Jeofizik alanında geliştirdiği yöntem ve çalışmalarıyla bilim dünyasına ışık tutan, Türk bilim insanı Jeofizik Mühendisi Öz Yılmaz (73), ABD’de onur madalyasıyla ödüllendirildi.
Türk bilim insanı, Jeofizik Mühendisi Öz Yılmaz, uluslararası bilim camiasında jeofizik mühendisliğinin prestijli kurumlarından biri olan Amerikan Uluslararası Jeofizik Teşkilatı’nın en büyük ödülü, ‘Maurice Ewing Madalyası’ ile ödüllendirildi.
Aynı zamanda, Amerikan Ulusal Mühendislik Akademisi üyeliğine seçilen, TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi üyesi de olan Yılmaz, 1966 yılında üniversite öğrenimi için gittiği ABD’de, 30 yıl süren bilimsel çalışmalarının yanı sıra 50 yıla varan meslek hayatında, sismik verilerin bilgisayarda işlenmesine yönelik geliştirdiği orijinal yöntemler ve tüm dünyada jeofizik mühendislerinin birkaç nesil boyunca eğitiminde gösterdiği liderlik rolüyle ödüle değer bulundu.
Evli ve bilgisayar mühendisi 1 erkek çocuk sahibi olan Yılmaz, Muğla’nın Datça ilçesinde, DHA’ya açıklamalarda bulundu. Atatürk’ün 1935 yılında Maden Tetkik Arama (MTA) Genel Müdürlüğü’nü kurdurmasından sonra yetişmiş eleman ihtiyacı ortaya çıkınca, Avrupa ülkelerine üniversite için gençlerin gönderilmesi amacıyla açtırdığı Avrupa sınavlarını kazanıp, jeoloji eğitimi için gittiği ABD’de jeofizikle tanışmasından başlayan Öz Yılmaz, sismik verilerle yer altının görüntüsünü net, doğru, güvenilir, hızlı ve ekonomik şekilde bilgisayarlara aktarılmasını sağlayan çalışmalarını da anlattı.
’30 YIL SONRA TÜRKİYE’YE DÖNDÜM’
İzmir’in Urla ilçesinde yaşayan Öz Yılmaz, 28 Ağustos’ta, ABD’nin Houston şehrinde düzenlenecek törenle ‘Maurice Ewing Madalyası’nı, 1 Ekim’de ise Washington DC’de Amerikan Ulusal Mühendislik Akademisi üyelik diplomasını alacak.
Liseden mezun olduktan sonra yüksek öğrenim için ABD’ye gittiğini anlatan Öz Yılmaz, “Ardahan’da 1949 yılında doğdum. Haydarpaşa Lisesi’nden mezun olduktan sonra Türkiye Petrolleri’nin bursuyla ABD’ye yüksek öğrenimimi yapmak üzere gittim. Jeofizik dalında lisans, lisansüstü ve doktora yaptım. Daha sonra uzun yıllar petrol endüstrisinde sismik metotla petrol ve doğal gaz arama konusunda muhtelif şirketlerde çalıştım. 30 yıl sonra Türkiye’ye döndüm. Son 20 yıldır petrol ve doğal gaz aramalarına ilave olarak jeofiziğin depreme yönelik zemin etütleri için projeler yaptım” diye konuştu.
‘FAYDASI ÇOK GENİŞ BİR ALANI KAPSAR’
Jeofizik bilim dalı hakkında bilgilendirmelerde bulunan Öz Yılmaz, “Bana birisi, ‘jeofizik nedir?’ diye sorduğunda, ‘Ben sismoloğum’ derim. Sismoloji, jeofiziğin alt bilim dalıdır. Nasıl tıp biliminde kardiyolog, dermatolog varsa, biz de de üç dört tane alt bilim dalı vardır. İhtisas alanım, sismolojidir. Sismoloğum. ‘Nedir sismolog?’ diye sorarsanız cevabım, ‘yeri dinleyen adam’ derim.
Sismik dalgaları kullanarak, onun analizini yaparak yer altının suretini çıkartmaktır. Jeofiziğin amacı, yer katmanlarının fiziksel parametrelerindeki kontrası ölçerek, yer katmanlarını tanımlamaktır. Faydası çok geniş bir alanı kapsar. Petrol ve doğal gaz yataklarının tespiti, yatakların geometrisi, sondajın nerede yapılması gerektiği gibi sorulara yanıt vermek için jeofizik metotları kullanılır.
Maden yataklarının araştırılması, maden cevherinin geometrisinin tayini, jeotermal yataklarının tespiti ve üretimi, kömür yataklarının araştırılması, galerilerin nerelerde açılması gerektiği, madenin geliştirilmesi, üretilmesi ve programların nasıl yapılacağına yönelik bütün bunlara karar verilebilmesi ve en makul maliyetle başarılabilmesi için jeofizik metotlarının kullanılması gerekir.
Yer altı sularının araştırılması, nerelerde sondaj yapılması gerektiği konusunda yine jeofizik metotları kullanılır. Mühendislik jeofiziği ise köprü, tünel, baraj, rafineri gibi büyük projelere başlamadan önce zeminin özelliklerinin tespit edilmesi gerekir. Zeminin özelliklerini tayin etmek için yine jeofizik metotları uygulanır. İlaveten deprem riskinin analizi için zeminin davranışını tayin etmek için de mühendislik sismolojisini kullanmak zorunludur” dedi.
‘100 YILDA SADECE 44 KİŞİYE VERİLDİ’
Jeofiziğin, jeolojiden farkını anlatan Öz Yılmaz, “Jeoloji, yer bilimlerinin şemsiye bilim dalıdır. Onun altında jeokimya, jeofizik, paleontoloji, yapısal jeoloji var, var da var. 1880’lerden sonra jeofizik o kadar çok önem kazandı ki başlı başına bir meslek oldu. Jeoloji ve jeofiziğin arasındaki en büyük fark; jeoloji nitelik bilimidir. Yüzeyden gözleme dayalı bilimdir. Sayısal değildir. Jeofizik ise matematik ve fiziğe dayanan, yer altının katmanlarının fiziksel özelliklerini parametrelerini sayısal olarak kanıtlayarak bu katmanları tespit etmek tayin etmektir” dedi.
ABD Uluslararası Jeofizik Teşkilatı’nın en yüksek ödülü olan, ‘Maurice Ewing Madalyası’nı aldığı çalışmalarıyla ilgili açıklama yapan Yılmaz, “Bir jeofizikçinin meslek hayatı boyunca, ki benim meslek hayatım önümüzdeki yıl mart ayında 50 yıl olacak, başkalarının meslek hayatını etkileyecek şekilde köklü çalışmalar yapmak, yani bir veya birden fazla neslin eğitiminde önemli bir rol oynamak.
Bunun yanı sıra petrol şirketlerine sismik verilerin analizi konusunda yeni metotlar geliştirerek, sismik verilerden yer altının görüntüsünü daha net ortaya çıkarmak konularında yaptığım araştırma, geliştirme ve yazdığım kitaplar gibi tamamını kapsayan kümülatif çalışmalara matuf bir ödüldür. Teşkilatın 100 yıllık tarihinde bu ödül şimdiye kadar sadece 44 kişiye verilmiştir” ifadelerini kullandı.
‘GELİŞTİRDİĞİM TEKNİKLER ÖDÜLÜ KAZANMAMI SAĞLADI’
Çalışmalarının jeofizik bilimine önemli katkılar sağladığını ifade eden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Jeofizikte ihtisas alanımın sismoloji olduğunu söylemiştim. Sismik dalgaların fiziksel özelliklerini, davranışlarını araştırmak ve ona göre de bu verilerin analizinde kullanmak üzere birçok çalışma yaptım. Bu verileri şöyle düşünün, benzetme yapayım. Bostanınızdan topladığınız sebzeleri yıkayıp, kesip, doğrayıp, mutfağınızda yemeği pişiriyorsunuz ve sonrasında masaya sunum yapıyorsunuz. İşte bunun gibi sismikte de arazide veriler toplanır.
Sebzelerin mutfakta pişirilmesi gibi sismik verilerin de bilgisayarlarda işlenmesi gerekir. Bunun için birçok safhadan geçer. Değişik algoritmalar geliştiriyoruz. Önemli olan, nasıl ki yemeği en lezzetli, en güzel ve en besleyici şekilde hazırlıyorsak, sismik verilerden de yer altının görüntüsünü en net, en doğru ve en güvenilir bir şekilde yorum yapacak olan jeofizikçinin önüne koymak gerekiyor. Ancak bu noktaya gelene kadar veriler birçok işlemden ve safhalardan geçer.
Hem arazide kaliteli verinin nasıl toplanacağı konusunda hem de bilgisayarlarda en uygun şekilde sismik sinyali, sismik gürültüden ayırt etmek için muhtelif çok basamaklı veri işlemleriyle ilgili geliştirdiğim teknikler bu ödülü kazanmamı sağladı.”
‘YER ALTININ RESMİNİN DOĞRU ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKMASI GEREKİR’
Geliştirdiği yöntemin insanlığa hem zaman hem de ekonomik yönden kazanç sağladığını belirten Yılmaz, “Geliştirdiğim yöntem, petrol şirketlerinden, jeotermal projelere, su sondajlarından, maden projelerine kadar nerelerde, proje sahasında hangi noktalarda, değeri kaç metre derinliğe kadar sondaj yapılması gerekiyor ve kaç tane yapılması gerekiyor gibi konularda katkı sağlıyor. Bu çalışmalar en ekonomik şekilde olmalı. Çünkü bu işler çok maliyetlidir. En ekonomik şekilde bu çalışmaları gerçekleştirebilmek için yer altının resminin doğru bir şekilde ortaya çıkması gerekir” dedi.
‘DÜNYADA BU AKADEMİYE ÜYE OLAN SADECE 7 JEOFİZİK MÜHENDİSİ VAR’
Amerikan Ulusal Mühendislik Akademisi’ne üye de seçilen Yılmaz, akademinin yapısını ve üyeliğin önemini anlattı. Akademinin başvuru üzerine üye kabul etmediğini, üyelerin tamamının davet edilen kişilerden oluştuğunu vurgulayan Yılmaz, “170 yıllık bir teşkilat. Bu akademi, meslek odası gibi değil. Meslek odalarına mesleğe mensup kişiler müracaat eder ve üye olur. Amerikan Ulusal Mühendislik Akademisi ise bütün mühendislik dallarını kapsıyor.
Üye olmak için, siz müracaat edemiyorsunuz, ancak davet ediliyorsunuz. İki yıl kadar bir araştırma söz konusudur. Bu akademinin bilimsel seviyesine uygun bir şekilde meslek hayatınızın olup olmadığı araştırılıyor. 1863 yılında ABD’nin o zamanki Başkanı Lincoln tarafından bir kararnameyle kurulmuş ve şu an tüm dünya genelinde 2 bin 700’e yakın üyesi var ve bu üyelerin de sadece 300’e yakını, dünyadaki muhtelif ülkelerde ABD vatandaşı olmayan ve davet edilen mühendislerden oluşuyor.
Bizim meslek dalında dünyada bu akademiye üye olan sadece 7 jeofizik mühendisi var. Bu 7 mühendisin 6’sı ABD vatandaşı ve ABD vatandaşı olmayan 7’nci üyesi benim. Jeofizik alanı dışında Türkiye’den başka mühendislerin olup olmadığını merak ettim. Sonuç beni gerçekten çok üzdü. Akademide ilk ve tek üye olduğumu görünce, içim burkuldu. Almanya’dan 30’a yakın üye var. Fransa’dan, İngiltere’den ve Çin’den de öyle…Hindistan’dan da var. Bu akademinin özelliği, ABD başkanına, senatoya, temsilciler meclisine, mühendislik, bilim ve teknoloji dallarında danışmanlık yapmasıdır” açıklamalarında bulundu.
‘BİR HOCAM JEOFİZİĞİN, MATEMATİK, FİZİK VE JEOLOJİYİ BİRLEŞTİRDİĞİNİ ANLATTI’
Jeofizik bilimiyle tanışma hikayesinden de bahseden Yılmaz, bu bilimi tesadüfen seçmediğini belirterek, “Haydarpaşa Lisesi’nde okurken, lise son sınıfta ‘jeoloji’ dersi vardı. Jeoloji hocam, bana bu konunun çok ilginç ve güzel olduğunu telkin etti. Liseden mezun olduktan sonra, 1966 yılı yazında Avrupa sınavlarına hazırlandım. Peki, nedir Avrupa sınavları? Atatürk 1935 yılında MTA’yı (Maden Tetkik Arama) kurdurunca, Türkiye’de maden ve petrol aramaları konusunda mühendis lazım olduğunu görüyor ve 1416 sayılı bir kanun çıkarttırıyor.
Bu kanunla, liseden mezun gençlerin Avrupa ülkelerine gönderilerek, çeşitli mühendislik dallarında Türkiye Petrolleri, MTA, Sümerbank, Etibank gibi kurumlar tarafından üniversite eğitimini sağlanması amaçlanıyor. İkinci Dünya Harbi sonrası Avrupa ülkeleriyle birlikte ABD’ye de öğrenci gönderilmeye başlanmıştı. Ben liseden sonra bu sınavlarına girdim ve jeoloji tercihi yaptım. Türkiye Petrolleri tarafından ABD’ye gönderildim. Üniversitede lisans döneminde matematik ve fiziği de çok sevdiğim için bu konularda dersler alıyordum.
Jeoloji okuyordum ancak matematik ve fiziği nasıl bağdaştıracağımı düşünürken, bir hocam bana jeofiziği tanıttı. Jeofiziğin, matematik, fizik ve jeolojiyi birleştirdiğini anlattı ve lisansımı, jeoloji esas, jeofizik minör dal olarak yapmamı önerdi. Ancak, Türkiye Petrolleri’nden izin alınması gerekiyordu. O zaman genel müdür Korkut Özal’dı. Kendisine mektup yazdım ve sağ olsun jeofiziğe geçmeme izin verdi. Böylelikle lisansımı jeofizikte yaptım. Yüksek lisansımı da deprem sismolojisi ve kaya fiziği, doktoramı ise arama sismolojisi dediğimiz, uygulamalı sismoloji konusunda yaptım” dedi.
GENÇLERE ÖNERİLER
Bilimsel çalışmalara meraklı gençlere önerilerde de bulunan Yılmaz, “Sizin aracılığınızla şunu vurgulamak isterim ki, eğer bir genç mühendis olmak isterse, en önemli husus öncelikle matematik ve fizik dalında yani matematiksel fizik dalında lisans yapmalıdır. Çok ama çok sağlam matematik ve fizik temeliniz olsun. Sonra hangi alanda mühendis olmak isterseniz seçimini o zaman yaparsınız. 18 yaşında genç dimağ, ömür boyunca takip edeceği meslek çizgisine kolay karar veremez. Yanlış karar verebilir. Mühendislikte önemli olan matematik fizik temelini yapmaktır” diye konuştu.