“Özgürce Ke-ke-le” sloganıyla yola çıkan Kekemeler Derneği, toplumsal farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Kekemeliği olan bireylerin sosyal ve iş hayatına dikkat çeken dernek başkanı Uzm. Dil ve Konuşma Terapisti Ayhan Çağlayan, “Kekemeliği olan bireyler mülakatlarda tercih edilmiyor. İşverenlerin de olumsuz tutumları mevcut” dedi.
Araştırmalara göre dünya nüfusunun yüzde 1’inin (yaklaşık 7,5 milyon) kekeme olduğu gözlemlenirken Türkiye’de bu sayı resmi olmayan rakamlara göre 1 milyona yakındır. Kekemeliği olan bireylerin iktisadi, sosyal ve kültürel menfaatlerini savunan Kekemeler Derneği’nin Başkanı Uzm. Dil ve Konuşma Terapisti Ayhan Çağlayan, kekemeliği şöyle tanımlıyor;
“Kekemelik, konuşmanın akışını ve pürüzsüzlüğünü bozan, te-te-tekrarlar, uuuuuzatmalar ve b—-loklarla (tutulmalarla) karakterize bir dil ve konuşma bozukluğudur. Dil ve konuşma bozukluklarının en yaygın görülen türlerinden biridir. Genellikle 2–5 yaşları arasında başlamaktadır ve çocukların %5’inde, genel nüfusun ise %1’inde görülmektedir. Bu bilgiler göz önüne alındığında, ülkemizde yaklaşık 850,000 kekemeliği olan birey bulunmaktadır.”
“Kekemeliğin kesin olarak nedeni bilinmemekle birlikte, ağırlıklı olarak nörofizyolojik nedenleri üzerinde durulmaktadır. Genetik faktörlerin de, kekemeliğe yatkınlık üzerinde önemli bir rol oynadığına dair kanıtlar vardır. Yani, bir bireyin kekemeliğinin olması için doğuştan fizyolojik olarak altyapısının olması gerekmektedir.”
Kekemeliğin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından engel olarak kabul edildiğini aktaran Çağlayan, “Burada öncelikle kekemeliğin bireyin yaşamındaki yerini ve bireyin yaşamını nasıl etkilediğini iyi anlamamız gerekir. Kekemelik, çocukluk çağından itibaren bireyin yaşamını duygusal, bilişsel, sosyal, motor ve dilsel boyutlar olmak üzere birçok boyutta etkilemektedir.”
“Bu etkilenimler örneklendirilecek olursa, birey duygusal olarak konuşmaktan utanabilir, korkabilir; bilişsel olarak kekelerse rezil olacağını ve insanların ona güleceğini düşünebilir; sosyal olarak bir ortamda konuşması onun üzerinde baskı ve stres yaratabilir; motor olarak dil, çene ve boğazında gerginlik hissedebilir ve dilsel olarak da neyi, nasıl söyleyeceğini ve aynı zamanda konuşmasının nasıl akıcı olacağını düşünebilir. Buradan kekemeliğin bireyin yaşam kalitesini düşürdüğü ve günlük yaşamında engeller oluşturduğu sonucuna ulaşılabilir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından engel olarak kabul edilen kekemelik, bireyin özel, sosyal, akademik ve iş yaşamını ciddi derecede etkilemektedir” dedi.
Kekemeliği olan bireyler de var!
Kekemeler Derneği olarak ‘Ya kekelersem…’ korkusuna karşı geldiklerinin altını çizen Çağlayan, “Dernek olarak amacımız; kekemelik ve kekemeliği olan bireylere yönelik; toplumda farkındalık yaratmak, terapi yollarını şekillendirmek, terapileri ve araştırmaları desteklemek, kekemelik hakkında destek, bilgi ve eğitim sağlamak, kekemeliği olan bireylerin iktisadi, sosyal ve kültürel menfaatlerini savunmak ve korumak, Türkiye’nin her şehrinde Özgürce Kekele Öz Yardım Buluşmaları düzenlemek ve katılımcılarını çoğaltmak, yurt içinde ve yurt dışındaki derneklerle iş birliği içinde olmak diyebilirim” şeklinde konuştu.
18 yaş üstü yetişkin her meslekten kekemenin dernek üyesi olduğunu ifade eden Kekemeler Derneği Başkanı Ayhan Çağlayan, dernek olarak yaptıkları çalışmaları ise şöyle özetliyor:
Derneğimiz 5 yıllık bir dernek olmasına rağmen, kısa sürede çok çalıştık ve güzel işler yaptığımızı düşünüyorum. Derneğimiz 6 Nisan 2017’de bu ülkede biz de! / ‘Kekemeliği olan bireyler de var!’ demek için kuruldu. Sloganımız “Özgürce Kekele”. Sloganımızla ‘Ya kekelersem…’ korkusuna karşı geliyor ve sesimizi olabildiğince yüksek çıkarıyoruz. Dernek olarak bugüne kadar neler yaptığımızdan ve neler yapmakta olduğumuzdan kısaca bahsedeyim:
“5 Türkiye Konferansı gerçekleştirdik. Bu konferanslarda kekemeliği olan arkadaşlarımızın yanı sıra dil ve konuşma terapistleri de yer aldı ve kekemelik adına farkındalık yaratan bilgilendirici sunumlar yapıldı.”
“Derneğimizin kurucu üyelerinden sevgili Ozan Altıntaş arkadaşımla birlikte “Türkiye’de Kekeleyen Bir Birey Olmak” isimli bir çalışma yürüttük ve rapor olarak yayınladık. Çalışmayı incelemek isteyenler dernek sitemizden ve Instagram sayfamızdan çalışmaya ulaşabilir.”
Amacımız toplumsal farkındalık
“Öz yardım buluşmaları düzenliyoruz. Bu buluşmalarda kekemeliği olan bireyler olarak birbirimizle tanışıyor, birbirimize destek oluyoruz. Bilgi alışverişinde bulunuyor ve kekemelik adına çalışmalar yapıyoruz. Kekemelik adına çalışmalar kısmını biraz açarsak; meydanda duyarsızlaşma çalışmaları yapıyoruz ve aynı zamanda sosyalleşmiş oluyoruz. Sesli şiirler okuyor; insanlarla, esnaflarla konuşuyoruz. Onlara kekemeliğimizden bahsediyoruz. Anket çalışmaları yapıyoruz. Metroda, otobüste duyarsızlaşma çalışmaları yapıyoruz. Bu buluşmalarda sunumlar ve drama çalışmaları yapıyoruz. Bildiğimiz terapi yöntemlerini ve kekemelik hakkındaki gelişmeleri birbirimizle paylaşıyoruz; sunumlar yapıyoruz.”
“İnternette olabildiğince bilgi, video, görsel paylaşımı yapmaya çalışıyoruz. Ya da arkadaşlarımız kendi deneyimlerini, kekemelikleriyle nasıl baş ettikleri, duyarsızlaşma süreçleri ve tavsiyelerini paylaşıyorlar. Ayrıca buluşmalarda telefonda duyarsızlaşma yapıyoruz, seri ilanları, iş ilanlarını arıyoruz. 45 şehrimizin Özgürce Kekele Öz Yardım WhatsApp gruplarımız var. 1000’e yakın öz yardım katılımcımız var. Örneğin; İstanbul Özgürce Kekele grubunda 350 kişi, Ankara Özgürce Kekele grubunda 100 kişi ve İzmir Özgürce Kekele grubunda 100 kişi var. Öz yardım buluşmalarımıza kekemeliği olan bireyler, ebeveynler, arkadaşlarımız, dil ve konuşma terapistleri, öğretmenler, kekemelik hakkında destek vermek isteyen herkes katılabiliyor.”
“Üniversitelerin dil ve konuşma terapisi bölümü öğrenci temsilcileriyle irtibat halindeyiz. Kekemelik alanındaki akademik çalışmalara katkı sunuyoruz; anket çalışması ya da klinik çalışmalarda katılımcılarımıza çağrı yaparak destek olmaya çalışıyoruz. Daha pek çok etkinliklerde de yer alarak sesimizi duyurmaya çalışıyoruz”
“Farklılıkların kabul edildiği, özgür bir iş yaşamını herkes hak ediyor“
Ergenlik ve sonrasında devam eden kekemeliğin kalıcı olduğunu söyleyen Çağlayan, “Kekemelik istemsiz bir durumdur. Kişinin kekemeliğini kabul etmesi, kekemeliğine karşı duygusal sağlamlığı ve kekemeliğini tolere edebilmesi kekemeliğini yönetebilmesi ve yaşam kalitesi için önemlidir. Kekemelik kişinin yaptığı bir hata, yanlış nefes alışkanlığı değildir. O nedenle, kekemeliği yenmek, tamamen ortadan kaldırmak için gösterilen çaba kesin bir sonuca ulaşmaz. Ergenlik ve sonrasında devam eden kekemelik kalıcıdır. Kişi kekemeliğinden rahatsızsa mutlaka bir dil ve konuşma terapistinden destek almalıdır. Terapi süreci ile kekemeliğin yönetimi sağlanabilir” ifadelerini kullandı.
Çağlayan iş birliği çağrısında bulunarak, “Toplumda kekemeliği olan bireylere yönelik olumsuz algı, tutum ve damgalamalar olduğundan bahsetmiştim. Bu elbette çok bireysel bir durum. Kekemelik hakkındaki yanlış bilgi ve inançların sonucunda bazı işverenler kişinin yetkin bir şekilde mesleğini yapamayacağını, girişken ya da özgüvenli olamayacağını düşünebilir. Kekemelik etkili bir iletişimci olmaya engel değildir ve kekemeliği olan bireyler her mesleği yapabilirler. İşverenlerin bireyi tüm özellikleriyle değerlendirmesi ve sürece bu pencereden bakması ayrımcılaştırmanın önüne geçilmesi için oldukça önemlidir. Farklılıkların kabul edildiği, özgür bir iş yaşamını herkes hak ediyor.”
“Kekemelik konusunda toplumdaki yanlış bilgilerin ve olumsuz algı, tutum ve damgalamaların değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun için de farkındalık kampanyaları düzenlenebilir. Artan farkındalık, değişen bilgi, algı ve tutumlar kekemeliği olan bireyler için akademik, iş, sosyal yaşamda birçok şey değişebilir. Ayrıca, kekemeliğin engel olarak kabul edilmesi kekemelikten yoğun olarak etkilenmekte olan bireyler için istihdam olanaklarını artıracaktır. Bu açıdan kekemeliğe yönelik farkındalığın artırılması ve kekemeliğin engel olarak sayılması adına derneğimiz, kurumlar ve üniversiteler iş birliği içinde olmalı diye düşünüyorum” dedi.