Sürekli haberlerde TCMB faiz arttırdı, bu faiz yeterli mi, faiz arttırılmalı mı indirilmeli mi diye tartışılan o meşhur faiz: politika faizi. Peki bu politika faizi nedir?
Politika faizi 1 Haziran 2018 itibari ile TCMB’nin 1 haftalık repo faizini belirtir. Reponun ne olduğunu geçen yazıda anlattığım için üstünkörü bir şekilde hatırlatacağım: repo bir menkul kıymet üzerine kısa vadeli bir al-sat ile özellikle bankaların nakit ihtiyacını giderip bunun için bir miktar faiz ödemesidir. İşte herkesin beklediği politika faizi bu repo faizidir.
Peki neden bu kadar önemli? Mantıken kredi faizini vs. bu faiz belirlemiyor.
İşte esas sorun bu; normalde TCMB bu belirlediği faiz ile piyasaya yol gösterip öncü olurdu. Çünkü normal koşullarda politika faizi merkez bankasının para arzını ( yani piyasadaki para miktarını belirleyen) bir araçtır ki para arzı enflasyonu esas belirleyen unsurdur. TCMB faiz arttırdığı zaman bankalar da faiz arttırırdı. Şu an bankaların faizleri göklerde uçarken TCMB faizi yerlerde sürünüyor. Normal koşullarda repo faizi arttıkça bankaların masrafı artar ve bankalar da merkez bankalarının elindeki geniş piyasa verilerine dayanarak aldığı bu karara güvenerek kredilerde kesintiye gidip, mevduat faizlerini arttırırlar.
Ancak son 5 yıldır TCMB verilere dayanmayan kararlar alarak bankaları yıldırdı, artık bankalar ne bakanların ne de kurumların aldığı kararları umursuyor (nitekim İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran’ın kkm kararına dair söylemi de bunu destekler nitelikte). Dolayısıyla politika faizi ve para politikası toplantısı önemlerini büyük ölçüde yitirdi.
Yanlış bir anlaşılmayı önlemek için şunu belirteyim: faizlerin sürekli düşük tutulması esas problem değil, yoksa politika faizini %100’e çıkartırsanız bir anda bankalar, şirketler, hanehalkları hep birlikte ters döner. Esas olan politika faizinin olabildiğince az ama yeterli düzeyde tutulmasıdır (ana akım teoriye göre, özellikle post-keynesyen görüşler politika faizi ve merkez bankasına atfedilen önemin saçma olduğunu düşünür.). Bunun için de tecrübeli, bilgili, saygın bir ekibin görev alarak siyasetten uzak karar almaları gerekir. Bu şekilde faiz artışı parasal sıkılaşma (kredi bulunmasında güçlükler yaşanması gibi) yaratır ancak bu kriz yaratacak boyutta olmaz. Bu şekilde de enflasyon oranları düşer.
Kısacası normalde çok hayati olan politika faizi ülkemizde maalesef sadece bankaların masraflarını birazcık arttıran bir belirteç haline geldi (Sayın Şimşek ve Erkan’ın gelmesi ile biraz daha önem kazandı ama ben orta-uzun vadede bu önemi tekrar yitireceğini düşünüyorum).