Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemizi şimdiye kadar bölgesel gerilimlerden hep uzak tuttuk. Yangına benzin dökenlerden değil, söndürmeye çalışanlardan olduk. Aynı tutumumuzu bugün de muhafaza ediyoruz. Netanyahu ve cinayet şebekesi ham hayaller görmekte ve çok tehlikeli bir maceraya atılmaktadır. Türkiye ne yapılmak istendiğinin gayet farkındadır. Nihai hedefin neresi olduğunu çok net görebiliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’de partisinin 28’inci Dönem 3’üncü Yasama Yılı’nın ilk grup toplantısında konuştu. Erdoğan, 6-8 Ekim olaylarının 10’uncu yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, “Kobani bahanesiyle kışkırtılan bu menfur olaylarda 2 emniyet görevlimiz şehit oldu, 35 kişi hayatını kaybetti, 435’i sivil, 326’sı güvenlik görevlisi 761 insanımız da yaralandı. Bugün malum çevreler tarafından hala demokratik bir eylem gibi lanse edilen olaylar sonucunda çok sayıda ev, iş yeri, okul, Kur’an kursu, kütüphane, kültür merkezi, müze ve yurt binası zarar gördü.
Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılan caniliği 100 yıl geçse de unutamayız. Şunu da biliyoruz, ciğerparesini kaybetmiş bir annenin yürek yangınını ancak adaletin tecellisi söndürebilir. Gerek Suriye’de daha sonra yaşananlar gerekse mahkeme süreci 6-8 Ekim olaylarının nasıl bir tertip olduğunu ortaya çıkartmıştır. Fakat o dönem emperyalistlerin bölgesel planlarına alet olanlar bu olaylarla yüzleşme cesaretini hala gösteremedi. Keza 6-8 Ekim olaylarına sırf oy uğuruna şaşı bakan devrin CHP yönetimi de bundan dolayı henüz nedamet getirmedi. Lafa her başladıklarında ‘biz Türkiye partisiyiz’ diyenlerin, her fırsatta Türkiyelileşme iddiasında bulunanların ülkemizi uçurumun kenarına kadar getiren bu travmayla mutlaka hesaplaşması gerektiğine inanıyoruz” dedi.
‘DİYALOGDAN KAÇINMAYIZ’
Erdoğan, şiddete ve teröre asla yer olmadığını herkesin anlaması gerektiğini vurgulayarak, “Bir elinde silah tutarak siyaset yapılmaz. Şiddeti bir hak arama yolu olarak görerek siyaset yapılmaz. ‘Türkiye Yüzyılı’nda şiddetle arasına mesafe koyan anlayışa elbette yer vardır; ama sırtını dağa yaslayan terör siyasetine asla ve asla yoktur. Kobani olaylarının hukuki açıdan hesabı sorulmuştur. 10 yıllık bir gecikmeyle bile olsa 6-8 Ekim olaylarına dair samimi bir muhasebenin yapılmasını da önemsiyoruz. Böyle bir tavrın sergilenmesinin siyasette inşa etmeye çalıştığımız yumuşama iklimine katkı sunacağı açıktır. Biz yeni yasama yılında siyasette artık farklı bir üslup ve söylem görmek istiyoruz. Bölgemizin de içinde bulunduğu atmosferi düşünerek daha fazla konuşmayı, diyalog zeminini daha fazla işletmeye ihtiyacımız olduğu kantinindeyiz. Milletin faydasına olacak hiçbir konuda diyalogdan kaçınmayız.
Cumhur İttifakı olarak yeni dönemde ülkemizin meselelerini mümkün olan en geniş mutabakatla çözmeyi arzu ve temenni ediyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin gerek Meclis’in ilk günü gerekse dün yaptığı açıklamaları takdirle karşılıyor, Türk demokrasisi ve 85 milyonun kardeşliği adına çok kıymetli buluyoruz. Cumhur İttifakı’nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından da layığı ile anlaşılmasını ümit ediyoruz. Beklentimiz hiçbir ayrım yapmadan Meclis’teki tüm siyasi partilerin de bu anlayış ve bu yaklaşım içinde hareket etmeleridir. 6-8 Ekim olaylarında rolü olanlar mahkemeler önünde işledikleri suçların hesabını vermiş, hak ettikleri cezalara çarptırılmıştır” diye konuştu.
‘TÜRKİYE NE YAPILMAK İSTENDİĞİNİN FARKINDADIR’
7 Ekim’de İsrail’in başlattığı saldırıların 1’inci yıl dönümü olduğunu belirten Erdoğan, “İsrail’in 7 Ekim’den beri Gazze, Batı Şeria ve son olarak Lübnan’da gerçekleştirdiği katliamda 50 bin kardeşimiz şehit edildi. Gazze’de 1,9 milyon kişi, Lübnan’da da 1,3 milyon insan yerlerinden edildi. Gün geçtikçe katliamın maddi ve manevi faturası kabarıyor. Savaşın bölgemizdeki diğer ülkelere yayılma tehlikesi büyüyor. İsrail’in artan saldırılarına komşumuz İran’ın geçen hafta mukabelede bulunması bölgesel çatışma riskini hiç olmadığı kadar yükseltmiştir. Hemen her gün yeni bir eşiğin aşıldığı bu gerilimi çok yakından takip ediyor, devletimizin ve milletimizin güvenliği için tüm tedbirleri alıyoruz. Ülkemizi şimdiye kadar bölgesel gerilimlerden hep uzak tuttuk. Yangına benzin dökenlerden değil, söndürmeye çalışanlardan olduk. Aynı tutumumuzu bugün de muhafaza ediyoruz. Netanyahu ve cinayet şebekesi ham hayaller görmekte ve çok tehlikeli bir maceraya atılmaktadır. Türkiye ne yapılmak istendiğinin gayet farkındadır. Nihai hedefin neresi olduğunu da çok net görebiliyoruz” dedi.
‘TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİNDEN TAVİZ VERMEYECEĞİZ’
Dün TBMM’de gerçekleştirilen kapalı oturuma değinen Erdoğan, “Dün Dışişleri ve Savunma bakanlarımız Meclisimizin kapalı oturumunda bu konuyla ilgili milletvekillerimize detaylı bilgi verdi. Her iki bakanımız da idrak kapıları açık olanlar için fotoğrafı tüm netliğiyle ortaya koydu. Toplantı sonrası CHP Genel Başkanının yaptığı açıklamaları esefle karşıladık. Tüm bölgemiz bir ateş çemberinden geçiyor; ama bakıyorsunuz CHP Genel Başkanı ucuz polemik peşinde koşuyor. Açıkçası Sayın Özel’den ülke güvenliğine dair meselelerde daha olgun bir tavır beklerdik.
Bununla birlikte, daha düne kadar bölücü örgütün Suriye uzantısı PYD ile ilgili çok iyimser cümleler kuranlara ne yaparsak yapalım bazı gerçekleri anlatamayacağımızın bilincindeyiz. Varsın onlar kendi hayal dünyalarında yaşamaya devam etsin. Biz Türkiye’nin güvenliğinden kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Bölgemizde topraklarımız üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmeyeceğiz. Türkiye, yayılmacı heveslerin, vatan topraklarına dikilen kem gözleri, kabaran işgalci niyetleri kursaklarda bırakacak kudrete ziyadesiyle sahiptir. Açık ve net net söylüyorum; vadedilmiş topraklar hezeyanının varacağı yer, büyük bir hüsran ve hezimet olacaktır” dedi.
‘FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZ İÇİN ADALET İSTİYORUZ’
Erdoğan, 1 yıl önce İsrail’in devlet olmak ile terör örgütü olmak arasında bir tercihle karşı karşıya olduğunu ifade ettiğini hatırlatarak, “O günden bugüne İsrail, Gazze’de son asrın en vahşi saldırısını yaparak, siyonist bir terör örgütü gibi hareket etti. İsrail, bir siyonist terör örgütüdür. Gazze soykırımının faili İsrail’dir; ama bu vahşet batılı ülke yönetimlerinin güçlü desteğiyle işlenmektedir. Sahne önünde ateşkesten bahsedenler, sahne arkasında İsrail’e her türlü silah, mühimmat ve istihbarat desteğini vermeye devam ediyor, bu Amerika’da, Almanya’da böyle, tüm Avrupa ülkelerinde böyle. Hepsi birbirinin aynı, al birini vur diğerine. Hiçbirinin diğerinden farkı yok. Gazze kasabı siyonist Netanyahu’nun Amerika’nın kongresine davet edilmesi, dakikalarca ayakta alkışlanması bunun en bariz örneğidir. Tarih o kara tabloyu asla unutmayacaktır. Biz de her fırsatta bu ikiyüzlülüğü deşifre edeceğiz.
Bu süreçte tarihin doğru tarafında olan ülkeler de oldu. Onlarla her zaman beraber olacağız. İspanya, Norveç ve Slovenya başta olmak üzere baskılara rağmen ilkeli duruş sergileyen tüm ülkelere soykırım cephesi karşısında insanlık cephesinde yer alan tüm halkları özellikle de vicdan sahibi olan üniversitede gençlerini yürekten tebrik ediyorum. Hamas’ın Gazze’de verdiği destansı mücadelenin aynı zamanda Türkiye için de olduğunu çok iyi biliyoruz. Hamas, Filistin’in Kuvayımilliye’sidir. Filistinli kardeşlerimiz için hürriyet ve adalet istiyoruz. Allah’ın izniyle tek başımıza kalsak bile atalarımızdan tevarüs ettiğimiz asil duruşumuzu asla bozmayacağız. Yaklaşan kış mevsimi öncesinde gıda, barınma ve tıbbi malzeme başta olmak üzere insani yardımlarımızı daha da artıracağız” ifadelerini kullandı.