Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde Osmanlı Devleti döneminde inşa edilen önce ticaret merkezi, ardından otel olarak kullanılan Pamuk Han, uzun yıllar atıl kaldı.
Şu an esnafın bir bölümünü depo alarak kullandığı, diğer kısımlarının ise çöplüge döndüğü iki katlı tarihi yapı hakkında bilgi veren Erciyes Üniversitesi (EÜ) Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celil Arslan, “Bir tarihi eseri aslına uygun olarak restore etmediğiniz zaman, bunun kimliğini değiştirmiş oluyorsunuz. Bu noktada eserin tarihi kimliğine saygı göstermek gerekiyor” dedi.
Cumhuriyet Mahallesi’ndeki Pamuk Han, 15’inci yüzyılda Kayseri Valisi Hızır Ali Bey’in kızı Şah Hatun tarafından yaptırıldı. Uzun süre ticaret merkezi olarak kullanılan tarihi yapı, cumhuriyet dönemi ile birlikte otele dönüştürülerek hizmet verdi. Uzun yıllar atıl kalan tarihi yapı, şimdilerde bölge esnafının deposu olarak işlev görüyor.
Tarihi yapının depo olarak kullanılmayan bölümleri ise çöplüğe döndü. İki katlı tarihi yapı ile ilgili bilgi veren ERÜ Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celil Arslan, “Pamuk Han, günümüzde kullanım dışı kalan bir yapıdır. Pamuk Han’ın ismi, halk arasında Kapan Han ve Pembe Han olarak da kullanılıyor. Han ortasındaki havlu, revaklı olarak iki katlı inşa edilmiştir. Bu şekilde uzun yıllar kullanıma açık kalmıştır. Cumhuriyet döneminde ise otel olarak kullanılmıştır” dedi.
‘ESERİN TARİHİ KİMLİĞİNE SAYGI GÖSTERMEK GEREKİYOR’
Eserlerin tarihi kimliğine göre restore edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Arslan, “Pamuk Han örneğinden hareket ile gerek ilimizde gerekse ülkemizde atıl durumda bulunan tarihi eserimiz var. Bunları mülkiyeti farklı kurumlara veriliyor. Bu yapıların bazıları Kültür Turizm Bakanlığı’nda, bazıları Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde, bazıları da Diyanet İşleri Başkanlığı’nda veya özel kişilerin mülkiyetinde bulunuyor. Bu tür yapılarda ilk olarak mülkiyet problemi var. Yapıların mülkiyet sorunu halledildikten sonra restorasyonlarının aslına uygun olarak yapılması gerekiyor.
Bir tarihi eseri aslına uygun olarak restore etmediğiniz zaman, bunun kimliğini değiştirmiş oluyorsunuz. Bu noktada eserin tarihi kimliğine saygı göstermek gerekiyor. Sonra yapılış amaçlarına uygun bir fonksiyon vererek, bunları kullanıma açmalıyız” diye konuştu. Bu arada Vakıflar Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, tarihi yapının bir bölümünün özel mülkiyet olduğu, bu yapıların kamulaştırılması için çalışmaların sürdüğü belirtildi. Tarihi yapının kamulaştırma işleminin tamamlandıktan sonra da turizme kazandırılacağı bildirildi.