UEFA Şampiyonlar Ligi yarı final rövanş maçında Real Madrid sahasında Manchester City ile karşılaştı. Yarı finalin ilk maçını 4-3 kaybeden İspanyol devi, uzatmaya giden maçta City’yi 3-1 mağlup etti ve adını finale yazdırdı. Real Madrid finalde, Villarreal’i eleyen Liverpool ile 28 Mayıs günü Paris’te karşılaşacak.
İlk 45 Dakika
İlk maçın aksine tam da olması gereken bir baskıyla Real Madrid sahaya çıkmıştı. Bu da zaten beklenen bir durumdu. İlk maçta Casemiro’nun olmayışı da Madrid’in City’nin oyun üstünlüğüne karşı koyamamasına neden olmuştu. Bu maçta ise orta sahada sertliğini hissettiren Casemiro, City oyuncularına zorluk çıkartmayı başardı ve orta sahayı kolay geçmelerine izin vermedi. Savunma görevini yaparken hücumda da Madrid birçok pozisyon buldu ancak sonuca ulaşamadı. City’de her ne kadar oyuna istediği gibi başlamasa da pozisyonlara girdi ama onlar da sonuç alamadılar.
İkinci 45 Dakika
0-0’ın ardından iki takım teknik direktörlerinin nasıl hamleler yapacağı merak konusuydu. Ancak dakika 68’e kadar bir hamle görmedik.
2.yarının başında ise Real Madrid’den harika bir set oyunu izledik. Basketbol sahalarında görebileceğimiz bir hücum setiyle pozisyona giren Madrid maçta gole en çok yaklaştığı anı yakaladı ancak sonuç bulamadı. Gelecek bir gol Santiago Bernabeu’yu havaya sokmaya yetecekti ancak şimdilik olmamıştı.
Dakikalar 73’ü gösterdiğinde ise Madrid’in orta sahasının boşluğundan faydalanan City, Bernardo Silva’nın asistini gole çeviren Riyad Mahrez ile öne geçti ve işler daha da karışık hale getirdi.
Golde orta sahanın boşluğu ise geriden pasla oyun kuran City’e maçın başından itibaren Madrid’in önde yaptığı baskının sonucuydu. Ancak bu defa tedbirsiz yapılan baskının sonucu golle sonuçlandı. Bir de maçın bitimine 20 dakikadan az bir süre kalmasını da göz önüne alırsak Madrid’in bunu yaşaması çok normaldi. Artık Madrid’e uzatmalar için 2, galibiyet için ise 3 gol gerekiyordu.
Golden sonra City artık kontrolü ele aldı ve bu Madrid için yolu sonu olarak gözüküyordu. City pozisyonlara giriyor ancak golü bir türlü bulamıyordu. İlk maçta da birçok gol pozisyonu kaçırıp sadece 1 gol farkla buraya gelen City, burada da kaçırdığı pozisyonların kurbanı olacağından habersizdi.
Hatta dakika 87’de maçın kaderini değiştiren bir adam sahneye çıktı o da Ferland Mendy’di. Jack Grealish’in sol kanattan getirip kaleye gönderdiği topu çizgiden çıkaran Fransız oyuncu, adeta gecenin gizli kahramanı olmuştu. Artık bundan sonra maç Madrid için yeniden başlıyordu.
90.dakikaya geldiğimizde 68’de oyuna giren Rodrygo harika gecenin geçte olsa açılışını yapan isim oldu. Skor 1-1 oldu ancak bu Madrid’e yetmiyordu. Ancak burası Bernabeu ve Madrid için birçok mucizenin yaşandığı yerdi. Bu golden sadece 1 dakika sonra Rodrygo yine sahneye çıktı ve artık City altüst olmuş Madrid ise sevinçten yıkılıyordu. Mucizelerin sahnesinde Madrid yine üzerine düşen rolü yerine getiriyordu. Bu şahane maç için artık uzatmalara gitme vakti gelmişti.
Uzatmalarda Sahnede Karim Benzema
90 ve 90+1’de gollerini bularak maçı uzatmaya götüren Madrid, seyircisinin desteğiyle beraber ivmeyi tamamen kendi lehine çevirmişti ve bunun etkisiyle beraber çok geç olmadan 93.dakikada ceza sahasında Ruben Dias’ın Benzema’ya yaptığı faul sonucu penaltı kazandı. Artık sahne sırası takımı buraya kadar taşıyan Benzema’daydı. Fransız golcü klasına yakışır bir şekilde penaltıyı gole çevirdi ve City’nin elini kolunu bağladı.
City’e penaltılar için 1 gol yetiyordu. Ancak Madrid buna izin vermedi ve bu harika maç sonucunda adını finale yazdıran takım oldu.
“Bu Stadın Bir Büyüsü Var”
Dediğimiz gibi burası Santiago Bernabeu’ydu. Real Madrid burada hem bu sezon hem de geçmiş sezonlarda birçok mucizeye imza atmıştı bu sebeple onlar buna alışıktı. Maç sonu Carlo Ancelotti’de Santiago Bernabeu Stadyumu için şu açıklamaları yaptı : “Bu stadyumda ufak bir kıvılcım bile bize yetiyor. Bu stadın bir büyüsü var.” İşte bu sözler her şeyi özetlemeye yetiyordu.
Manchester City – Pep Guardiola
Her ne kadar bir tarafta mucizeler, harikalar yaşanırken sahanın diğer tarafında ise üzüntüler ve acılar vardı. Guardiola bir kez daha kupaya ulaşamadan devler ligine veda etmiş oldu. İspanyol teknik adam kariyerinde bunu 6.kez yaşadı. Barcelona’yı çalıştırdığı dönemde 2010 ve 2012’de, Bayern Münih’i çalıştırdığı dönemde ise 2014, 2015 ve 2016’da Şampiyonlar Ligi’nde bu turda elenmişti. Geçen sezon ise finalde Chelsea’ye kaybetmişti. Her ne kadar Avrupa’nın hatta Dünya’nın en iyi futbolunu oynatan teknik direktörlerinden biri de olsanız bu sizi her zaman sonuca götürmeyebiliyor.
Bernardo Silva “Küçük Messi”
City’e geldiği günden beri oyununa harika şeyler katan Silva, kanat oyuncusu olarak geldiği City’de artık merkez orta sahanın vazgeçilmez ismi olma durumuna geldi. Sezon başında takımdan ayrılmasına kesin gözle bakılan bir oyuncuyken ayrılmadı ve takımını Şampiyonlar Ligi’nde buraya kadar getirirken bir yandan İngiltere Premier Lig’de zirvede tutan en önemli faktörlerden biri olmayı başardı.