Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Türkiye’de oluşması muhtemel afetlere karşı eylem planına hazırlıyoruz. Bu kapsamda bilimin ve sahanın gücünü birleştiren bir model olarak çalışmalarımızı başlattık” dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın destekleriyle Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) ‘Afetlere Karşı Dirençli Bir Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Sempozyumu düzenledi. Konferans salonundaki sempozyuma Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı ve AK Parti İstanbul 1’inci Bölge Milletvekili Adayı Murat Kurum, SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, TOKİ Başkan Yardımcısı Levent Sungur, SETA çalışanları ve davetliler katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Bakan Kurum, sempozyumun önemine dikkat çekerek “‘Asrın Felaketi’ olarak nitelendirdiğimiz Kahramanmaraş depremlerinin ardından böylesi bir sempozyumun düzenlenmesi hepimiz için çok kıymetlidir. Çünkü bilimsel çalışmalar, bilimsel toplantılar ve araştırmalar her zaman bizim çalışmalarımıza büyük katkı sağlamıştır. Ulusal Risk Kalkanı, iklim krizi, kentsel dönüşüm ve afet yönetimi konularının; birbirinden kıymetli isimlerle konuşulacağı bu toplantının ülkemizin, evlatlarımızın geleceği için hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.
NÜFUSUMUZUN YÜZDE 71’İ DEPREM BÖLGESİNDE YAŞIYOR
Bakan Kurum, “Şehirlerimiz her zaman ecdadımızın, tarihimizin, kadim medeniyetimizin en güçlü, en önemli şahitleri olmuşlardır. Bu şahitliğin önemli anlarından biri de hiç kuşkusuz yaşanılan depremler, afetlerdir. Bizler çok önemli yer üstü ve yeraltı kaynakları olan çok güzel bir vatana, çok güzel bir ülkeye sahibiz. Ancak yaşadığımız coğrafyanın stratejik ve jeolojik zorlukları da var.
Her ne kadar jeopolitik konumu güçlü bir ülkede yaşasak da Türkiye deprem kuşağında yer alıyor. Nüfusumuzun yüzde 71’i deprem bölgesinde yaşıyor. Bilimsel çalışmalar, haritalandırmalar ülkemizde iki büyük ve deprem potansiyeli olan fay hatlarını ortaya koymuştur. Bunlar Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay hatlarıdır” ifadelerini kullandı.
PEK ÇOK BAŞARILI ÇALIŞMAYA, MİLLETÇE İMZA ATTIK
Bakan Kurum, “Maalesef Anadolu; tarih boyunca bu iki fay hattı üzerinden depremlerle sınanmıştır. Bu topraklarda 359 yılında da 1509’da da 1766’da çok büyük depremler meydana gelmiştir. İşte biz de cumhuriyetimizin kuruluşunu esas alırsak 1939’da Erzincan’da, 1999’da Marmara’da büyük depremler yaşadık. Bir de bu depremlere Van, Elâzığ, Bingöl, Muş, Malatya, Dinar, İzmir gibi diğer depremleri de eklediğimizde depremsiz bir dönemin yaşanmadığı bir Türkiye tablosu ile karşılaşıyoruz.
Deprem gerçeğine karşı hazırlanmak için; 21 yılda önemli hukuki düzenlemeler, yeni imar planları, toplu konut uygulamaları, yapı denetim sistemi, riskli alanlarda rezerv yapı alanlarının tespiti, 3,3 milyona yakın konutun dönüştürülmesi gibi pek çok başarılı çalışmaya, milletçe imza attık. Ancak hiçbir zaman yeter demedik, diyemeyiz” dedi.
ACIMIZ ÇOK BÜYÜK
Bakan Kurum, “21 yıldır devam eden çalışmalarımız, Türkiye’nin mücadele etmesi gereken en öncelikli sorunlarının başında afetlerin geldiği gerçeğini değiştirmiyor. Sadece devletimizin değil, topyekûn yerel yönetimlerimizin ve bilhassa milletimizin; dönüşüm noktasında teşvik edilmesi gerektiğini, 6 Şubat 2023’te karanlık güneşe döndüğünde gördük. Bu deprem, o kadar büyük ve sarsıcıydı ki, o yüzden ‘Asrın Felaketi’ olarak nitelendirdik. Depreme yönelik yapılan ilk jeolojik araştırmalar, Anadolu yarımadasında kayma olduğuna ilişkin emareler ortaya çıkardı.
14 milyon civarında nüfusun yaşadığı 11 ilimizde 50 bin 400 vatandaşımız hayatını kaybetti. 100 bini aşkın insanımız yaralandı. Pek çok bina ya yıkıldı ya da bir daha oturulamayacak şekilde ağır hasar aldı. 3 milyona yakın insanımız evini, iş yerini kaybetti. İşte kaybımız bu kadar ağır. Acımız çok büyük” diye konuştu.
GÜÇLÜ BİR YAPIYA, TECRÜBEYE VE BİRİKİME SAHİBİZ
Bakan Kurum, “Bu büyüklükteki bir felaket; afetzedelere yardım edecek ekiplerin ve ailelerinin enkaz altında kalması, ağır kış şartları, enerji, ulaşım ve iletişim altyapısının ciddi hasar alması yardımların ulaştırılmasında birçok zorluğa da neden oldu. Ama biz devlet olarak yaşanılan bütün zorlukların üstesinden geldik. Vatandaşlarımızın yanına koştuk. Yaşadığımız bu felaket, aynı zamanda afetlerle mücadelemizde de yeni bir dönüm noktası oldu.
Bu anlamda bugün hep birlikte konuşacağımız Ulusal Risk Kalkanı Modeli, şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak, yeniden eski güçlü ve güzel günlere kavuşturmak açısından son derece kritik bir öneme sahiptir. Kuşkusuz devlet olarak gerek afetlere müdahale gerek şehirlerin yeniden imarı noktasında oldukça güçlü bir yapıya, tecrübeye ve birikime sahibiz. Elâzığ, Malatya ve İzmir depremlerinde, Giresun, Kastamonu, Rize, Artvin sellerinde, Antalya ve Muğla yangınlarında afet anında ve sonrasında ortaya koyduğumuz çalışmalarla bunu gösterdik” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE ULUSAL RİSK KALKANI MODELİNİ ANLATTI
Bakan Kurum, “İşte Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli, tam da böyle büyük bir tecrübenin sonucunda; sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde başlayan yenilikçi ve kapsayıcı bir afet yönetimi modeli olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı; ilk olarak 3 Mart’ta, Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde ve himayelerinde toplandı. Dolmabahçe Ofisi’nde yapılan bu toplantının sembolik de bir anlamı vardı. Çünkü güzel ve aziz İstanbul’da deprem riskiyle karşı karşıya.
Burada sayın Cumhurbaşkanımız 7 saati aşkın bir süre mimar, mühendis, sosyolog, tarihçi, ekonomist pek çok bilim insanımızın sunumlarını dinlediler. ‘Afetlere Karşı Dirençli Türkiye’ fikriyle çalışmalarımıza başladık. Ulusal Risk Kalkanı modeli çalışmalarımız kapsamında alanında uzman, akademisyen, bürokrat, mimar, mühendis ve teknik personelden oluşan 159 kurul üyesi aktif bir şekilde görev alıyor. Yine ikinci toplantımızı da afetten zarar gören Gaziantep’te, bir hafta sonra gerçekleştirdik. Burada bilim insanlarımızın çalışacağı alt kurulları hep birlikte belirledik.
Akabinde kurullarımız 30 Mart – 1 Nisan tarihleri arasında deprem bölgesinde sahada teknik inceleme çalışmalarını gerçekleştirdiler. 7 Nisan’da Dolmabahçe Çalışma Ofisinde Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli Kurulu üyeleriyle geldiğimiz aşamaları değerlendirdik. 27-28 Nisan tarihlerinde ise Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli İstanbul çalıştayını geniş bir katılımla tamamladık. Burada muhtemel afetlere karşı şehirlerimizi ve ülkemizi dirençli hale getirecek bilimsel bir çıktılar ettik” dedi.
ŞEHİRLERİMİZİN DİRENCİNİN ARTIRILMASI İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Bakan Kurum, “Kurullarımızın çalışmaları sonrasında ortaya çıkacak verileri analiz ederek Türkiye’de oluşması muhtemel afetlere karşı önleyici ve risk azaltıcı bir eylem planına hazırlıyoruz. Bu kapsamda bilimin ve sahanın gücünü birleştiren bir model olarak çalışmalarımızı başlattık. Türkiye’ye özgü bir anlayışla kurulan ancak diğer ülkelerin deneyimlerini de yansıtan bir anlayışla çalışmalarını yürüttüğümüz Ulusal Risk Kalkanı Modelini katılımcı, yönetişim modeline uygun, yenilikçi, risk faktörlerini içeren bir temel üzerine yapılandırdık.
Bu çalışmayla bir yandan 11 ilimizdeki afetin izlerini silmek ve afetin neden olduğu yıkımları bir an evvel ortadan kaldırmak için çalışıyoruz. Aynı zamanda ülkemizi olası risklere karşı güçlendirmeye çalışıyoruz. Diğer yandan ise oluşturduğumuz 13 alt kurulumuz ile ülkemizin başta depremler olmak üzere; sel, heyelan, yangın gibi afetlere karşı hazırlıklı olması; şehirlerimizin direncinin artırılması için çalışıyoruz. Bilim insanlarımız, üniversitelerimiz, ilgili kurum ve kuruluşlarımız çok boyutlu ve farklı disiplinlere dayalı çalışmalar yürütüyorlar” diye konuştu.
ALLAH BİR DAHA MİLLETİMİZE BÖYLE ACILAR YAŞATMASIN
Bakan Kurum, “Hedefimiz belli, ülkemizin, Türkiye Yüzyılı’nda afetlere karşı dirençli toplum ve dirençli şehirlerin yüzyılı olmasını sağlamaktır. Bu kapsamda sadece 11 ilimizde 650 bin konut inşa ediyoruz. Şu anda sahada 132 bin konutun inşasına başladık. 319 bin konutumuzu bir sene içerisinde tamamlayarak vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. İstanbul’da yüzyılın dönüşümünü başlattık.
Kentsel dönüşümü hızlandırmak için ‘Yarısı Bizden’ kampanyasını başlattık. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un, “Allah, bir daha bu millete istiklal marşı yazdırmazsın” dediği gibi biz de Allah bir daha milletimize böyle acılar yaşatmasın diyoruz. O yüzden Ulusal Risk Kalkanı Modelini ülkemizin geleceği, evlatlarımızın geleceği açısından çok kıymetli, çok değerli, çok önemi görüyoruz” diye konuştu.
Bakan Kurum, “Dünyanın neresine giderseniz gidin. Afetin ilk anında böyle bir müdahaleyi sonrasında vatandaşına her türlü imkanı sunam adına etkin, hızlı hizmetleri yapan 15 gün sonra ilk sözleşmesini imzalayan, 46’ıncı günde temellerini atan, 2 buçuk ayda 132 bin konutun inşaatını başlatan, ilk köy konutlarını teslim eden bir ülkeyi göremezsiniz. Bu ülkenin adı Türkiye Cumhuriyetidir. Ülkemizle, devletimizle, liderimizle gurur duyalım” dedi.