Piruze’ye ve bütün annelere… Bu kitap, gerçek bir hayat hikayesinden esinlenerek yazılmıştır. Aşık karalı mısın, Candan yaralı mısın? Nedir sendeki bu hal, yoksa Şam’a gelin giden Türk kızı mısın?
Derlermiş ki, bazı hayatlar zaman içinde bağlıdır birbirine. Çağlar içinde Yankı bulan, eski bir çare ile zincirlidir ötekine. Yaşadığı acı gerçeklerden kurtulmak için Şamlı bir kocanın elinden Türkiye’ye kaçan genç bir kadının oğullarına kavuşmak için verdiği mücadelenin hüzün dolu hikayesi, hafızalarımızdan kolay kolay silinmeyeceği benziyor.
Başımı kaldırıp düşünceli düşünceli camdan dışarı baktım. Yol boyunca gözlerim kararıyor, başım dönüyordu. Boşlukta kalan duygularımın ağırlığı altında hiç durmadan ağlıyor, daha şimdiden çocuklarımın hasretiyle yanıp tutuşuyordum. Sanki giderek aklımı yitiriyordum. O anda gözlerimin önünde anlık, kör edici beyazlıkta zerrecikler uçuştu. Çevremdeki sesler boğuk ve sanki uzaktan geliyordu. Gözlerimin önünde, çocuklarımın yüzleri parıldadı. Ama kısa bir süre sonra görüntü kayboldu. Soluk almayı denedim. Boğazım yandı. O sırada gözlerimden akan yaşlar, Göğsümden gelen hırıltının sesine çoktan karışmıştı. Ve Ben çocuklarımı yine göremeden, acılar içinde kıvrana kıvrana orayı terk edecektim.
Aldığım kaçış kararının doğruluğundan kuşku duymaya başlamıştım. Ne yapıp edip cesaretimi, aklıma bir an önce toparlamalıydım.
Ve 21 yıl, 4 ay, 20 gün sonra…