Bu araştırma ilkel dönemdeki inancı ve bu inancın geleceğe etkisini konu almıştır. Aynı zamanda Paleolitik Çağın genel özellikleri ve yaşayan insan türlerinden bahsedilmiştir.
Paleolitik Çağdaki inancın geleceğe çarpıcı pek çok etkisinin olduğu görülmüştür. Bu yansıma sadece kendinden sonra gelen mitolojilere değil, günümüze değin etkileri gözlemlenmektedir. Bu araştırma üç farklı kaynaktan yararlanılarak yapılmıştır. Paleolitik Çağın genel özellikleri ve insan türleri ders kitabı niteliğinde olan Anadolu Üniversitesinin yayınladığı Uygarlık Tarihi kitabından araştırılarak yazılmıştır. Diğer iki kaynak ise Karen Armstronge’un dinler tarihi hakkında yazdığı kitaplardır. Tanrı’nın Tarihi adlı kitaptan başlangıçta inancın oluşumu ve şekillenmesi ile ilgili bilgilen alınmıştır. Avcı ve toplayıcı insanların dini yaşayışı konusu ise Mitlerin Kısa Tarihi kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır.
Paleolitik Çağ Nedir?
Paleolitik Çağ alt, orta ve üst dönem olmak üzere üçe ayrılır. İnsanlık tarihinin en uzun çağıdır. İlk bipedalizmin gerçekleşmesi ile Alt Paleolitik Dönem başlar. Bu dönem M.Ö. 2.500.000 yıl ile M.Ö. 200.000 yılı arasına tarihlenir. Homo Habilis ilk bipedalizmini gerçekleştiren insan türüdür. Bu dönemde ilk kez ateş Homo Erectuslar tarafından kullanmıştır. Bunun yanı sıra Homo erectuslar toplu avcılık yapan birbiri ile iletişim kurabilen insanlar oldukları düşünülmektedir.
Orta Paleolitik Dönem M.Ö.200.000 ile M.Ö.40.000 tarihleri arasındadır. Bu döneme Homo Neanderthalensis yaşamıştır. Avrupa’da evrimleşmiş olan bu tür Yakın Doğu ve Orta Asya’ya kadar göç etmiştir. Bu dönemde buzul çağı yaşanmıştır. Bu dönemde yonga tekniği kullanılmıştır. Ölülerini ilk kez Homo neanderthalensisler gömmeye başlamıştır. Sebebi Tam olarak bilinmese de M.Ö. 30.000 yılında türleri tükenmiştir.
M.Ö. 40.000 ile M.Ö. 12.000 tarihleri arasında Üst Paleolitik Dönem yaşanmıştır. Bu dönemde Homo sapiens evrimleşmiş ve günümüze dek soyunu devam ettirmiştir. Bu dönemde yonga tekniği gelişmiş ve dilgiler kullanılmaya başlanmıştır. Alet çeşitliği büyük ölçüde artmıştır. Ok, mızrak, olta, zıpkın, bıçak ve iğne gibi günümüzde bile kullanılan aletler üretilmiştir. İlk kez sanat bu dönemde ortaya mağara resimleri olarak karşımıza çıkmıştır. Paleolitik Çağ avcı-toplayıcı yaşam tarzının yaşandığı bir çağdır. Tarlalar ile ilk yerleşik hayata geçiş başlar ve Paleolitik Çağ sona erer.
Başlangıçta İnanç
İnsanlar başlangıçta her şeyin ilk nedenini gökyüzü ve yeryüzünün mutlak yönetici tek bir tanrı olduğuna inanmışlardır. Bu tanrının tapınağı ve din adamları yoktur. Bir betimlemesi yapılmamıştır. Bu tanrı zaman içinde insanlığın hafızasından silinmiştir. Gökler ile ilişkilendirilen bu tek tanrı Gök Tanrı olarak da isimlendirilmiştir. Yüce Tanrı inancı günümüzde bile bazı Afrika kabileleri tarafından inanılmaktadır. Bu inançta tanrıya güçlü duygularını iletir ve başlarına kötü bir olay geldiğinde ise tanrının kendini bir suçu yüzünden cezalandırdığını düşünürler.
Tarımsal üretimin ilk örneklerinin gözükmeye başlaması ile Paleolitik Çağın sonlarına doğru Ana Tanrıça kültü gelişmiştir. Üretimdeki bolluğu bereketi bir tanrıça ile ilişkilendirilmiştir. Bu Ana Tanrıça Avrupa, Ön Asya, Ortadoğu, Hindistan topraklarında gebe ve çıplak bir kadın olarak tasvir edilmiştir. Ana Tanrıça figürü, Paganizm ile birlikte pek çok kültürde panteonlarda yer almıştır. İnsanlar mitoslar yaratma sebebi, doğadaki olgulara bir anlam bulmak değildir.
Simgesel hikayeler, mağara resimleri vb. gibi şeyler meraklarının dışavurumu ve önemli bir sırrı kendi yaşamları ile ilişkilendirme çabasıdır. Paleolitik Çağda insanlar tanrıyı yaşamının bir parçası haline getirdiklerinde kendilerini bir bütün olarak hissetmişlerdir. Bu insanlar inandıkları tanrının davranışlarını taklit ederek iyi bir insan olacaklarına inanmışlardır.
Başlangıçta Dini Yaşam
Henüz tarımı geliştirmemiş olan insanlık, yaşamak için avcılık ve toplayıcılık yapmışlardır. Mitolojik olarak yazılı bir belge bırakmamışlardır. Sözlü anlatımları yaşadıkları zorlukları, yazılı mitolojide küçük bir parçalar halinde yansımıştır. Modern dönem dediğimiz günümüzde din ve dünya işlerini bir birinden ayırırız. Paleolitik Çağdaki bir avcı içinse bu durum anlaşılmazdır. Paleolitik Çağdaki bir avcı için bildikleri her şeyin Tanrısal bir sembolü vardır. Her türlü hareketlerini, yaptıkları her işi bir ayin olarak düşünerek yapmışlardır. İnsanlar yeryüzünde gördükleri herhangi bir şeye odaklanarak baktığında, göklerdeki tanrısı ile de bağlantı kurduğuna inanmışlardır.
Bu düşünce mitlerin temelini oluşturmuştur. İlk mitolojiler, insanlara materyal dünyada gördüklerinin başka bir metafiziksel boyutta bir gerçekli olduğunu öğretmiştir. Kutsal olan ile olmayan arasında bu dönemde metafiziksel bir fark pek yoktu. Örneğin bir taşa baktıklarında niteliksiz bir obje yerine; Gücü, kalıcılığı dayanıklılığın sembolünü görürlerdi. Ayın evrelerini izlerken kutsal güçlerin yeniden dirildiğini, acımasızlığı ve bir yandan da bağışlayıcı ve avutucu bir yasa görürlerdi. Bu dönemde ne ağaçlar, ne taşlar, nede gök yüzündeki cisimler onlar için tapınma aracı olarak kullanılmamıştır. Bunlar vb. şeylerin kutsal sayılma sebebi ölümsüz olan bir gerçekliğe ipucu veren birer araçtı.
Sonuç
Mitoloji Paleolitk Çağda insanların yaşam bicimi olmuştur. Bu sonraki dönemlerde de böyledir. Semavi dinlere inananların zaman içinde artması, bu eski dinleri efsane olarak nitelendirmişine sebep olmuştur. Oysaki Paleolitik Çağda ki mitoloji, Semavi dinlerden çok daha fazla bir insanın hayatının içinde yer almıştır. Paleolitik Çağda mitoloji doğa ile bütünleşmiş haldedir. Yerleşik hayatın, tarımın, üretimin başlaması ile oluşan mitolojilerin temelini oluşturmuştur. Günümüzde bile insanlara Tanrı sorulduğunda gökyüzünde olduğu ve insanların idrak edemeyeceği bir şekilde olduğunu pek çok kişi ifade eder. Bunun sebebi insanlığın en uzun çağı olan Paleolitik Çağdaki mitolojidir.
KAYNAKÇA
ARMSTRONGE, Karen, Mitlerin Kısa Tarihi, Çev. Dilek Şendil, Merkez Kitapçılık Yay., İstanbul 2015.
ARMSTRONGE, Karen, Tanrı’nın Tarihi, Çev. Oktay Özel, Pegasus Yay., Bas.7, İstanbul 2019.
AYDIN, Hande, “Dünyanın Oluşumu ve Tarih Öncesi Çağlar”, Uygarlık Tarihi, Anadolu Üniversitesi Uzaktan Öğretim Birimi Yay., Bas.2, Eskişehir 2013.ss. 2-25.