Gaziantep Şehir Hastanesi Başhekimi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Çetinkünar, estetik kaygılarla obezite ameliyatı olmak isteyenlere çağrıda bulundu. Çetinkünar, “Obezite hastalığını yemeği azaltarak, porsiyonu küçülterek, sofradan doymadan kalkarak halledebilecekken, ameliyatta gelişebilecek bir kaçak, bir kanama, hastanın aldığı anestezi cerrahiden bağımsız olarak hayatına mal olabiliyor” dedi.
Yaşam tarzı değişiklikleri, spor, egzersiz ya da yeme alışkanlıklarının değiştirilmesine rağmen kilo veremeyen bireyler, hastanelere başvurduğunda öncelikle obezite merkezlerine yönlendiriliyor. Burada diyetisyen, psikolog, psikiyatrist, endokrin uzmanları ve diğer obezite ile ilgili hekimlerin bulunduğu ekip tarafından obeziteye neden olan faktörlerin ortaya konup, çare bulunmaya çalışılıyor. Ancak beden kütle endeksi 35’in üzerinde olan ve diyabet, hipertansiyon, artrit, tıkayıcı uyku apnesi gibi yan hastalıkları bulunan kişilere obezite cerrahisi öneriliyor.
ESTETİK KAYGISI
6’ncı Çukurova Gastro-İntestinal Hastalıklar ve Cerrahisi Kongresi kapsamında Adana Şehir Hastanesi’nde uygulanan uzman ve asistan hekimlere eğitim amaçlı verilen canlı cerrahi ameliyatlarda moderatör olarak görev alan Gaziantep Şehir Hastanesi Başhekimi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Çetinkünar, son yıllarda Türkiye’de yaşam kalitesini düşüren herhangi bir yan hastalığı olmaksızın estetik kaygılarla obezite cerrahisi olmak için başvuranların olduğunu belirterek uyarılarda bulundu.
OBEZİTE CERRAHİSİ YAŞI ERGENLİK ÇAĞINA İNDİ
Obezite cerrahisinin artık 18 yaş altındaki ergenlik çağında olan kişiler için de uygulandığını belirten Prof. Dr. Süleyman Çetinkünar, 56 ameliyathaneli bir hastanede her gün en az 2-3 hastanın obezite ameliyatı olduğunu dile getirdi. Çetinkünar, “Biz cerrahlar, normal bir fiziksel anatomiyi bozmak istemeyiz. Ama yaşam tarzı değişiklikleri ya da medikal tedaviyle çare bulamadığımız durumda, obezitenin neden olduğu yandaş hastalıkların hastaya vereceği potansiyel zararları önlemek için obezite cerrahisi karşımıza çıkıyor. Sağlık için değil sadece dış görünüşü için gelen hastalar var.
Obezite cerrahisini asla estetik bir operasyon olarak düşünmemeleri gerek. Bu basit bir cerrahi değil. Midenin yüzde 80’ine kadar olan kısmı uzun bir hat boyunca kesiliyor ve sonra kalan mide cihazlar yardımıyla dikiliyor. Buradan gelişebilecek bir kaçak, ameliyat sırasında oluşabilecek bir kanama, aldığı anestezi, hastanın cerrahiden bağımsız olarak hayatına mal olabiliyor” diye konuştu.
OBEZİTE CERRAHİSİ DEĞİL, KİLO VERMEK ÖMRÜ UZATIYOR
Günlük öğünlerde porsiyonların küçültülmesiyle dahi obezitenin önüne geçilebileceğine dikkat çeken Çetinkünar, şöyle devam etti:
“Donanım, yüksek teknoloji, ekibin deneyimi, cerrahi riskleri minimalize edebiliyor. Ama obezite hastalığını yemeği azaltarak, porsiyonu küçülterek, sofradan doymadan kalkarak halledebilecek iken, cerrahiye yöneliyor olmamız ve bunun sonucunda komplikasyon çıkıyor olması can sıkıcı oluyor. Çünkü akut apandisit veya safra kesisi iltihabının cerrahi dışı çaresi yokken obezitenin çaresi var. Literatürde obezite cerrahisinin hastanın ömrünü 15 yıl uzattığına dair bilgimiz var. Aslında obezite cerrahisi değil, kilo vermek hastanın ömrünü uzatıyor. Çünkü böylelikle obeziteye bağlı tansiyon hastalıkları ve kalp krizi riski azalıyor. Hekimlerin de bu konuya hassasiyet göstermesi ve cerrahi öncesi tüm seçenekleri değerlendirmesi gerekiyor.”