Bugünkü röportaj konuğum 2020 yılında Kurutulmuş Aşklar şiir kitabı, 2021 yılında Antiseptik Yalnızlıklar şiir kitabı ve 2022 yılında Şairler Tımarhanesi isimli ilk romanı yayımlanan şair/yazar Uygar Kaplan.
Sizi tanımak isteriz. Uygar Kaplan kimdir?
4 Aralık 1982 yılında Ankara’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Marmaris’te tamamladıktan sonra 2005 yılında 9 Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldum. Şuan Datça’da bankacı olarak görev yapmaktayım.
Bankacılık yaparken; yazarlık yollarınız nasıl kesişti? Daha önce yazıyor muydunuz?
Yazmaya şiirle başladım ve son kitabım roman da olsa şiirden vazgeçmeyi düşünmüyorum. Hayatımın birçok evresinde şiir yazdım ama 2010 yılından sonra yazdığım şiirleri not alarak aktif yazma sürecine başlamış oldum. Bankacılıktan önce de şiir yazıyordum ama dediğim gibi kendimi yazmaya 2010 yılından sonra daha çok verdim diyebiliriz.
Edebiyatın ve Sanatın hangi dalları ile ilgilisiniz?
Şiir ve roman dallarında eserlerim var. Ayrıca söz yazarlığı ile müzikle ilgileniyorum. Daha tam olarak bilinen bir eserimiz olmasa da şiirlerim ve sözlerim bestelenmektedir.
Kaç eseriniz var?
Kurutulmuş Aşklar ve Antiseptik Yalnızlıklar iki şiir kitabım, Şairler Tımarhanesi roman olmak üzere toplam da üç kitabım var. Şuan ikinci romanım üzerine çalışmalara devam etmekteyim.
Şiir ve roman hakkında neler söylemek isterisiniz? Şiir mi, roman mı, tercihiniz nedir?
Her ne kadar son eserim Şairler Tımarhanesi roman da olsa şiir vazgeçilmezim. Şiir yazmaya devam ediyorum ve yazmaya devam edeceğim.
İlk şiir eseriniz gözbebeğiniz olan; ‘’Kurutulmuş Aşklar’’ hayatınızda neler kattı?
Kurutulmuş Aşklar ilk kitabım olması nedeni ile hayatımda hep başka bir yerde olacaktır. Kurutulmuş Aşklar 2010-2018 yılları arası yazığım şiirlerden seçilerek oluşturulan bir kitaptır. İsmine bakarak aşk şiirlerinden oluştuğu düşünülmesin. İçinde birçok konu ile ilgili hatta bankacılık terimleriyle yazılmış şiirler vardır. Örneğin EFT’ nin geçtiği veya doların yükselişine yazılmış şiirler gibi. İlk eserim olmasına rağmen olumlu tepkiler almış olmam beni ayrıca mutlu etti.
Diğer şiir eseriniz; ‘’Antiseptik Yalnızlıklar’’ hakkında neler söylemek istersiniz? Yalnızlıkların ‘’ Antiseptik’’ nedeni nedir?
Antiseptik Yalnızlıklar, ağırlıklı olarak 2018-2021 yılları arasında yazılmış şiirlerden oluşmaktadır. İsminden de anlaşıldığı gibi 2021 yılında pandemi döneminde çıktı. İçinde aşk, toplumsal olaylar gibi birçok konu ile ilgili şiirler mevcuttur. Her ne kadar pandemi dönemindeki yalnızlıklar nedeni ile antiseptik kelimesini de kullansam, genel düşüncem kirli birlikteliklerdense temiz bir yalnızlık her zaman iyidir.
En popüler olan ve günümüzde çok okunan roman eseriniz ‘’ Şairler Tımarhanesi’’ hakkında neler söylemek istersiniz ve hayatınıza renk kattı mı?
İlk romanım olmasına rağmen okuyucular tarafından sevildi. Okuyuculardan aldığım en önemli geri bildirim akıcı bir dil ile yazıldığı ve sürükleyici olduğudur. Şiir kitaplarımın yanında bir de romanım olması beni ayrıca mutlu ediyor.
Şiirden romana geçişiniz nasıl oldu?
Her ne kadar yazmaya şiirle başlamış olsam da ve şiir yazmayı çok sevsem de aklımda hep roman ve film senaryosu yazmak vardı. Romanı yazdım ilerleyen zamanda bir de senaryo yazmayı planlıyorum.
‘’Şairler Tımarhanesi ‘’ eserinizi kısa özetle anlatarak, alıntılarınızdan paylaşabilir misiniz?
Romandaki ana karakter her şeyi geride bırakarak yollara düşmüş bir insan. Romanın başında bir dağ evinde daha önceden aldığı notları okurken karşımıza çıkıyor. Okuyucu, neden her şeyi geride bıraktığını daha sonradan öğreniyor. Roman karakterimizin İzmir’ de Leyla ile yaşadıklarını, Datça’da ise, tatil yapan Umar Kamil, Ayhan, Emre ve Olcay isimli şairler ile karşılaşmasını anlatıyor. Şairler Tımarhanesi İzmir ve Datça’yı anlatan toplum ve edebiyat ile ilgili sorunlara değinen, bazen güldüren bazen hüzünlendiren ama en önemlisi sürprizlerin çok olduğu bir romandır.
Eserlerinizi üretirken nelerden besleniyorsunuz?
İyi bir gözlem, empati yapmak ve hayal gücünü sayabiliriz. Bu üçü yazmanın temelini oluşturuyor bence.
İlham aldığınız Şair ve Yazarlar kimlerdir?
Direk ilhan aldığım bir şair veya yazar yok açıkçası. Ama en sevdiğim şairlerin başında dünyanın en iyi şairleri arasında gösterilen Nazım Hikmet gelir. Ayrıca Türk şiirinde yaptığı büyük yeniliklerden dolayı Orhan Veli’nin yeri ayrıdır. Bir de hem bankacı hem şair yani benimle çifte meslektaş olan Ümit Yaşar Oğuzcan bankacıların da şair olabileceği konusunda ayrı bir ilham kaynağı olmuştur. Günümüz roman yazarlarından Zülfü Livaneli ve Ahmet Ümit okumayı çok severim. Akıcı bir anlatımları ve sürükleyici eserler yazıklarını düşünüyorum.
En son kimlerin kitaplarını okudunuz/okuyorsunuz?
Roman olarak Paulo Coelho’ nun Veronika Ölmek İstiyor isimli kitabını yeni bitirdim. Dante’nin İlahi Komedya’ sına başlamayı düşünüyorum ama daha karar vermedim. Şiir olarak belirli bir kitap okumuyorum karışık gidiyorum genelde. Şuan Şükrü Erbaş’ ın şiirlerini okuyorum. Genelde roman okurken de şiir okumaya çalışırım.
Sanatın toplumdaki değeri nelerdir?
Toplumumuzda sanata ve edebiyata pek değer verildiğini düşünmüyorum. Bunun tabi ki sosyolojik nedenleri var. Sanat Maslov Piramidi’nin üçüncü seviyesinden sonra başlar. İlk iki sırada Fizyolojik ve güvenlik gereksinimleri vardır. Maalesef ülkemizde henüz bu ilk iki seviyede yer alan çok insanımız mevcut. İnsanlar geçim sıkıntısı çekerken neden sanatla, edebiyatla ilgilenmiyorsunuz deme hakkına sahip değiliz. İnsanların refah seviyelerini yükselttikten sonra sanata ve edebiyata teşvik etmeliyiz. Ama şu da bir geçek ve ayrı bir sorun refah seviyesi yüksek insanlar da sanat ve edebiyat ile ilgilenmiyor. Hatta kitap dahi okumuyor.
Ülkemizde ne yazık ki okuma- yazma oranı gün geçtikçe azaltmakta bunun için neler söylemek istersiniz ve bu oranın yükseltmek için neler yapılmalı?
Bu konu Şairler Tımarhanesi’ nde geçmekte. Ülkemiz kitap okuma oranı olarak son sıralarda fakat kitap basımında ilk sıralarda yer alıyor. İnsanların yazması, yazar olması güzel bir şey tabi ki ama bu veriler yazan insanların bile okumadığını gösteriyor maalesef. İnsanlar görsel veya duyusal medyayı daha çok önemsemekte. Kitap okumak biraz uğraş isteyen bir iş. İzlemek veya dinlemek ise daha basit. Basite kaçıyoruz açıkçası. Kitap okumak bir tercih meselesidir. İnsanlar okumayı tercih etmelidir. Sosyal medya da okuma oranını düşürmekte. İnsanlar okumak yerine buralarda vakit geçirmeyi tercih ediyorlar. İnsanlar okumaya teşvik edilmeli kitaplar daha ucuz olmalı. Kitap için kullanılan kağıtlar ve basım malzemeleri daha uygun fiyatlarla matbaalara sağlanabilir mesela.
E-kitap mı? Eserlerin mis kokulu yaprakları mı?
Ben ekrandan bir şey okurken zorlanan bir insan olarak bu soruya direk kitap cevabını veririm. Ekrandan okumak bana zor geliyor.
Yazmaya yeni başlayanlar için tavsiyeleriniz nelerdi?
Tavsiye değil ama fikrimi söyleyecek olursam; klasik bir cevap olacak, okumak. Yazar kendisini okuyarak geliştirir. İkincisi ise akla gelen her şeyi not almak. İleride güzel bir fikrin temelini atabilir aldığımız notlar. Üçüncüsü “Başkaları ne der?” sözünden uzaklaşmak.. Başkaları için değil öncelikle kendimiz için yani yazmayı sevdiğimiz için yazmalıyız. Zaten o başkalarının bazıları hayatları boyunca ne yaparsak yapalım hep eleştirecekler.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Gazetenizde bana yer ayırdığınız için size çok teşekkür ederim. Sizinle röportaj yapmak büyük keyifti. Daha güzel ve edebiyatın, sanatın daha çok değer gördüğü günlerde görüşmek dileğiyle…