Öyle bir geçer zaman ki… İnsanoğlu, yaşadığı güzel günlerin özlemini yaşadığı her an yaşamaktadır. Benim için özlem duyduğum anlar çocukluğumdur.
“Geçmişe Olan, Büyük Özlemim”
Yazın Muğla, Datça’daki ve Menteşe arastadaki günlerime olan özlemim her gün daha da artarak büyümektedir. Arasta ’da Rahmetli Kuşçu Tuncay amcayı, Rahmetli Marangoz Ustası Yalçın amcaya olan özlem ve hasretim yazmakla tükenmeyecek cinstendir. Daha nice değerler yaşamış ve yaşamakta Arasta’ da. Gücüm yettikçe, ömrüm el verdikçe bu kalem o güzel insanları yazacak, gelecek nesillere bir şekilde aktarmaya devam edecektir.
“Cimbom Nasılsın?”
Kuşçu Tuncay amca diyorum. Benim çocukluğumda hep ona dediğim bir kavramdır. Modern adı petshop. Tuncay amca, mükemmel bir insandı. Mizahı seven, diksiyonu benim diyenlerden daha iyi olan. Çevresine duyarlı, dükkanını daima temiz tutan, müşterilerine sevecen yaklaşan bir insandı. Tıpkı benim gibi koyu Muğlasporlu ve Galatasaraylıydı. Çocukken ben gazete okumayı severdim. Bir normal gündem gazetesi okur, iki adette spor gazetesi okurdum. Futbol ile alakalı genel kültürümün iyi olması bu sebeptendir. Sadi Çıkman abide bir spor gazetesi alırdı. Gazetelerimizi takas yaparak, sırayla okurduk. Bu okumaya Tuncay amcada katılırdı.
Okuması biten, diğer okuma heveslisi esnafa gazeteyi teslim eder, böylelikle devir daim sağlanırdı. Tuncay amca beni ne zaman görse, “Cimbom nasılsın?” demeden bırakmazdı. Hele hafta sonu Muğlaspor maçı, Galatasaray maçı kaybedildiyse, başlardı. Ver yansına, ama durum tam tersi olduğunda bir hafta çocuklar gibi şen olurdu rahmetli. İlk süs balığımı ondan aldığımda, benden ücret almamıştı. ‘‘Al Cimbom, bu benden sana hediye!” olsun demişti, küçük yüreğimi sevindirmişti. Tuncay amcayı yakın bir zamanda kaybettik, bazen dükkânın köşesinde dikelirken görme umudu ile oraya baksam da sadece eski anılar gelir, aklıma yüreğim acır sonrasında Allah rahmet eylesin der, yürür giderim bir çare oradan.
“İnsanlığı Öğreten Usta”
Bir mahallenin olmazsa, olmasıdır. Marangoz dükkânı. O dükkân mahallenin acil servisi gibidir. Ne zaman ihtiyaç duyulsa, koşar gelir. Öyle ahım şahımda bir ücret almadan işini görür ekmeğini kazanırlardı. Arasta’nın yalçın ustası da aynen böyle bir ustaydı. Çocukluğumda onu çok severdim. Oda beni severdi. Babamın dükkanında genelde kitap okurdum, hele kış ayıysa, sıcacık sobanın yanında bu anın verdiği zevki hiçbir şey verememiştir bana. Yalçın amca yanında getirdiği, güğümünü sobanın üstüne koyar. Sıcak suyla abdestini alırdı. Bana da “koş, Ömer dükkândan talaş, odun al gel” derdi. Bir koşu dediğini yapardım.
Bir keresinde, yine aynı sahneler olmaktaydı. Yalçın amca kitap okuduğumu görmüştü. ‘‘Bizim oğlan, kitap okumak iyidir. Öyle sakıncalı, kitaplar okuma! Örfümüzü adetlerimizi tanı, faydalı kitaplar oku ki, ülkeye ve Muğla’ya faydan olsun.” deyivermişti. Çocukluk aklımla bundan bir şey, anlamamıştım; ama yıllar sonra ne demek istediğini çok iyi anlamıştım. Sadece esnaf değil iyi de bir öğretmendi. Hayat öğretmenliğinde doçentlik seviyesinde bir insandı. Bir insanı görüşünden anlardı, hani insan sarrafı deriz ya aynen Yalçın Usta gibiydi.
“Ne Verirsen, Siftah Senden Bereket Allah’tan”
Marangozluk çok etkileyici bir meslektir. Teknik isteyen, özen gösterilmesi gereken kişinin zanaatkar olmasını gerektiren bir meslek dalıdır. Yalçın Usta, Menteşe’de parmakla gösterilen bir usta ve kişilikti. Ahlakı değerlere önem verirdi, komşuluk ilişkilerinde hep başroldeydi. Kimseyi kapısından geri çevirmezdi. Bir gün tesadüfü dükkanına uğraşmıştım. Sabah saatleriydi. Bir müşteri ufak bir tamirat yaptırmıştı, yaptırdığı da eski bir çeyiz sandığıydı. Müşterisi, ‘‘Borcumuz nedir Ustam’’? diye sordu. Oda “Ne verirsen, siftah senden bereket Allah’tan.” diyerek ücreti aldı, parayı yere atarak siftahın bir esnaf için ne kadar önemli bir değer olduğunu canlı olarak bana göstermiş oldu. Her zaman sol kulağında bir kurşun kalem olurdu, başında bir şapkası yüzünden güler yüzü hiç eksilmezdi.
Babamın dostuydu, sırdaşıydı. Babamların oturduğu evi almasına vesile olan da Yaşar Usta’ydı. ‘‘Zeki dünyanın bin bir türlü hali var. Gel şu evi al, borç harç bir şekilde al! Borç ödenir. Allah’a şükür işin var, hanımında destekçin çalışır ödersiniz.” diyerek babamı teşvik etmiş ve evin alınmasına vesile olmuştur. Arasta’da kimileri babama, Zekeriya der, kimileri zeki. Gerçek ismi Zekeriya’dır. Babam ve annem onun bize olan iyiliklerini hiç unutmazlar, babam bazen özlemini dile getirir. Ustası, babası, kardeşi, abisi gibi gördüğü Yaşar Usta’yı sevgi ve saygıyla anar durur.
Yalçın Usta 2019 yılında hayata gözlerini yumdu. Bazen diyorum geçmişteki insanlar ne kadar güzel insanlarmış, ben onlar sayesinde insanlığı öğrendim. Paylaşmayı, ülkemi, Muğla’yı sevmeyi, değerlerime sahip çıkmayı… Eskiden yokluk vardı, ama herkes mutluydu. Herkesin çalacak bir kapısı vardı.
Kuşçu Tuncay amca ve Yalçın Usta’ya saygı ve sevgiyle,
Allah mekanlarını Cennet eylesin.
(Soldan Sağa; Rahmetli Yalçın Usta, Rahmetli Tenekeci Yılmaz, Yaşayan Efsane Camcı Mehmet)