Rusya ile Ukrayna arasında başlayan ve dünya gündemine oturan savaşın temelleri yakın tarihten ziyade Orta Çağ’a kadar uzanıyor diyebiliriz.
1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla beraber Rusya, Ukrayna ve Belarus Bağımsız Devletler Topluluğunu kurdu, amaç hem nüfus artışını sağlamak hemde ucuz doğalgaz ile birlikte ülkeleri yeniden bağlamaktı ancak Ukrayna radarı Batı yönüne çevirinde Rusya ile aralarında gerilim başladı. Belarus yerini Moskova yanında alınca Ukrayna tek başına Batı kesimlerde ilerlemek istedi.
Bu gerilim 2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesi ile alevlendi. 2014-2015 yılları arası Rusya, Ukrayna ve AGİT (Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı) ülkelerinin temsilcileri arasında Minsk anlaşması imzalandı ancak bu ateşkes uzun sürmedi çünkü Rusya’nın ayrılıkçı yönetim tanımı nedeniyle anlaşma tamamen sonlandırıldı.
Bu varolan krizi daha da ileri taşıdı ve Rusya, Ukrayna sınırına asker yığarak tehdit oluşturmaya devam etti. Akabinde Temmuz 2014’de Malezya Hava Yollarına ait bir uçağın Ukrayna hava sahası üzerinde vurulması ve takriben 300 kişinin ölmesi sonucu krizin boyutu çok başka bir hal aldı çünkü yapılan incelemeler sonucu Rus yapımı bir füze sonucu düşürüldüğü ortaya çıktı. Bu olay Rusya ile ABD – AB karşı karşıya getirdi.
2015 yılında imzalanan barış anlaşmasında Ukrayna’ya özel statü sunma zorunluluğu getirildi. Buna göre; Ukrayna Rusya sınırında yaklaşık 200 kilometrelik bölgede kontrolü yeniden ele alması için özerkliğin oluşturulması ve bölge halkının çoğunun Rusya yanlısı olması sebebiyle AGİT gözetiminde seçim yapılması şartı getirildi.
Birçok Ukrayna’lı bunu ulusal çıkarlara ihanet olarak algılayınca bu uygulama askıya alındı, Minsk belgesi tam kapsamlı çatışmayı durdurmaya yetse de, aslında kriz hiç bitmemişti ve günümüzde yeniden çatlak verdi.
24 Şubat Perşembe sabahı Rusya yerel olarak Ukrayna’ya savaş açtığını apaçık ilan etti. Avrupa ve Amerika’dan tepkiler gelse de Rusya’nın durmaya niyeti yok gibi görünüyor çünkü şu ana dek Ukrayna’da ki Çernobil Nükleer Santrali ve ülkenin güneyinde ki “Melitopol” kentini ele geçirdi bile. Üç yönden ilerleyen Rusya’nın amacı Kiev’i tamamen almak. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 22 Şubatta ki 4 maddeden oluşan talebi dikkat çekti.
Kısaca; Ukrayna’nın tamamen askerden arındırılmış olmasını, Minsk anlaşmasının uygulanması gerekliliği, Ukrayna’nın derhal NATO’dan çıkarılmasını ve Sivastapol ile Kırım’da yaşayan insanların irade özgürlüğüne dikkat edilmesini istedi.
Ukrayna Rusya ile müzakereden kaçmadıklarını iletsede, Rusya Ukrayna topraklarının tamamına göz dikmiş vaziyette.
Öte yandan Rusya’ya diğer ülkelerden yaptırımlar gelmeye devam ediyor, Rus Hükümetinin SWIFT (Tüm dünya bankaları arası döviz transferi yapabilen sistem) sisteminden çıkarılması talebi istekler arasında. Bir çok ülke Rusya’ya karşı hava sahasını kapattı.
Ukrayna Devlet Başkanı yaptığı açıklamada tüm halkı adeta seferberliğe çağırdı ve “Başkent’i kaybedemeyiz!” açıklamasında bulundu.
3. Gününde devam eden savaşın son bulması için dünya ülkelerinden çağrılar arka arkaya yapılıyor.
Rusya, Ukrayna’yı tamamen işgal etmeden geri çekilir mi, bilinmez ama savaşın her türlüsünün acı, kayıp ve yıkım getirdiği gerçeği gözardı edilemez.