İzmir’in önemli su kaynaklarından olan Tahtalı Barajı’nda su miktarı azaldı. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Kuraklığa hiçbir yönden hazır değiliz” dedi.
İzmir’de kış aylarında yaşanan düzensiz yağış ve kuraklık nedeniyle barajlardaki doluluk oranlarında gerileme yaşandı. İzmir’in önemli su kaynaklarından olan Tahtalı Barajı’nda su miktarı da azaldı. TÜBA Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Tahtalı Barajı’ndaki su oranında ciddi anlamda düşüş var. Son 25 yılın en düşük dönemlerinden bir tanesi. 2008’de çok ciddi bir kuraklık gördük.
Ondan sonraki şu anda en düşük dönemini yaşıyor olabiliriz ve bugün itibariyle doluluk oranı yüzde 32. Bu oran 2021 yılının nisan ayında yüzde 75, 2022’de yüzde 68, 2023’te yüzde 42’lere düştü. Bu yıl da yüzde 32 oldu, bundan sonraki dönemde doluluk oranı artmaz. Çünkü barajların dolması için gereken yağışlar genelde kasım sonundan sonra başlar. Kasım, aralık, ocak, şubat ve mart aylarında barajlar yükselir, su tutar. Arkasından da 8-9 ay suyun kullanımına geçilir ve barajların oranı düşmeye başlar” ifadelerini kullandı.
‘İZMİR’DE HALA SU KULLANIMINI BİLMİYORUZ’
Su kullanımı konusunda sorun yaşandığını vurgulayan Prof. Dr. Yaşar, “2004’ten itibaren 2020 sonrası için ciddi bir kurak dönem beklediğimizi söyledik. Bütün dünyada iklim bilimciler de bekliyordu. Ancak kuraklığa hiçbir yönden hazır değiliz. Örneğin İzmir’de Tahtalı Barajı 2021’de yüzde 75 doluyken bile hala ısrarla suyun yüzde 60’ını yer altından çektik. Bu büyük bir yanlış. Sular, baraj doluyken barajdan çekilir. Yüzde 75 oran, İzmir’in en az 1,5 yıllık suyu demek oluyor. Yer altından sürekli su çekmemizin sonunda ise Manisa’da bulunan Marmara Gölü kurudu. İzmir’den, Manisa’dan her gün 250 bin metreküp su çekilmesinin yanı sıra 300 bin de Manisa’nın kendisi çekiyor.
Toplamda 550 bin metreküp su çekiliyor. Bu kuyuların sularını idame ettiren göller kurudu. Manisa’da su çekme seviyesinin derinliği 400 metrelere düştü. Bu derinlik daha da düşecektir. Bunun anlamı ise ağır metal çekeceğiz demektir. Daha derinden su çekmemiz ve bu ağır metalleri arıtmamız için çok büyük enerji paraları harcamamız gerekiyor. İzmir, en pahalı suyu kullanıyor. İzmir, yüzde 60 suyu yer altından çekip, arıttığı ve uzaktan basıldığı için çok yüksek enerji parası harcıyor. Bu nedenle İzmir suyu pahalı kullanıyor ama asıl sorun İzmir’de hala su kullanımını bilmiyoruz” açıklamalarında bulundu.
‘KİŞİ BAŞINA DÜŞEN SU POTANSİYELİ 500 METREKÜPE DÜŞTÜ’
Barajlar doluyken suyun, yüzey sularından çekildiğini dile getiren Prof. Dr. Yaşar, “2007 Devlet Su İşleri verilerine göre Türkiye’deki kişi başı su potansiyeli yaklaşık bin 350 metreküptür, İzmir’de ise 613 metreküp. Türkiye’ su fakirliğine yakınken, İzmir çok daha su fakiri. O tarihteki nüfusumuz 3 milyon 780 binken, bugünkü nüfusumuz 4 milyon 450 bin. 600 bin de fazlamız var. Kişi başına düşen 613 metreküp su potansiyeli şu an 500 metreküplere düştü. Öncelikle baraj yapılabilecek her yere baraj yapmamız lazım. Örneğin; Çamlı Barajı altın madenini bekliyor.
Bunun dışında yer altı barajları yapabiliriz. Bunlar çok büyük olmaz ama en azından yer altı suyunu destekler. Ayrıca şehirlerdeki kanalizasyon ve yağmur sularını ayırmak gerekiyor. Yağmur sularını mümkün olduğunca tekrar barajlara basmamız gerekiyor. Yüzde 10’unu bile basmak yeterli olabilir. Ayrıca Amerika’da Yellowstone Yanardağı’nın patlama ihtimali gibi çok büyük doğa olaylarında, bir anda hava soğuyacak ve kuraklık gelecektir. En az 6-7 yıl hiç yağmur yağmayacak. Bu sefer denizlerden kullanma suyunu çekebiliriz. Ancak şu anda o konuyla ilgili projelerin yapılıp raflarda yerini alması lazım.
Su varsa devlet vardır. Suyun bittiği gün devlet biter. Bu nedenle çok çok dikkat etmemiz gerekiyor. Örneğin; Fransa’da bu yıl yüzme havuzlarından sular çekildi. Böylelikle insanlar farkındalık yaratıyorlar. İspanya’da armut, elma gibi çok su isteyen ağaçlara kurumayacak kadar su verilme kararı verildi” diye konuştu.