Saraçhane’de tarihi gün… Millet İradesine sahip çıkıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için Altılı Masa Liderleri ve Belediye Başkanları İstanbul’da.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Millet İttifakı olarak 16 milyon İstanbullunun iradesine sahip çıkmak için Saraçhane’deyiz! Bizim mücadelemiz adalet mücadelesidir” açıklaması yaptı…
Saraçhane’de hak hukuk adalet sesleri yükseliyor. İstanbullular Ekrem İmamoğlu’na destek için Saraçhane’ye akın etti.
Altılı masa liderleri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu vekaleten Prof. Dr. Sabri Tekir, DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Saraçhane’de bir araya geldi.
10 büyükşehir belediye başkanı, Saraçhane’deki etkinliğe katılım sağladı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Saraçhane’de millete seslendi.
Ekrem İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı;
Sizin seçtiğiniz büyükşehir belediyesine bizden bir gün önce kamu bankalarından bol bol krediler verirlerdi. Sizin seçtiğiniz belediyeye halkın olan bu bankalardan 1 kuruş bile vermiyorlar. Size hizmet için yurt dışından kredi bulup getiriyoruz bu kez de projelere onay vermiyorlar. 16 milyon insandan ne istiyor bunlar.
Demokrasiye inananlar evinize hoş geldiniz. Burası Saraçhane, burası sizin eviniz. Burada siz ne derseniz o olur.
NE YAPARLARSA YAPSINLAR NAFİLE
Onlar sizin seçtiğiniz başkanı görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkardılar. Baktılar ki mevcut hakim istedikleri kararı vermeyecek yeni bir hakim atadılar. Bunların sizinle ne alıp veremedikleri var.
Onları gönderecek 6 siyasi partinin lideri burada…Ne yaparlarsa yapsınlar nafile… Ne hukuk ne de ahlak gözetiyorlar. Her şeyi yok sayıyorlar. Gözleri hiçbir şey görmüyor. Bugün burada bu büyük kalabalığı harekete geçiren sizin ortak vicdanınızdır. Hepimiz haksızlığa karşı buradayız, adalet için buradayız.
ASLA KORKMUYORUM
İstanbul’da israf düzeninin yerine insaf düzeni kurduk, insaf düzeni oluşturduk. Milletimiz artık Türkiye’de israf düzenini istemiyor.
Cumhuriyet, yöneticilerin hadlerini bildiği bir rejimdir. Türkiye yol ayrımındadır. Altılı masanın en çalışkan neferi olacağım. Yok hükmündeki kararlardan asla korkmuyorum.
BOZUK DÜZEN ÇÜRÜĞE ÇIKARILMALIDIR
Bugünden itibaren Türkiye için yeni bir dönem açılıyor. Bu ittifak basiretin ve ferasetin ittifakıdır. Özgür bir Türkiye için çok umutluyum. Bu çürümüş bozuk düzen çürüğe çıkarılmalıdır.
Saraçhane’deki demokrasi buluşmasında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ardından kürsüye CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geldi.
Kemal Kılıçdaroğlu, ‘adalet ya gelecek ya gelecek‘ diyerek sözlerine başladı.
Kılıçdaroğlu konuşmasında şu ifadeleri kullandı;
- Mevlana der ki Adalet, kutup yıldızı gibidir. Yerinde sabit durur ve kainat onun etrafında döner. Bugün bizi buraya getiren yaşadığımız adaletsizliktir. Ama hepinizin huzurunda söz veriyorum. Adalet ya gelecek ya gelecek.
- Adaleti dağıtacak kişi hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar vermek zorundadır. Bu yapılmadığı takdirde adaletsizlik olur.
- Adaleti dağıtacak kişi kralın sofrasına, sultanın, sarayın sofrasına asla oturmayacak. Çünkü sofraya oturan alimin verdiği fetva yanlıştır ve doğru olmaz.
- Milli irade 1921 ve 1924 Anayasalarının birinci maddesi şudur “Hakimiyet bilakaydüşart milletindir”. Bugünkü diliyle yeni anayasada ve meclisin duvarında yazılı olan “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. “Milletin iradesine bugün darbe vurulmuştur. 16 milyon İstanbullunun iradesine bir yargıç aracılığıyla darbe vurulmuştur. Biz milli iradeyi yeniden ama yeniden inşa edeceğiz.
- Bugün yaşadığımız Türkiye’de adalet artık temel bir Türkiye sorununa dönüşmüştür. Çünkü sokakta herhangi bir vatandaşa sorun. Bu ülkede adalet var mıdır diye. Emin olun büyük bir kısmı ‘bu ülkede adalet yoktur’ diyecek. Ama bizler ama bizler 6’lı Masa olarak adalet konusunda kararlıyız ve adaleti bu ülkeye mutlaka ama mutlaka getireceğiz.
MİLLETİN İRADESİNE DARBE VURULMUŞTUR
“Endişe etmeyin iktidar olacağız. Milletin idaresine hukukla darbe vurulmuştur. Biz hukuku yeniden inşa edeceğiz. Biz adaleti yeniden sağlayacağız. Yargıyı itibarsızlaştırıyorlar. Türkiye’de kimse kendini güvende hissetmiyor. Biz ağacın içindeki kurtları temizleyeceğiz.”
ÜLKEYE ADALET GETİRECEĞİZ
“Ekrem İmamoğlu hakkındaki kararları asla kabul etmeyiz, İmamoğlu görevini onurlu ve şerefiyle yapacaktır. Biz Ekrem başkanın arkasında duracağız. Hiçbir güç Ekrem başkanı İstanbul’a hizmet etmekten alıkoyamaz.
Milli idareye darbe yapanları göndereceğiz. Hiç endişe etmeyin 6’lı Masa olarak ülkeye adaleti getireceğiz. Bu bir maraton ve sonu geldi yeni bir Türkiye göreceksiniz” diyerek sözlerini tamamladı.
Saraçhane’deki demokrasi buluşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan konuştu. Babacan, konuşmasında şunları söyledi:
‘Bu nöbetleşe zorbalığa karşıyız!’
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis ve siyasi yasak cezası üzerine Saraçhane’de düzenlenen “Millet, iradesine sahip çıkıyor” mitinginde konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:
‘Ekrem İmamoğlu kardeşime yapılan haksızlığı reddediyorum’
“Biliyorum çok öfkelisiniz. Hepimiz çok öfkeliyiz. Olanları kabul etmiyorum. Bu haksızlığı, bu hukuksuzluğu reddediyorum. Ekrem İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum.”
‘Canan Hanım’a, Demirtaş’a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum’
“Daha birkaç ay evvel Canan Hanım’a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Demirtaş’a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. İktidarın seçimi kaybettiği belediyelere atadığı kayyumlarla rövanş almasını reddediyorum. Onun için buradayım. İsyanımızı, feryadımızı, tüm İstanbul, tüm Türkiye duysun diye buradayım.”
‘Endişeye mahal yok!’
“Farklı fikirlerden, farklı kimliklerden, dünyadan korkmayan bir Türkiye istiyoruz. Biz özgürce konuşan, cesur, zengin bir Türkiye istiyoruz. Endişeye mahal yok! Biz buradayız. Biz halkın yanındayız, hakkın yanındayız.”
‘Sandık günü cevabımızı vereceğiz’
“Nedir bu çektiğimiz? Devlet gücünü eline geçiren, başlıyor aşağıdakileri ezmeye. Başlıyor rakibini, sevmediklerini ezmeye. Başlıyor zulmetmeye. Üste çıkan alttakini eziyor. Üste çıkan başlıyor zorbalığa. Daha dünün ezileni Sayın Erdoğan, üste çıkınca başkalarını ezmeye başlıyor. Zulmetmeye başlıyor. Sandık günü cevabımızı vereceğiz hep beraber. Sayılı gün çabuk geçer. İşte biz, bu ülkede nöbetleşe zorbalığa karşıyız.”
‘Bu millet Nazım Hikmetlere, Ahmet Kayalara, Necip Fazıllara, Halide Ediblere zulmedenleri tarihin tozlu sayfalarına gömdü’
“Bu millet, 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta, 15 Temmuz’da silahla, topla, tüfekle demokrasiye kast edenleri tarihin tozlu sayfalarına gömmüş bir millettir. Bu millet Nazım Hikmetlere, Ahmet Kayalara, Necip Fazıllara, Halide Ediblere zulmedenleri, tarihin tozlu sayfalarına gömen bir millettir. İnanın bu millet, yargı oyunlarıyla kendi iradesini görmezden gelenlere de en iyi cevabı ilk sandıkta verecektir. Bu millet zulmedenlere gerekli cevabı verecektir. Hem de çok yakında verecektir.”
‘Bütün Türkiye için özgürlük ve adalet diyoruz’
“Biz, herkes için adalet demek için buradayız. Biz, herkes için özgürlük demek için buradayız. Türk, Kürt hiç fark etmez. Sünni, Alevi hiç fark etmez. Yaşam tarzı fark etmez. İnansın, inanmasın fark etmez. Biz hep beraber Türkiye’yiz. Bütün Türkiye için özgürlük ve adalet diyoruz. Onun için bugün buradayız.”
‘3Y ile mücadele diye gelmedi mi?’
“Yıl 2002. Şu andaki iktidar, ‘3Y ile mücadele edeceğim’ diye başa gelmedi mi? 3Y neydi? Yolsuzlukla, yasaklarla, yoksullukla mücadele. Döndü dolaştı 3Y milletin başına çöktü. Yolsuzluk var mı? Yoksulluk var mı? Yasaklar var mı? İşte Ekrem İmamoğlu kardeşimizi yasaklamaya çalışan bir zihniyet bu. Çok yazık. Yıllar sonra kendi iddiasını, kendi mücadelesini unutan ve aynı zorlukları başkalarına yaşatan bir zihniyetle karşı karşıyayız.”
‘2015’te üç dönemi doldu’
“Devlet gücünü kullanan, devlet gücüne sahip olan süreyle ve hukukla sınırlı olmalıdır. Üç dönem kuralı vardı. 2015’te doldu üç dönem. Uçaktan gelirken ne demiş? Hani ‘Son defa aday olayım’ falan diyordu ya. ‘Yok, daha bırakmayacağım diyor. ‘Partiyi falan bırakmam’ diyor. Yetmiyor. Şu andaki iktidar partisinin kuruluş akitnamesinde vardır: 2015’te üç dönemi doldu. Ne zaman ki devlet gücünü kullanan süreyle sınırlanmaz, hukuku tanımaz, o andan itibaren güç yozlaşması, güç zehirlenmesi olur. Mutlak güç mutlaka yozlaştırır.”
‘Türkiye, 1’den büyüktür!’
“Bu meydan yarına nasıl bir ülke bırakacağımıza karar verecek olan meydandır. Korku mu, umut mu? Kararı bu meydan verecek. Depresyon mu, mutluluk mu? Açlık mı, zenginlik mi? Çatışma mı, barış mı? Baskı mı, özgürlük mü? Otokrasi mi, demokrasi mi? Bu meydan bunun en güçlü cevabıdır: 85 milyon 1’den büyüktür. Türkiye 1’den büyüktür.” diyerek sözlerini tamamladı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın konuşmasının ardından Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Saraçhane’de millete seslendi.
Ahmet Davutoğlu konuşmasında şu ifadeleri kullandı;
Bugün milli iradeyi ve demokrasiyi savunmak için Saraçhaneyi meydanını dolduran değerli İstanbullu hemşehrilerim, ekranları başında gelecek kaygısı ile bizleri izleyen Aziz Milletim, Bugün insan onuruna, temel hak ve özgürlüklere dayanan ortak demokratik değerlerimizi birlikte gür bir sesle haykırmak üzere huzurunuzdayız.
Dün alınan karar hukukun siyasallaşmasının sonucudur, ancak tepkimiz her türlü siyasi kaybının ve hesabının üstündedir. Buraya sadece Sayın İmamoğlu’nu değil, hakkı, hukuku ve milli iradeyi savunmak üzere geldik.
Dün gece sayın İmamoğlu’nu ziyaret ettiğimde bu binadan içeriye girdiğimde 21 Nisan 1998’de Sayın Erdoğan’a mahkumiyet kararı verildiğinde aynı mekanda hissettiklerim derin bir hüzün ve hicap duygusuyla zihnimde canlandı, gerçek bir de javu yaşadım. Evet tam çeyrek asır sonra başladığım yere dönmüş olmanın derin hüznü, ve o gün mağduriyeti için burada bulunduğum Sayın Erdoğan’ın bugün aynı muameleyi bugün aynı makamda oturan bir halefine yaşatıyor olmasından da siyasi ahlak adına hicap duydum.
Ayrıca bu meydana çıkarken de 15 Temmuz gecesi bu binayı savunmak için canlarını feda eden şehitlerimizin hatırası yüreğimi dağladı.
İstiklalimizi, milli iradeyi ve hak ve özgürlükleri savunmak için şehit düşen kahramanları rahmetle anıyorum.
Buradan iktidar sahiplerine sesleniyorum. Şu anda mutlak güç sahibi olmanız sizi yanıltmasın. Güç zehirlenmesi içinde ne yaparsak yapalım elimizdeki medya gücü ile meşru kılarız demeyin. Kılamazsınız.
Güç avucunuzda tuttuğunuz kor ateş gibidir, onu kaybetmemek için daha da sıkı tuttuğunuzda o sizi yakar. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat’ın iktidar merkezleri de bu yanılsama içinde davrandılar. 27 Nisan e-muhtırası yazanlar da, 15 Temmuz’da TBMM’ni bombalayanlar da ellerindeki güç ile tarihi akışı değiştireceklerini, tarih yazacaklarını düşündüler.
Ama, demokrasi tarihimize kara bir leke olarak düştüler. 14 Aralık kararı ile alnınıza düşecek olan kara lekeden kaçının. Eğer bu kararla biz güçlüyüz ve her istediğimizi yaparız, İstanbul seçmeninin milli iradesini yok sayarız dolayısıyla 2023 seçimlerinde sandıkta çıkacak iradeyi yok ederiz diyerek bize ve milletin yüreğine korku salmak istiyorsanız, işte buradan hep beraber haykırıyoruz: Korkmadık, korkmuyoruz, korkmayacağız!
Ancak sizlerin yüreğinize sinen iktidarı kaybetme korkusunu görüyoruz. Ne yaparsanız yapın, yasaklarla, yolsuzluklarla ve yoksullukla kirlenmiş iktidarınız kaybedeceksiniz. Yapmayın, seçim iklimini toplumu daha da gererek bozmayın; ateşle oynamayın.
Sayın Erdoğan,
Geçmişte savunduğunuz bütün değerleri birer birer terk ettiniz, çiğnediniz. Mağdur olduğunuz yöntemleri başkalarına mağdur etmek için kullandınız.
Devlet ahlakının temeli değil dostunda ya da hasmında düşmanında dahi emin olma duygusu uyandırmaktır. Bugün maalesef hiç kimse en yakınlarınız bile sizden emin değil. Bu karar bağımsız mahkeme kararı diyerek kendinizi kenara çekemezsiniz. Bu yolla hiç kimseyi ikna edemezsiniz. Rahip Brunson, Deniz Yücel ve Kaşıkçı davalarından biliyoruz ki yargıyı siyasetiniz alet ediyorsunuz ve Türk adaletini ulusal ve uluslararası düzeyde zan altında bırakıyorsunuz.
Değerli Yargı mensupları,
Tarihi bir eşikte ve zorlu bir sürecin içinde bulunuyoruz. Bu süreçte omuzlarınızda tarihi bir sorumluluk var. Hakim teminatının olmadığı bir ortamda nasıl bir baskı altında olduğunuzu biliyoruz.
Önümüzdeki seçim sürecinde alacağınız kararlarla 100. Yılımıza gerçek demokratik hukuk devleti olarak girmemiz de vesile olabilirsiniz, benzerlerini daha önce gördüğümüz hukukun siyasal iktidarın bir aracı olarak örselendiği bir başka utanca da sebep olabilirisiniz.
Bu ülke önce idam edip sonra hüküm veren İstiklal mahkemelerini de, “sizi buraya tıkan irade böyle istiyor” diyerek seçilmiş başbakanı ve bakanları idam sehpasına gönderen Yassıada mahkemelerini de, bir sağdan bir soldan diyerek genç fidanları asan 12 Mart ve 12 Eylül mahkemelerini de, temel hak ve özgürlükleri ayaklar altına alan 28 Şubat mahkemelerini de, partileri kapatan, seçilmiş belediyeler kayyum atanmasına yol açan vesayet mahkemelerini de, yargıyı tekeline alan FETÖ mahkemelerini de gördü.
Talimatla iş gören bu yargı mensuplarının hiç birisi daha sonra halkın arasında huzurla dolaşamadılar.
Yargı mensubunun siyasi, etnik, mezhebi, felsefi aidiyeti olmaz. Yargı mensubunun aidiyeti adalettir.
Bugün başta Yüksek Seçim Kurulu olmak üzere yargı mensuplarımızın bugün en asli görevi 2023 seçimlerinin üzerine hiçbir gölge düşmeksizin adil ve objektif bir şekilde gerçekleşmesine katkıda bulunmaktır.
Gerçek anlamda bağımsız ve tarafsız yargı demokrasimizin en büyük teminatıdır.
Buradan toplumsal kutuplaşma tahriklerine karşı basiretle davranacağına inandığım iktidar partilerinin seçmenlerine de seslenmek istiyorum.
İki seçimde genel başkanları olarak seçime girdiğim değerli AK Parti seçmenleri,
Sizlerin her tür vesayet teşebbüsüne karşı nasıl direndiğinizi, seçmen tercihine dayalı milli iradeyi biliyorum. Bu kararın sizlerin başınızı önünüze eğdiğini de hissediyorum, çünkü yaşı yeten bir çoğunuz Sayın Erdoğan hakkında benzer karar verildiğinde bizler gibi sizler de bu meydandaydınız.
Şu an kafalarınız karıştı, vicdanlarınız ile itaat duygunuz arasına sıkıştığınızı görüyorum.
Başınızı kaldırın ve çekinmeden bu karar yanlış deyin, biz yeni vesayetler oluşturmak için emek vermedik deyin.
Birileri size “iktidarı kaybedersek kazanımlarımızı da kaybederiz” diyerek her tür baskıyı ve yanlış uygulamayı meşru göstermeye çalışabilir.
Hatta daha da öteye giderek sizleri kutuplaştırıcı siyasetlerine kalkan kılmak isteyebilir.
Bilin ki, kazanımlarımızı koruyacak olan en temel teminat insan hak ve özgürlüklerine dayalı demokratik hukuk devletinin kurumsallaşmasıdır.
Sizlerle birlikte ahlaki üstünlüğe sahip olduğumuz zor dönemlerde her baskıya direndik ve saygı gördük;
Ancak güce sahip olduktan sonra ahlaki üstünlüğünü kaybedenler o samimi kitlelerin duyguları üzerinden iktidarlarını korumaya çalışıyorlar.
Dün “hakkın ve haklının gücü” deyip bugün “gücün haklılığını” savunanlara karşı iktidarı değil ilkelerimiz savunalım.
Güç sahiplerinin maddi kazanımlarını değil, samimi kitlelerin ilkesel kazanımlarını koruyalım.
Buradan milli birliğimiz için duyarlı samimi MHP seçmenine de seslenmek istiyorum.
Milli birliğimiz ve istiklalimiz Sivas kongresinde olduğu gibi “milli iradeyi hakim kılmak esastır”.
Milli irade ise adil seçimlerle tecelli eder.
Bu iradeye karşı kendisinden farklı düşünen herkesi terörist ilan ederek toplumsal kutuplaşmayı tahrik edenlere “milli birliğin esası ortak aidiyet bilincidir ve milli iradedir” diyerek karşı çıkın.
Değerli İstanbullu hemşehrilerimize de sesleniyorum.
İstanbul bizim medeniyetimizin, estetiğimizin, hikmetimizin ve siyasi kültürümüzün zirvesidir.
Bu aziz şehrin iradesini elinde tutan hemşehrilerimize söz veriyoruz. Biz bir şahsa değil, sizin iradenize sahip çıkıyoruz ve çıkmaya devam edeceğiz.
Ve nihayet Aziz Milletim,
Değerli vatandaşlarım,
Bütün çabamız gençlerimizin, kadınlarımızın, emekçilerimizin, çiftçilerimizin, işçilerimizin, onurla yaşayacakları bir ülke inşa etmektir.
Her toplumsal kesimin özgürce düşüncelerini ifade edebildiği, inancını yaşayabildiği, hakkının korunduğundan emin olduğu, yolsuzlukların ve yoksulluğun olmadığı bir ülke.
Adaletine, sistemine ve kurumlarına güven duyulan bir ülke.
200 yıllık modernleşme, 100 yıllık Cumhuriyet ve 75 yıllık demokrasi tarihimizin her siyasi akımın temsil edildiği Altılı Masa, altı liderin değil Milletin Masasıdır, Türkiye’nin masasıdır.
Herkesin herkesi çelmelediği, çıkar rantlarının paylaşıldığı, düşenin yendiği, güçlünün hukukunun geçerli olduğu bir Kurtlar Sofrası değil,
“Elini, gönlünü ve sofranı açık tut” diyen Hacı Bektaş-ı Veli edebince millet menfaati için herkesin heybesindekini ortaya koyarak paylaştığı bir sofradır.
Bu sofranın aşı değerlerdir, haktır, hukuktur, adalettir, özgürlüktür, kardeşliktir, eşit vatandaşlıktır.
Bu masanın hedefi kimin hangi makamı elde edeceği değil, Cumhuriyetimizin 100. Yılında demokrasi ile nasıl taçlanacağı, ortak vicdana ve ortak akla dayalı bir siyasal sistemin nasıl kurulacağı, halkın onurlu bir hayat standardına nasıl kavuşturulacağı ve devletin demokratik esaslar temelinde nasıl güçlendirileceğidir.
Bu temel hedefler çerçevesinde Geçiş Süreci Yol Haritamızı da, bir hükümet programı mahiyetindeki Ortak Politikalar metnimizi de önümüzdeki ay içinde açıklama aşamasına geleceğiz.
Son dönemde tekrar depreşen “masa dağılacak” dedikodularının kaynaklarına özellikle de iktidar sahiplerine sesleniyorum: Hiç heveslenmeyin, bu masa dağılmayacak! Çünkü bütün liderler olarak hepimiz omuzumuzdaki ağır sorumluluğun farkındayız. Omuzumuzda bir kuş tutarcasına hassasız.
Geleceğinden kaygı duyan değerli vatandaşlarım,
Sizler de müsterih olunuz!
Ülkemizi bu yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluk şer üçgeninden çıkaracağız!
Üstad Neşet Ertaş’ın deyişiyle hiçbir şer odağının Cumhuriyetimizin ikinci asrının ilk yazını kışa çevirmesine izin vermeyeceğiz.
Önümüzdeki seçimlerin siyasal anlamda kaybedeni olacak ama toplumsal alanda hiçbir kesim kaybetmeyecek!
Yarın idrak edeceğimiz Şebi Arus vesilesi ile Hz. Mevlana diliyle hitap ediyorum: Kimse kaygılanmasın, “biz bu topraklara sevgi tohumları ekmeye geliyoruz!” dedi.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal konuşmasında şunları söyledi;
BU MİLLET BU KADAR KÖTÜLÜĞÜ HAK ETMİYOR
“Bu yaşananlardan dolayı çok üzgünüm. Yeter söz milletindir diyorum. Milli iradenin önüne set çekilmez. Millet o duvarı yıkıp atmıştır. İşte bugün de bu bitmeyen kin ve garez dün Ekrem İmamoğlu’na bu cezayı verdiler. Ama bilsinler ki bu kararın milletin vicdanında bir hükmü yoktur.
Bakmayın bunların isimlerinde Adalet ve Kalkınma olmasına. Buradan haykırıyorum, adınız ak olacağına alnınız ak olsaydı. İşaret fişeğini buradan yaktığımız demokrasi mücadelemiz taçlanacak. Bu millet bu kadar kötülüğü hak etmiyor” ifadelerini kullandı..
Akşener’den İmamoğlu’na verilen cezaya tepki
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hapis cezası verilmesine tepki gösterdi. Akşener, “Hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmez. Geldikleri gibi giderler, geldikleri gibi gittiler, geldikleri gibi sizin iradenizle gidecekler.” dedi. Saraçhane’deki program sonrası İmamoğlu ile çekilen fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaşan Akşener, “İstibdatın karşısında 85 milyon senin yanında.” notunu düştü
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, hapis cezası alan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek olmak amacıyla Saraçhane’de, İstanbullularla bir araya geldi.
Kürsüye çıktığında boynundaki atkıyı İmamoğlu’na veren Akşener, atkının hikayesini anlattı.
Bir gün önceki buluşmadan dönerken genç bir kızın “Bunu Ekrem Başkanıma vereceksin Meral Abla” diyerek atkıyı kendisine uzattığını belirten Akşener, “Bu atkı Kıymet’in atkısı. Bu atkı kalbinden dualar eden ve bu haksızlığı lanetleyen gencecik bir kızımızın atkısı. Biliyorum ki, Ekrem Başkan bunu bir emanet gibi saklayacaktır” dedi.
“Milletin sesi Ekrem kardeşimin yanında”
“Yüzyıl önce olduğu gibi bugün de “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyenler burada, Saraçhane’de.” diyen Akşener, “Yüzyıl önce verilen o kararın, o ilkenin, o iradenin temsilcileri; kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar burada.
İstanbul’dan “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diye haykıranların o sesini duymayanların, onların saraylarına kapandığı anda, milletin sesini duymadığı anda biz Saraçhane’deyiz. Bir tiyatroya, bir haksızlığa, kara cübbelerini saranlara buradan seslenen İstanbullular diyorsunuz ki; ‘Saray sizinse Saraçhane bizimdir’. Diyorsunuz ki; ‘Zulüm sizinse, haksızlık sizinse, sandık bizimdir’ 16 milyon İstanbullu’nun iradesi burada, milletin sesi burada, demokrasi burada ve Ekrem kardeşimin yanında. Gençler diyor ki; yaşasın hürriyet, kahrolsun istibdat.” ifadelerini kullandı.
“85 milyon Türkiye’nin senin yanında olduğunu görüyoruz”
Kalabalığın “Yaşasın hürriyet, kahrolsun istibdat” şeklinde slogan atması üzerine Akşener, “Bu sese kulaklarını kapasalar da, size-bize terörist deseler de, haksız yere Ekrem kardeşimi cezalandırsalar da; bu irade, bu ses, bu yürek, bu cesaret, bu iyilik, bu demokrasi aşkı, bu sandıkta verilecek cezanın ortaya konduğu irade gösteriyor ki; artık 16 milyon İstanbullu’nun dışında 85 milyon Türkiye’nin de senin yanında olduğunu Saraçhane’den görüyoruz.” şeklinde konuştu.
Akşener, “Hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmez. Geldikleri gibi giderler, geldikleri gibi gittiler, geldikleri gibi sizin iradenizle gidecekler. Tekrar söylüyorum; demokrasi bizimdir, sandık bizimdir ve bu irade elbette bizimdir” diye ekledi.
Program sonrası ise İmamoğlu ile çekilen fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaşan İYİ Parti lideri, “İstibdatın karşısında 85 milyon senin yanında.” notunu düştü.