AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli, “7’li masa, ulus devletin ekonomik bağımsızlığını büyük oranda ortadan kaldıracak şekilde para basma yetkisini küresel sermayeye devretmek istemektedir” dedi.
AK Parti’li Nurettin Canikli, Millet İtttifakı’nın ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ne ilişkin Twitter hesabından açıklama yaptı. Canikli, “7’li masa, mutabakat metninde, egemenliğin sembolü olan para basma yetkisinin fiilen küresel finans kuruluşlarının kullanımına bırakılacağını taahhüt etmektedir. 7’li masa, ulus devletin ekonomik bağımsızlığını büyük oranda ortadan kaldıracak şekilde para basma yetkisini küresel sermayeye devretmek istemektedir.
7’li masanın mutabakat metninde yer alan, mali kural uygulamasını hayata geçireceklerine, parasal genişlemeye sınırlama getireceklerine ve kamu bankalarının faaliyet alanlarını sınırlandıracaklarına ilişkin hususlar ile IMF ile stand-by düzenleyeceklerine ilişkin örtülü beyanlarından 7’li masanın, egemenlik alanlarından birisi olan para basma yetkisinin küresel sermaye devredilmesi anlamına gelecek para politikası uygulayacakları anlaşılmaktadır. 7’li masanın önerdiği ekonomik modelde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), ekonominin ihtiyaçları çerçevesinde para basamayacak ve bağımsız para politikası uygulayamayacaktır. Para basımı, kısa vadeli sermayenin, yani sıcak paranın (küresel sermayenin) hareketleri tarafından belirlenecek ve şekillendirilecektir” ifadelerini kullandı.
‘TEMEL SORUMLUSU CARİ AÇIKTIR’
Türk lirasının rezerv para olmadığından bahsedilerek, TCMB’nin parasal genişlemenin getirilerinden faydalanmasının mümkün olmadığı iddiasının bilimsel ve rasyonel geçerliliği bulunmadığını belirten Canikli, “Zira, para basma imtiyazının ortaya çıkardığı senyoraj geliri, her ülke parası için kendi egemenlik sınırlarında geçerlidir. Ancak, parasal genişlemeden fayda elde edilebilmesi için para ikamesi (dolarizasyon) tehlikesinin bulunmaması, yani artan para varlığının dövize talep olarak yönelmemesi gerekmektedir.
Aksi halde döviz kurunun geçişkenliği yoluyla ortaya çıkacak enflasyonist baskı, parasal genişlemenin komplikasyonlarını faydasının önüne geçirecek ve uygulanamaz hale getirecektir. Bu vesileyle bir kez daha altının çizilmesi gerekir ki; Türkiye’de ekonomik dengesizliklerin temel sorumlusu yüksek faiz ile birlikte yüksek ithalat ödemelerinden kaynaklanan dış açık, yani döviz açığı, yani cari açıktır” dedi.
‘ULUS DEVLETİN İÇİNİ BOŞALTMAYI PLANLAMAKTADIR’
Canikli, “Dış açık kalıcı olarak ortadan kaldırılmadığı sürece, başta fiyatlar genel seviyesi olmak üzere, makro yapısalların dengelenme mekanizmasının işleyişinde istikrarın sağlanması mümkün olmamaktadır. Ayrıca para ikamesini de (dolarizasyonu) besleyen ve döviz kurunun seviyesi ile ilgili beklentileri de bozan kronik dış açık problemidir.
Diğer taraftan Türkiye’deki dominant olan enflasyon türü, döviz kuru geçişkenliği üzerinden oluşan maliyet enflasyonudur. Mal piyasalarının arz eğrisini sağa kaydıracak olan negatif reel faizin uygulandığı bir ortamda, parasal genişleme kaynaklı talep enflasyonunun ortaya çıkma ihtimali bulunmamaktadır. Kısacası 7’li masa mutabakat metninde, Türkiye Cumhuriyeti devletinin hükümranlığının en belirgin sembol ve imtiyazlarından birisi olan para basma yetkisini fiilen, küresel finans kuruluşlarına devretmeyi ve ulus devletin içini boşaltmayı planlamaktadır.”