli mi? 5.) Düşünceli ve Nazik mi?
Televizyon kanalları kötü davranış örnekleriyle dolu. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Yine ve maalesef televizyonlardaki programlar ve yaklaşımlar; ülkemizde sokakta, iş yerlerinde, kamu ve sosyal ortamlarda şahit olunan veya maruz kalınan, kaba ve düşüncesiz davranışlar-konuşmalara, bireysel şiddete olumsuz örnek oluşturuyor. Bu davranışları normalleştirip, sıradanlaştırıyor. Fikir veriyor. Türkçemizi katleden garip konuşma biçimlerine de….
Medyanın etik kuralları ve topluma karşı büyük sorumlulukları vardır. Tabii ki bu tip haberlerde verilmeli, ancak hiç mi iyi, başarılı şeyler olmuyor. Bunlara da yer vererek içerikler, dengelenmeli! Oransız olmamalıdır. İyi ve doğru işler yapan insanlarda motive edilmeli, onaylanmalı. İşlenen bireysel şiddet olaylarına, dizlerdeki sonu gelmeyen kötülükler, felaketler, kavga içeren tartışma programlarına, haberlere; yaşanmış tam karşıtı davranış ve sonuçlarda olabileceğini gösteren örnek olay veya uzman görüşlerine de muhakkak yer verilmeli. Oran dengelenmelidir.
Önemli zarafet kurallarından küçük tüyolar verebilir misiniz?
Günlük yaşamımızı, ilişkilerimizi başarı ve keyifle geçirmemize katkısı olacak, kendimizi doğru temsil edecek en basit ve temel zarafet kuralları ise;
- Selamlaşmak ( günaydın, iyi günler, vb), Güleryüzlü olmak,
- Ast-üst saygı ve sevgi göstermek
- Giyimimizde yerine göre ve özenli, temiz olmak
- Kişisel alanlarımızda, bulunduğumuz ortamlarda özenli, temiz ve düzenli olmak
- Diğerleri için hijyene önem vermek
- Söz kesmeden dinleyebilmek
- Hoşgörülü ve anlayışlı olmak
- Bağırmadan konuşmak, öfke kontrolü
- Özür dilemeyi, rica etmeyi, lütfeni ve teşekkür etmeyi esirgememek, özellikle hizmet aldığımız kişilere
- Başkalarının özgürlüklerine, alanlarına saygı duymak
- Söz verildiğinde tutmak, dakik olmak
- Dürüst ve tutarlı davranmak
- Yerine göre sofra kurallarına özen göstermek, yemek yerken konuşmamak
- Toplu ulaşım araçlarında diğerlerine ve özellikle yaşlılara, annelere özenli davranmak
- Kamusal alanlarda, sinema tiyatro restoran vb. yerlerde özellikle cep telefonu ile yüksek sesle veya bağırarak konuşmamak
- Uygunsuz argo espri ve şakalardan, el hareketlerinden kaçınmak
- Trafik kurallarına istisnasız uymak
- Sosyal medyada da aynı özen ile, düşünceli ve nazik bir duruş sergilemek, kişiye özel olumlu-olumsuz yazışmalara genel akışınızda yer vermemek. Tartışmalara girmekten kaçınmak .