Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) acil durum ilan ettiği M-Çiçeği hastalığı ile ilgili rehber yayınladı.
Rehberde; hastalığın tanımı, bulaşma yolları, belirtileri ve vatandaşların vaka ile temas edilmesi halinde hangi yollara başvurmaları gerektiği yönünde bilgilere yer verildi.
Sağlık Bakanlığı, Afrika’da hızla yayıldığı belirtilen ve DSÖ’nün acil durum ilan ettiği M-Çiçeği hastalığı ile ilgili rehber yayımladı. Rehberde, hastalığın Orta ve Batı Afrika’nın tropikal yağmur ormanlarında endemik olarak görülen ve zaman zaman dünyanın diğer bölgelerine yayılan, az sayıda görülen viral bir hastalık olduğu belirtilerek, “Klinik olarak; ateş, halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, kızarıklık ve büyümüş lenf nodları ile kendini gösteren hastalık bir dizi tıbbi komplikasyona neden olabilir. Semptomları genellikle 2-4 hafta süren ve kendi kendini sınırlayan M-Çiçeği, ağır vakalara da yol açabilmektedir. Orta Afrika’daki vakalarda yüzde 10 ile en yüksek fatalite oranı saptanırken, Batı Afrika’da bu oran yüzde 1 olarak saptanmıştır. 2022 yılından sonra pandemik hale gelen formu ile bağışıklık sistemi normal kişilerde fatalite oranı binde 1’in altındadır. M-Çiçeği döküntüleri, 1980 yılında DSÖ tarafından dünya çapında eradike edildiği ilan edilen çiçek hastalığının döküntülerine benzer. M-Çiçeği, çiçek hastalığından daha az bulaşıcıdır ve daha hafif seyirli bir tabloya neden olur. Çiçek hastalığına karşı kullanılan aşılar, M-Çiçeği’ne karşı da belirli oranda bir koruma sağlamaktadır. Çiçek hastalığının tedavisi için geliştirilen antiviral ajanlar, M-Çiçeği tedavisi için de kullanılmaktadır” ifadelerine yer verildi.
‘2022- 2024 ARASINDA 208 ÖLÜM BİLDİRİLDİ’
M-Çiçeği hastalığının, hayvandan insana bulaşmasının yanı sıra; insandan insana da bulaşmaya başlayan bir virüs haline geldiği vurgulanan rehberde, son dönemdeki vaka artışlarının ise cinsel yollarla yayıldığı ifade edilerek, “Çoğu vaka, erkeklerle seks yapan erkekler olup, cinsel aktivite sırasında yakın temas nedeniyle belirli gruplar arasında yayılım görülebilir. 1 Ocak 2022 ile 30 Haziran 2024 arasında, 116 ülkeden DSÖ’ye toplam 99 bin 176 laboratuvarca doğrulanmış vaka ve 208 ölüm bildirildi. Haziran 2024’te, Mayıs 2024 ile benzer şekilde, 934 yeni vaka bildirildi. Haziran 2024’teki vakaların çoğu Afrika bölgesinden yüzde 61 ardından Amerika yüzde 19 ve Avrupa da yüzde 11 olarak bildirilmiştir. Afrika bölgesi, Mayıs 2024’e kıyasla vaka sayılarında bir artış bildirmiştir. Doğu Akdeniz Bölgesi’nden ise vaka bildirilmemiştir. Haziran 2024’te raporlama yapan 26 ülkeden 16’sı Mayıs 2024’e kıyasla vaka sayısında artış göstermiştir” denildi.
‘DOĞRUDAN TEMAS YOLUYLA BULAŞABİLİR’
Hastalığın, hayvanlardan insana, kan, vücut sıvıları, deri veya mukoza lezyonları ile doğrudan temas veya ısırık yoluyla bulaşabileceği kaydedilen rehberde, şöyle devam edildi:
“Afrika’da, ip sincapları, ağaç sincapları, Gambiya keseli sıçanları, fındık fareleri, farklı maymun türleri ve diğerleri dahil olmak üzere birçok hayvanda M-Çiçeği virüsü enfeksiyonunun kanıtları bulunmuştur. Maymunlar ve insanlar tesadüfi konaklardır. M-Çiçeği’nin doğal rezervuarı henüz tanımlanmamıştır ancak büyük olasılıkla kemirgenler rol oynamaktadır. Çiğ ve az pişmiş enfekte hayvanların etleri ve enfekte hayvanların diğer ürünlerini yemek, hastalığın bulaşı için olası bir risk faktörüdür. Enfekte hayvan tarafından ısırılma, cilt bütünlüğünün bozulduğu yaralanmalar bulaş açısından risklidir. Enfeksiyonun daha yoğun olduğu Batı ve Orta Afrika’da ormanlık alanlarda veya yakınında yaşayan insanlar, enfekte hayvanlara dolaylı olarak da maruz kalabilir.
İnsandan insana bulaşmada uzun süreli yakın, ten tene temas önemlidir. Enfekte kişinin cinsel çıktılar dahil, direkt temas (lezyonlarla temas edecek şekilde sarılma, masaj, cinsel temas gibi), cilt lezyonları ile bütünlüğü bozulmuş deri veya mukozalarla (göz, burun, ağız mukozaları gibi) doğrudan temas veya yakın zamanda cilt lezyonlarından kontamine olmuş nesnelerle (yatak çarşafı, havlu ve benzeri) yakın temas diğer bulaş yollarıdır. Bu tür temas genel olarak aynı evi paylaşan kişilerde, kapalı ortamlarda çok uzun süre yakın mesafede bulunanlarda ve enfekte kişiyle kişisel koruyucu ekipman kullanmadan temas eden sağlık çalışanlarında risk oluşturur. Enfekte anneden bebeğe plasenta yoluyla geçiş vaka sunumu şeklinde bildirilmiştir. Bu durumda doğumda ve doğumdan hemen sonra yeni doğanda doğuştan M-Çiçeği bulguları olabilir. Annede aktif enfeksiyon varlığında yeni doğan bebeğe yakın temas ile de geçiş olabilir.”
Rehberde, M-Çiçeği’nin kuluçka süresinin 6 ila 14 hafta arasında veya 1-21 gün arasında değişebileceği vurgulanırken; hayvan ısırığı ile tırmalanma sonucunda ise 13-9 gün arasında semptomların ortaya çıkabileceği vurgulandı. Hastalığın, deri döküntüsü ve ateşin çıkmasından 1-3 gün arasında başladığı belirtilen rehberde, deri döküntülerinin virüsün şiddetine göre yüz veya vücudun diğer bölgelerinde yaşanabilecek belirtiler arasında yer aldığı kaydedildi.
Vakanın tespit edilmesi halinde izlenecek yollara ilişkin, “Olası vaka tanımına uyan kişi cerrahi maske takmalıdır. Sağlık personeli N95 maske, gözlük veya siperlik, eldiven ve önlük gibi kişisel koruyucu ekipman kullanmalıdır. Klinik örnek alınmalıdır. Ortam temizliği standart temizlik prosedürlerine göre yapılmalıdır. Hastaya yakın olan alanlar, sabit malzemeler dezenfektan ile temizlenmelidir. Örnek en kısa sürede laboratuvara biogüvenlik önlemleri (üçlü taşıma kabı ile) alınarak soğuk zincir koşullarında nakledilmelidir. Nakil öncesinde laboratuvara mutlaka bilgi verilmeli ve bilgi notu iletilmelidir. Örnek nakle kadar saklanmalı ve soğuk zincir koşullarında bekletilmelidir. Hasta için kullanılan yatak çarşafı, örtü gibi malzemeler hasta kullanımı sonrasında sıvı geçirimsiz poşet içerisine konularak diğer hastaların ürünlerinden ayrı olarak taşınmalı ve yıkanmalıdır. Süreçte görev alacak tüm personel standart önlemler ve riskli materyaller konusunda bilgilendirilmelidir” ifadelerine yer verildi.
‘SEMPTON VE ŞİKAYETLERİN OLUŞMASI DURUMUNDA MASKE TAKILMALI’
Vaka ile karşılaşıldığında izolasyon süresinin 21 gün olduğu ifade edilen rehberde, hastalığa yakalanan kişilerin Vaka Bildirim Formu’nun doldurulması, kişinin hastaneye yatışı ve hastane süreçlerinde izolasyon ve temizlik süreçlerinin titizlikle yapılması gerektiğinin altı çizildi. Kişinin evde olması durumunda ise odaya kapanması, eşya ile cilt temasının sağlamaması, banyo ve tuvaleti ayrı kullanması ve hane halkının vakanın hastaneye kaldırılmasından sonra titiz bir temizlik yapılması gerektiği tavsiye edildi.
Ayrıca, kesin vaka ile 21 gün içerisinde yüksek risk teşkil etmeyecek şekilde temas edenlerin kısa bir süre içerisinde hastaneye başvurmaları gerektiği kaydedilerek, “Semptom ve şikayetlerin son temastan sonraki 21 gün içerinde gelişmesi durumunda maske takarak hastaneye başvurması önerilir. Bu kişiler günlük olarak semptom açısından takip edilir. Semptomsuz oldukları müddetçe maske ile rutin aktivitelerine devam edebilir ve seyahat edebilir. Semptomsuz olduğu müddetçe önlem gerekmez. Olası vaka tanımında ise semptom ve şikayetlerin son temastan sonraki 21 gün içerisinde gelişmesi durumunda maske takarak hastaneye başvurması önerilir. Bu kişiler günlük olarak semptom açısından takip edilir. 14’üncü gün sonrasında semptomsuz oldukları müddetçe maske ile rutin aktivitelerine devam edebilir ve seyahat edebilir. Evdeki izolasyonlarında hane halkıyla aynı ortamda bulunmadan kendilerini mümkünse ayrı bir odada izole ederler. Hane halkıyla aynı ortamda bulunulduğunda maske takılır” ifadelerine yer verildi.
‘ÇİÇEK AŞISI YÜZDE 85 ETKİLİ’
M-Çiçeği hastalığının tedavisinin kesin olarak bilinmediği vurgulanarak, hastalığın semptomlarını hafifletmek ve komplikasyonları yönetmek için klinik bakım ve destekleyici tedavi verilmesi gerektiği vurgulandı. Devamında şöyle denildi:
“Lezyon bölgesine göre sıcak su banyoları, ağrı kesiciler, laksatifler, orofaringeal antiinflamatuarlar ve ağrı kesiciler gerektiğinde kullanılabilir. Ağır palyasyonu hastalık yönetiminin temel hedefidir. Sekonder bakteriyel enfeksiyonlar etkene özgü ve uygun şekilde tedavi edilmelidir. Takip sırasında nadiren ensefalit, miyokardit gibi durumlar gözlenebilir. Bunların tedavisinde olgu bazlı değerlendirme yapılması önerilir. Çiçek hastalığına karşı aşının rutin uygulandığı dönemde çiçek aşısıyla aşılananlarda, çiçek aşısının M-Çiçeği’ni önlemede yaklaşık yüzde 85 oranında etkili olduğu gözlemsel birkaç çalışmayla kanıtlanmıştır. Bu nedenle daha önce çiçek aşısı olanlar hastalığı daha hafif geçirebilir ya da hastalıktan korunabilirler. Çiçek hastalığına karşı önceden aşı yapıldığının göstergesi olarak ön kol üst kısmındaki aşı izi kabul edilebilir. Artık günümüzde çiçek aşıları klinik kullanıma sunulmuş durumda değildir. Modifiye edilmiş atenüe aşı virüsüne dayalı yeni bir aşı, 2019’da M-Çiçeği’nin önlenmesi amacı ile ABD Gıda ve İlaç Ajansı (FDA) ve Avrupa İlaç Ajansından (EMA) kullanım onayı almıştır. Bununla birlikte aşı kısıtlı olarak ulaşılabilir durumdadır. Klinik kullanımı iki doz (deri altına) şeklindedir.”