Diyarbakır’da kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran’ın ölü bulunması, hepimizin yüreğini dağlayan bir trajedi. 19 gün boyunca umutsuzca aranan Narin, bir çuval içerisinde, üzeri taşlarla kapatılmış şekilde bulundu.
Bu vahşet sadece ailesini değil, tüm Türkiye’yi yasa boğdu. Bir çocuğun böyle bir sonla karşılaşması, toplum olarak hepimizin sorumluluklarını yeniden hatırlatıyor. Ancak bu trajedi maalesef tek değil; yakın zamanda başka çocukların da hayatlarının aynı şekilde ellerinden alındığına tanık olduk.
Diğer Kayıp Melekler
Narin’in trajik ölümü, bize benzer vakaları da hatırlatıyor. **Irmak Kupal**, henüz 4 yaşındayken 2016 yılında Manisa’da komşusu tarafından öldürüldü. Irmak’ın ölümü, çocuğuna zarar gelmesinden korkan tüm aileler için derin bir yara açtı. Katili, küçük kızı kandırarak kaçırmış ve öldürmüştü. Olay, Türkiye’de büyük yankı uyandırmış, failin aldığı ceza bir nebze olsun toplumun adalet duygusunu tatmin etmişti.
Benzer şekilde “Leyla Aydemir” davası da akıllardan silinmedi. 4 yaşındaki Leyla, 2018 yılında Ağrı’da kaybolduktan günler sonra ölü bulunmuştu. Aç ve susuz bırakılarak bir dere kenarına atılan minik Leyla’nın ölümü, hepimizin kalbinde derin izler bıraktı. Onun ardından yapılan arama kurtarma çalışmaları günlerce sürdü, ancak ne yazık ki küçük kız hayatta tutulamadı.
“Eylül Yağlıkara,” 8 yaşındayken Ankara’nın Polatlı ilçesinde kaybolmuş, günler süren aramalardan sonra cansız bedeni toprağa gömülü halde bulunmuştu. Eylül’ün vahşi bir şekilde öldürülmesi, bir kez daha çocuklara yönelik şiddet ve istismarın boyutlarını gözler önüne sermişti.
Ceylin Atik, 10 yaşında İzmir’de kayboldu ve üç gün sonra evlerinin yakınında ölü bulundu. Ceylin’in öldürülme şekli, toplumda büyük bir öfkeye sebep oldu. Kendi mahallesinde, güvenli olduğunu düşündüğü bir yerde öldürülen Ceylin, çocukların her zaman ve her yerde tehlikede olabileceğini bize acı bir şekilde hatırlattı.
Toplumun Sorumluluğu
Narin, Leyla, Eylül, Irmak ve Ceylin gibi masum çocukların hayatlarının ellerinden alınması, toplumun bu konudaki duyarlılığını artırmak zorunda. Bu trajedilerden ders almalı ve çocuklarımızın güvenliği konusunda daha dikkatli olmalıyız. Onların güvenle büyüyebileceği bir dünya inşa etmek, yalnızca ailelerin değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğudur.
Taziye
Narin Güran ve diğer çocuklarımızın trajik kaybı, unutulmayacak yaralar açtı. Ancak onların anılarını yaşatmak ve bu tür olayların bir daha yaşanmaması için gerekli adımları atmak, en büyük sorumluluğumuz. Narin’e, Leyla’ya, Eylül’e, Irmak’a ve Ceylin’e Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum.
Mekânları cennet olsun.