Selamlar! Bir süre öncesinde Barbaroslar Akdeniz’in Kılıcı dizisinin ilk bölümü için değerlendirme yapmıştım.
Genel hatlarıyla ilk bölümü beğendiğimi ama eksiklerini de göz ardı edemeyeceğime yer vermiştim. 8 bölümlük bir izlenimden sonra tekrar yazıyorum; Barbaroslar olmuş!
Diriliş: Ertuğrul veyahut Payitaht: Abdülhamid gibi TRT yapımlarını izlediğimden bahsetmiştim. Her ne kadar bende çok özel izlenimler bıraktılarsa da maalesef her iki dizi de son 2-3 sezonu için çok düşüşe geçmişti. Aşırı tekrarlama, hep aynı şeyleri ileri sürme ve aynı çekimler ile devam ettikleri sebebiyle seyir zevkinin ciddi düşüşe geçtiğinden bahsetmiştim ya da bahsetmedim mi? Eh bahsetmiş oldum şimdi işte.
Barbaroslar: Akdeniz’in Kılıcı dizisi için çok büyük endişelerim vardı. Çünkü üstte bahsettiğim diziler gibi medyaya oturacağı belliydi, fakat aynı sahne ve tekniklerin kullanılmasından çok fazlaca tereddüt etmiştim. Klasikleşmiş savaş sahneleri, kılıç kuşanmaları, ezberimize girmiş olan replikler… İlk bölümde ciddi bir basitlik vardı savaş-aksiyon sahnelerinde. Çok hayal kırıklığına uğratmıştı beni. Çekilmek için çekilmesini sevmiyorum bu tarz şeylerin, tarihimize damga vurmuş ve bize muhteşem destanlar bırakmış insanların hayatlarını bu şekilde ucuza mal etmek, çok ahlaksızca bir şey. Aynı şekilde insanları da bu şekilde izletmek için izlettiriyorlar.
Gel gelelim 8 bölüm bitti, muhteşemdi. Tek kelime dikkat edin; muhteşemdi. Sanırsınız ilk bölümde yapılan o basitlikler bir anda ciddiye bindi, ve üstüne çok çalışıldı. Hele ki 8. bölüm sonundaki savaş sahnesi çok güzeldi, kendimizi geliştirmeye başladığımızı görmüş oldum. Kamera açıları, kullanılan teknikler… Gerçekten seyir zevki giderek arttı benim için, farklı görüşe sahip olanlara da saygı duyuyorum.
Ayrıca bir değinmek istediğim de, Diriliş’te ki gibi çok fazla arka plana yer vermiyorlar, bu hoşuma gidiyor. Çünkü Diriliş’te bir kere otağa girdi mi sahne, 15 dakika çıkmıyordu oradan. Çok verimsizdi bana kalırsa bu kadar anlatılması. Fakat Barbaroslar’da bunun aksine Oruç ve Hızır’ın hikayesini parça parça anlatıp her ikisinin hikayesini de öne çıkarmaları ve arka planı çok sığ göstermeleri harika olmuş.
Özellikle Ulaş Tuna’ya Hızır rolünün yakıştığını bir kez daha belirtmek istiyorum. Gerçekten çok iyi canlandırıyor karakteri, kendisini çok çabuk sevdirdi. Yetkin Dikinciler, Devrim Evin gibi oyuncuların da dizide devam etmeleri beni mutlu etti açıkçası. Biliyorsunuz ilk bölümlerde bu kişilere veda etmeye yakındık.
Bu yazıyı da burada noktalayayım, kendinize çok iyi bakın dostlar! Barbaroslar Akdeniz’de bir tarih yazdılar zamanında. Biz de bugün burada, kendi bulunduğum bölgede kendi şartlarımız altında bir tarih yazalım, bunun için çabalayalım. Bir kişi bile fark yaratabilir her zaman. Eşref saatinizin ne zaman geleceği belli olmaz. Ne demişler; gün doğmadan neler doğar?