İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Genel Başkanı Tahir Tellioğlu, “2019 yılında Türkiye’de yapı müteahhitlerinin sınıflandırılması kanunu çıktı. Son 2 yıldır da uygulanıyor. Daha önce 350 bine yakın olan nitelikli müteahhit sayısı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verilerine göre 50 binin altında” dedi.
TBMM Deprem Araştırma Komisyonu, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu başkanlığında toplandı. Komisyonda, İMKON Genel Başkanı Tahir Tellioğlu ve Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Mehmet Erdal Eren, sunum yaptı.
‘4-5 MİLYON CİVARINDA RİSKLİ YAPI STOKUMUZUN OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİZ’
Türkiye’deki çürük yapı stoku hakkında konuşan Tellioğlu, “21 milyona yakın yapı stokumuzdan 2012’de kentsel dönüşüm kanunu çıktığı yıllarda 6 buçuk 7 milyon civarında çürük yapı stokumuz vardı. Gelişen 15-20 yıl içerisinde bunun yaklaşık 3-3 buçuk milyon adedi dönüştürüldü. Dolayısıyla şu anda 4-5 milyon civarında riskli yapı stokumuzun olduğunu söyleyebiliriz. Bu yapı stokları özellikle 1960 ile 1990 arasında köyden kente hızlı göçle birlikte plansız şekilde yapılan yapılardır. Bunu, özellikle 6 Şubat’taki depremlerde görebiliyoruz” diye konuştu.
1999 sonrası, yapı denetim hizmeti almış yapılardaki yıkılma veya ağır hasar alma oranının 1,42 civarında olduğunu söyleyen Tellioğlu, “Bu, Malatya’da yaklaşık 3 bine yakın binada yapı denetimli olup da hasar alan veya yıkılan bina sayısının 3, vefat eden kişi sayısının da 1 olduğunu gözlemlenmiştir. Fakat burada, en büyük hasarın fay hattı üzerinde yoğunlaştığını hep birlikte gözlemledik” ifadelerini kullandı.
Depremde hasar gören bazı yerleşim yerlerinde imar izninin zemin hesaba katılmadan verildiğini aktaran Tellioğlu, alüvyon zeminin olduğu yerlerin imara açıldığını ve bu yerleşim yerlerinde yüksek katlı şekilde yapılaşmayı gördüklerini söyledi.
Medyada, müteahhit sayısı üzerinden Türkiye’deki müteahhitlik sisteminin eleştirildiğini söyleyen Tellioğlu, “Önüne gelen müteahhit oluyor’, ‘350 bin müteahhidin olduğu yerde böyle olur’, ‘Denettim yok’ gibi şeyler söyleniyor. 2019 yılında Türkiye’de yapı müteahhitlerinin sınıflandırılması kanunu çıktı. Son 2 yıldır da uygulanıyor. Daha önce 350 bine yakın olan nitelikli müteahhit sayısı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verilerine göre 50 binin altında” açıklamasında bulundu.
‘BETONA SU KATILMASI MADDİ MENFAAT SAĞLAYAN BİR DURUM DEĞİL’
Yapılarda işçilik noktasında kusurların olduğunu aktaran Tellioğlu, “Çalışanlarımızın pratik bilgide kusurları olduğunu düşünmüyorum, teorik bilgiyi uygulama konusunda kusurları var. Burada beton döküm uygulamalarındaki kusurların sektöre ekonomik bir kazanç gibi gösterilmesinin hiçbir karşılığı yoktur. Siz betonu satın alıyorsunuz ve siz o parayı ödüyorsunuz. Dolayısıyla o betona su katılması ya da katılmaması size maddi menfaat sağlayan bir durum değil. Bunların müteahhide bir katkısı yok ama yapının sağlamlığı açısından kusur oluşturan şeyler. Bunların giderilmesinin eğitimle mümkün olabileceğini düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Tellioğlu, Türkiye’nin gerçek konut üretim adedinin yılda yaklaşık 800- 900 bin olduğunu belirterek, “Burada hedef şu olmalı; Türkiye’nin ihtiyacı olan 900 bin konutu yapma noktasında, Kentsel Dönüşüm Kanunu’nun daha çok eski yapıları dönüştürmeye teşvik edici şekilde desteklemek gerek. Zaten 1 milyon konut yapacağız, mesele bu konutların ne kadarını boş arsada yapalım ne kadarını mevcut yapıyı dönüştürelim” diye konuştu.
‘MESLEK BRANŞLARI ORTADAN KALKMIŞ DURUMDA’
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Mehmet Erdal Eren ise inşaat sektöründeki usta, teknisyen ve operatör eksikliğine dikkat çekerek, “Çok üniversite açmayalım, hatta yeterli öğretim görevlisi temin edemediğimiz bazı üniversitelerin bazı bölümlerine öğrenci almayalım bir süre. Onların yerine mesleki teknik okullar açalım. Şantiyelerin çok iyi teknikerleri vardı. Onlar, daha az eğitimle daha erken sahaya çıkmış olurlardı ama pratik eğitim almış olurlardı. Artık bu meslek branşları ortadan kalkmış durumda. Şu anda usta, operatör bulamıyoruz ama mühendis çok var. O mühendislere sorumluluk verip işlerin başına koyabilecek yeterlilikte göremiyoruz. O nedenle bizim, mesleki yeterliliği olan ustaya, operatöre, teknisyene çok ihtiyacımız var” dedi.
‘KALICI KONUTLARI YAPACAK İŞ GÜCÜ ŞU ANDA YOK’
Eren, inşaat sektöründeki iş gücü eksikliği nedeniyle deprem konutlarının 1 yıl içerisinde yapılamayabileceğini bildirerek, “Korkarım ki hükümetimizin hedeflediği zaman dilimi içerisinde, deprem bölgesindeki kalıcı konutları yapacak iş gücü şu anda yok. İlgili bakanlarla bir araya geldiğimizde söylediğim şey şu; ‘Şimdilik bu konteyner kentlerimizi, birkaç yıl kalıcı olacaklarını düşünerek yapalım. Bunlar 1 yıllık olmayacak gördüğüm kadarıyla.’ Çünkü ne vinç ne tünel kalıp kapasitemiz var bu kadar. Daha önemlisi iş gücü kapasitemizle o hızla yapmak mümkün değil. Aynı zamanda büyük şehirlerde de kentsel dönüşüm başlayacak. Şu anda böyle bir sorun var” dedi.