Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı Rıza Sümer’den “Uluslararası Sözleşmelerin Aydınlığında, Dünyadaki Annelere, Tarihin En Uzun Mektubu “Anneler ve Gözyaşları” kitabı.
Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı Rıza Sümer, Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği basın toplantısında, Dünya annelerine, insana, hayvana ve çevreye yönelik her türlü şiddete karşı, şiddetsiz tepki yöntemleriyle, sevgi, saygı, şefkat, hoşgörü, dostluk ve barış için her zaman ve her yerde birlikte olmalarını önererek, “Şiddete, acılara ve gözyaşlarına sizler son verebilirsiniz, sizler olmadan asla…” çağrısında bulundu.
Sümer, basın toplantısında şunları da dile getirdi.
“Doğum yapan annelerin yanında doğum yapmayan anneler, benim için gönül anneleridir. Anneler; babalar ve gönül babalarının da destek ve katkılarını alarak ülkelerinde dernek veya federasyon, kıtalarda federasyon veya konfederasyon, dünya genelinde de konfederasyon veya konsey şeklinde örgütlenmelidir. Çağrım, dünyadaki tüm annelere olmakla birlikte önderlerin Türkiye’deki anneler arasından çıkmasını beklerim, dilerim.
8 Mart 2020 tarihinde, kadına yönelik şiddete karşı tarihte ve dünyada ilk erkek hareketini başlatmış Şiddetsiz Toplum Derneği’nin başkanı, erkek şiddeti nedeniyle annelerden, kadınlardan özür dilemiş ilk insan (erkek) olarak bugün de özürümü yineliyorum.
Kitabım, şunlara da değinmektedir.
Gönüllü kuruluşların (STK) ve gönüllülerin sorunları ağır, etkileri yetersiz olsa da, dünyada her türlü şiddetin önlenmesinin en büyük gücü gönüllü insanlar olacaktır. Gönüllülük, büyük bir ailede yaşamak, dünyaya silinemez izler bırakmak, gönüllü izci liderlerinden Erdal Gülöz’ün söylemi ile “gönüllü olmak ücretsiz zenginlik bulmaktır.”
Silahlar değil, insanlar, yüz yüze ve göz göze konuşmalı, şiddetsiz iletişim kurmalıdır. Silahlar bırakılmalı veya şiddetsiz yöntemlerle bıraktırılmalıdır. Bu silahlar, geri dönüşümle, eğitim, sağlık ve istihdam gibi alanlarda kullanılmalıdır. Ağır silahlar üretilmemeli, kaçakçılık önlenmelidir. Silahlanma değil, silahsızlanma sağlanmalıdır. Daha doğmamış çocukların kanlarını, doğmamış annelerin gözyaşlarını hiçbir tehlike beklememelidir.
Dünyaya, Orta Doğu’ya barış kahramanları geldi, geliyor ve gelecektir
Birleşmiş Milletler Örgütü, Avrupa Birliği başta olmak üzere, savaş karşıtı örgütler ve inanç yapıları, insana, hayvana ve çevreye yönelik şiddete karşı, şiddetsiz yöntemlerle seferberlik başlatmalıdır.
Şeytan üçgeni yoktur, hiddet, nefret, şiddet, vahşet ve dehşetten oluşan insan beşgeni vardır.
Gelecekte, su ve gıda savaşlarının çıkabileceğinden söz etmek, insan soyunun büyük bir ayıbıdır, yakışıksızdır.
İdam, insan soyunun ağır bir şiddet suçudur.
Siyahlar ve karalar başta tüm renkler güzeldir. Kara, sarı veya kızıl derili insanların alınlarından öpüyorum.
Azınlıklar yoktur, doğal farklılıklar vardır. Farklılıklara, farklılıkların kültürlerine, yapılarına, dillerine ve dinlerine saygı gösterilmelidir.
Uluslararası bildirgeler ve sözleşmeler uygulanmalıdır.
Şiddet suçlarında af, ceza indirim ve zaman aşımı olmamalıdır.
Türkiye’deki anayasal kuruluşlar, hedef kitlelerin temsil edileceği demokratik yapılar olmalıdır.
Seçim barajı olmamalıdır.
Laik eğitim sağlanmalı, gazeteci-yazar Bekir Coşkun’un dediği gibi, aileler, anneler, babalar okul olmalıdır.
Hayvanlara şiddet, onların güreştirilmeleri, dövüştürülmeleri, kafeslere, demir parmaklık arkalarına, akvaryumlara hapsedilmeleri vahşettir. Avcılık spor değil, cinayettir.
Çevre katliamları, toprağın, suyun, denizlerin, okyanusların ve doğanın kirletilmesi insanların ayıbıdır.
Türkiye’deki anneler, dünya annelerine, her yerde ve her zaman birlikte olmak çağrısında bulunmaktadır.
Ücretsiz sunulmakta ve sunulacak olan kitabın basılması için destek veren, Sonsöz Gazetecilik ve Matbaacılık Şirketinin sahibi, gazeteci Abdi Pehlivan’a, hazırlanmasına, baskısına emek ve zaman katan arkadaşlarıma, yazı ve görüşleri ile kitabın etkisini artıran gazeteci, yazar ve anne arkadaşlarıma, gazetecilerin yuvalarından olan Ankara Gazeteciler Cemiyetinde bizleri buluşturan Başkan Nazmi Bilgin ve arkadaşlarına, sizlere, hepimizin bugünlere gelişine katkıda bulunanlara teşekkür ediyorum.
Kitabın diğer dillere de çevrilmesi uygun bulunduğu takdirde, yasal kurallar içinde çoğaltılması ve ücretsiz dağıtılması koşulu ile hiçbir maddi karşılık istenmeyecektir.
Annem Fatma Sümer’i, köyümüzde okul olmadığı için beni komşu köyde okula başlatan dayım İsmet Sümer’i, beni Ankara’ya alarak evinde büyüten, okutan amcam Besim Sümer’i onurla anıyor, annelik yapan yengem Nebahat Çelmen Sümer’e de teşekkür ediyorum.
Hepinize, sevgi, şefkat, saygı, hoşgörü, dostluk ve barışın bulunduğu bir ülkede ve dünyada yaşamanızı, bu büyük hedef için katkıda bulunmanızı dilerim.”