Sessiz çığlıklar! Çocuk olmak, çocuk kalmak için direniyor ruhumuz bedenimize, her köşe başında bir bataklık, her köşe başı ayrı bir cehennem. Ya kirleniyor çocuklar, ya ölüyor kadınlar.
Her sevgi, çocukluğa duyulan özlemin kartlaşmış bedenlerde, katılaşmış yüreklerde vuku bulan halidir. Hani mutlu olmanın çok basit şeylerle ilgili olduğu, ancak gerçekleşmesinin bir ömür sürecekmiş gibi hissedildiği zamanlardan bahsediyorum. Uzanıp dokunabilecekken yokluğun içimizi acıttığı demlerden… Sahip olunan üç, dört bilemedin beş misket iken hazinelerin en değerlisine sahipmişizcesine mutlu olduğumuz günlerden… Ya sokaklar… Baştan sona, yukarıdan aşağıya bizim olan sokaklar… Köşelerinde bazen körebe, bazen saklambaç oynadığımız; bazen de sarsıla sarsıla gözyaşı döktüğümüz sırdaşımız sokaklar. Ne kötü ettik de büyüdük be! Ne kötü ettiniz de viran oldunuz be sokaklar! Şimdi kim sırdaş olacak güneş yüzlü çocuklara? Hangi sevgi katıksız büyüyebilecek, çoğalabilecek?
Her geçen günün, dünü biraz daha arattığı bir utanç ikliminin yağmurları yağıyor üstümüze. Kendi varlığımızı sorguladığımız iğrençliklerle yüzleşiyor, saklı kalanların derin acısını hissediyoruz. Hangi çocuğun, hangi iffetsizlikle yaşamaya çalıştığını bilmeden çocuk olma, çocuk kalma isteğiyle yanıp tutuşuyor bağrımız. Çocuk olmanın, kadın olmanın, o olmanın, bu olmanın… “suç” olduğu manasız bir döngünün kıskacında sıkışıp kalmışız. “ama o da…” diye başlayıp bitmez tükenmez ithamların muhatabıyız zaman zaman her birimiz, hepimiz.
Şemsiyenin sivri ucuyla dürtülen güvercin misali ne kadar dürtülürsek dürtülelim batmadıkça, acıtmadıkça çıkmıyor avazımız. Oysa çok da uzak değil bize şahit olduklarımız. Bugün onlara, yarın bize… Yapılanın, edilenin meşruiyeti zihnimize ilmek ilmek işlerken, işletilirken “sus payı” ballar çalınıyor ağzımıza. Hayır… Hayır, dudaklarımıza… Tatlandırmasa da hasret uyanıyoruz her sabah çocukluğumuza. Çocuk olmak, çocuk kalmak için direniyor ruhumuz bedenimize. Lakin dertlere sırdaşlık eden sokaklar yok artık. Her köşe başında bir bataklık, her köşe başı ayrı bir cehennem. Ya kirleniyor çocuklar, ya ölüyor kadınlar.