Hayatımız saçma mı? Saçma mı yaşıyoruz? Neredeyiz? Ne yapıyoruz? Ne düşünüyoruz? Nasıl mı diye düşünüyoruz? Nasıl oluyor da bitiyor? Nasıl var oluyor da yok oluyor? Varlıklardan bahsedersek ağaçlar, hayvanlar, insanlar vs peki ne alaka mı diye sorarız?
Albert Camus’a göre algılandırdığımız şey şu; özetle insanın en büyük suçu düşünebilmesidir. Hayat hiç değişmeyen doğal senaryo içinde zaten düşünemeyen varlıklar hayatı saçmaya maruz kalmadan yaşaya bilmektedirler. Çünkü doğanın seyri üzerinden devam etmektedir. İnsan dünyanın ayrılmaz bir parçası ama farklı olarak düşünebilmesi demek saçmaya maruz kalması demektir. İnsan düşünme yetisi ile bir çok konuda cevabı olmayan yada kendini aşan konulara sürekli boş yere tükenmek yerine normal saçma hayata karşı bir şeyler yapmalısın diyor.
Saçmayı kabul edip sanatçı gibi sürekli hiçten bir şeyler yaratmalısın. Camus’a göre iki yolumuz var; peki nedir bu yollar?
Saçmadan kurtulmak için üç yola başvurulabilir;
- İnsanı yada dünyayı yok edersek olabilir ikisinden birinden yok edersek saçmadan kurtulabiliriz. Felsefi intihar olarak örnek dini inancı olan insanlar kısmen olarak diğer ve öbür dünyada adalet karşında hesap vermeyen bir katilin ceza almasıdır. Fiziki intihar olarak da belirli sorunlardan yada psikososyal nedenlerden dolayı bir kişinin kendi hayatına son vermedir.
- Başkaldırma: insanlar saçmanın varlığını kabullenip bunu hayatları boyunca kabul ederek üstesinden gelerek hayatlarını boş sorgulamalarla uğraşmadan entegre olup devam etmesidir.
- Saçmalıktan kurtulmamız imkansız ve olanaksızdır saçma hayatımızın bir parçasıdır. Bu nedenle yaşadığımız sürece hayatımızın sanatçısı ve kahramanı olmamız gerekmektedir.