Muğla tarihte kimlere ev sahipliği yapmıştır?, Muğla’nın en önemli simgesi nedir?, Muğla’nın tarihi ve Muğla ismi nereden gelmektedir?
“Tarih nedir ve ne işe yaramaktadır?”
Tarih, geçmişle alakalı olan birçok konuyu inceleyen bir bilim dalıdır. Bu konular arasında; yaşanmış savaşlar, insan topluluklarının yaşam şekli, kültürel olaylar, doğa olayları ve daha birçok farklı konu yer alabilir. Kısacası tarihin asıl görevi, geçmişte yaşanmış ne varsa günümüze aktarmaktır. Bu yüzden tarih diğer bilim dallarına göre daha önemli ve gerekli bir bilimdir. Tarih bilimi olmadan asla geçmiş hakkında bilgi edinme şansımız olmaz. Geçmiş ile ilgili öğrenilmek istenilen her şey tarihin çalışma alanları içerisinde yer alır.
“Muğla tarihte kimlere ev sahipliği yapmıştır?”
Ege Bölgesi’nde değerli tarihi mekanlara sahip olan noktalarından biride Muğla’dır. Muğla tarihi mekanlarının meydana gelmesi 6.000 yıl öncesine dayanmaktadır. Muğla coğrafyasında birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Likyalılar, Karyalılar, Pers, Makedonya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
“Muğla’nın en önemli simgesi nedir?”
Muğla ilimizin en önemli simgelerinden birisi, Muğla bacasıdır. Yüzyıllardır ev sahipleri tarafından korunarak, kentimizin sembolü haline gelmiştir. Kentimizde, 19’uncu yüzyıldan bu yana aynı baca sistemi kullanılmaktadır. Daha önce Muğla bacalarıyla alakalı, yazmış olduğum köşe yazısına Muğla Postası gazetesinden okuyabilirsiniz.
“Muğla ismi nereden gelmektedir?”
Tarihi kaynaklara göre, Muğla isminin Selçuklu Sultanı Kılıçarslan’ın komutanlarından olan Muğlu Bey’den gelmekte olduğu söylenmektedir.
“Muğla ilinin eski adı nedir?”
İlimizde çok sayıda, antik eserler bulunmaktadır. Çeşitli çalışmalar doğrultusunda bulunan bulgu ve kaynaklarda Muğla’nın ismi “Mobella, Mobolia, Moğola” olarak geçmektedir.
“Muğla ne zaman Türk toprağı olmuştur?”
Muğla’nın Türk toprağı olması, Uç Beylerden Menteşe Bey tarafından 1284’de gerçekleştirilmiştir. Bu tarihten sonra bölge “Menteşe” adıyla anılmaktadır.
Yazıma Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle son vermek istiyorum:
“Biz tarihi yazdığımız zaman, olayların ve eylemlerin yapılarını birlikte ararız. Eğer bunu yapamazsak, bilinmeyen bir şeyle karşı karşıya olduğumuzu ve bilginin bizi yanılttığını kabul ederiz. Havariler ihdas etmeye çalışmayalım. Bu bizim tipimiz değil. Biz mutlak gerçeği arayıp bulmaya çalışmalıyız ve onu tanıtmaya gayret sarf etmeliyiz.”
Başka bir yazı ile tekrar görüşmek üzere…