Pygmalion etkisi, ismini eski bir mitolojik öyküden almaktadır.
Bugün yine sizlere daha önce yapılmış bir psikolojik deneyden bahsetmek ve elde edilen çıkarımların iş hayatında nasıl yansımaları olabileceğinin yorumları ile ilgili sizi bir miktar düşündürmek istedim.
Deney; psikolog Robert Rosenthal’ın, gitmiş olduğu bir ilkokulda 1. ve 2. sınıf öğrencilerine yapmış olduğu bir zeka testiyle başlar. Bu testin ardından zeka testinden çıkan sonuçlara bakmaksızın rastgele seçtiği bazı öğrenciler belirleyerek, sınıf öğretmenlerine bu öğrencilerin ilerde başarılı olacaklarını belirtir. Sene bittiğinde ise sonuçlar şaşırtıcıdır; sınıfın en başarılı öğrencileri, sınıftaki en zeki çocuklar değil Rosenthal’ın ‘başarılı’ olacaklarını belirttiği öğrencilerin en başarılı öğrencileri oluşturduğu ortaya çıkmıştır. Bunun nedeni olarak da öğretmenler bu başarılı olacakları öngörüsü yapılan öğrencilere tüm sene boyunca özel ilgi göstermişlerdir; o öğrencilere daha çok fırsatlar vermişler ve hatalarında düzeltmek için daha kapsayıcı geri bildirimler vermişlerdir. Buna da literatürde ‘Pygmalion Etkisi’ ismi verilmiştir.
Pygmalion etkisi, ismini eski bir mitolojik öyküden almaktadır. Kıbrıs prensi, heykeltıraş Pygmalion, tüm kadınların kusurlu olduğunu düşünüp ideal bir kadının heykelini yapmaya çalışır. Galatea adını verdiği bu eser, o kadar güzel olmuştur ki, Pygmalion kendi eserine umutsuzca aşık olur. Tanrıça Venüs’e dua ederek Galatea’nın bir canlıya dönüşmesini diler. Venüs bu dileği yerine getirir ve bu çift bundan sonra mutlu bir şekilde yaşarlar. Yani karşıdaki insanı nasıl kabul etmek istersek, o insan da o şekilde hayatımızda yer eder ve karşıdaki insan da kendisine duyulan güven sayesinde adeta sahip olduğu kapasite ve verimliliğin üzerine çıkabilmektedir.
Rosenthal’ın ilkokul çocuklarıyla yapmış olduğu deneyde de; sınıf öğretmenleri belki Rosenthal’ın belirlediği çocuklara diğerlerine nazaran daha fazla vakit ayırmıyorlar ancak ayırdıkları süreler ve çocuklarla ilgilenmeleri daha özenli ve dikkatli olduğu için bu çocuklar daha başarılı olabiliyorlar.
Burada ilgili sosyal deneyin iş hayatı yansımaları ile ilgili bazı tespitleri yapıp sizlere bazı sorular sorarak düşünsel egzersiz yapalım isterim. Yapılan deneyde öğretmenlerinin önceden ismi verilmiş öğrencilerine ayırmış olduğu zaman nicelik olarak diğer öğrencilerine ayırdıkları vakit anlamında farklı olmasa da nitelik olarak; gerek sorularına daha detaylı cevaplar vermek gerek hatalarını düzeltmek anlamında daha özenli olmak gerekse çok detaylı geri bildirim vermek suretiyle çok daha üst düzeyde gerçekleşmiştir.
Bu konuyu iş hayatına yansıtacak olursak akıllı bir yöneticinin yönettiği ekibin performansını arttırması, onları daha çok katma değer üreten çalışanlar haline getirmesinin yöntemi, onlara; gelecekle ilgili somut ve akılcı hedefler koyabilmeleri, performansları doğrultusunda onlara doğru, gerçekçi ve somut geri bildirim verebilmeleri ve gelişim planları hazırlayıp bu planların aşamalarını gözlemlemeleri ve çalışanların vereceği geri bildirimi de dikkate almalarını gerektirir. Bu yönetim şeklinin ne denli başarılı olacağı gerek akademide yapılan çalışmalarda gerekse firmalarda defalarca kez sonuca ulaşmasıyla çok açık şekilde ortadadır.
Burada sorulması gereken ve ilk başta akla gelen bazı sorular ise şu şekilde olabilir:
- Yöneticilerin kontrolü altındaki tüm insanlara zaman ve enerji olarak bu yöneticilik performansını göstermesi mümkün mü?
- İnsanların farklı karakter özellikleri, tecrübeleri, algıları ve bakış açıları olduğu düşünüldüğünde bu yöntemlerin her insanda aynı sonuçları verebilmesi mümkün mü?
- İnsanların ilgili işte geçirdikleri sürenin hangi aşamasında oldukları (ör. Yeni başlayan veya 10 yıllık çalışan olması gibi) sonuçlarda fark yaratır mı?
- Eğer bu denli özenli yönetim anlayışı sınırlı kaynaklar (ör. Zaman, enerji vb.) yüzünden belirli çalışanları kapsayacaksa bu çalışanlar zaten en başarılı gözüken çalışanlar olması ve bu sayede onların verimini azami seviyeye çıkarmak mı daha önemli yoksa göreli olarak daha geride çalışanlara bunları uygulayıp onları da diğerlerinin seviyesine çekmek mi daha önemli?
- Bazı çalışanlara bu özeni göstermek diğer çalışanlar gözünde bir adaletsizlik duygusu oluşturacak mıdır ve dolayısıyla kalan ekibi mutsuz ve verimsiz hale mi getirecektir?
- Bu tarz özenli bir yönetim anlayışı ve sonucunda gelecek olan başarı sadece yöneticilerin inisiyatifine mi bırakılmalıdır yoksa buna uygun kurum kültürleri geliştirmek mi önemlidir?
- Tüm yöneticiler bu tarz bir yönetim anlayışı için yetkin ve hazırlıklı mıdırlar yoksa onları da bu konuda yetkin hale getirmek için özel süreçler tasarlanması gereli midir?
Buna benzer daha bir çok soru tüm profesyonellerin kendilerine sorması gereken soruların sadece bir kısmıdır diye düşünüyorum. Siz ne dersiniz?