Montrö bildirisi davasında soruşturması kapsamında haklarında ‘Anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma’ suçundan dava açılan 103 emekli amiralin tutuksuz yargılandığı davanın ilk duruşmasının ikinci gününde 4 sanık daha savunma yaptı.
4 Nisan tarihli ‘Montrö bildirisi‘ ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında haklarında 12 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan hepsi de tutuksuz 103 emekli amiralin yargılanmasına devam edildi. Ankara 20’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün başlayan ilk celsenin bugün devam eden bölümünde sanıklar Engin Heper, Erdem Caner Bener, Ergun Mengi ve Osman Nadir Kınay savunma yaptı. Sanık Engin Heper, boğazlardan geçen yabancı gemilerin Montrö’nün şartlarına uyup uymadığını kontrol etme görevi yaptığını, ardından 3 yıl NATO karargahında görev aldığını belirterek, “Burada da bana hep ‘bizim gemilerimizi neden Karadeniz’e sokmuyorsunuz’ sorusu yöneltildi. İşte ben bu görevlerde bulundum. Montrö Boğazlar Sözleşmesinin önemini en iyi bilen, Montrö’nün feshi veya tadilinin Türkiye’nin aleyhinde olacağını bilen biri olarak, bu açıklamayı kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla imzalama ihtiyacı hissettim” dedi.
BENER: FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜM KAPSAMINDA İMZALADIM
Sanıklardan Erdem Caner Bener de, Montrö Boğazlar Sözleşmesinin Lozan ile birlikte ülkenin temel kurucu anlaşmalarından biri olduğunu söyleyerek, son dönemde bu sözleşmeye yönelik küçümseyici açıklamalara karşı, sözleşmenin önemini bilen biri olarak duyuruyu imzaladığını söyledi. Bener, “Ülkemizin hak ve çıkarlarına katkı sunmak amacıyla iyi niyetli bir duyuru olan metni, Balyoz davasından sonra katıldığım WhatsApp grubunda görünce fikir özgürlüğüm kapsamında imzaladım. Kamu yararına bulduğun söz konusu metinde devletimize, cumhuriyetimize, birlik ve beraberliğimize zarar verecek en küçük bir ifade görmedim” ifadelerini kullandı.
MENGİ: DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMA METNİDİR
Sanıklardan Ergun Mengi de duyurunun amacının Montrö Boğazlar Sözleşmesinin Türkiye’nin güvenliği açısından önemini vurgulamak olduğuna dikkat çekerek, “Bu duyuru, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanıldığı ortak bir metindir. Duyuru WhatsApp grubu üzerinden hazırlanmış, hazırlık amacıyla başka özel bir toplantı ve planlama yapılmamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız da tam olarak amirallerin basın duyurusundaki endişelerini kamuoyuyla paylaşmış, Montrö’nün korunması gerektiğini vurgulamıştır” diye konuştu.
‘TÜRK MİLLETİNE ‘YÜCE’ DENMEMESİ UYGUN DÜŞMEZDİ’
Mengi, duyurudaki ‘Yüce Türk milleti’ ve ‘aksi halde’ ifadelerinin bağlamından kopartılarak suç oluşturulmaya çalışıldığını savunarak, “Yüce Türk milleti ifadesi ilk taslakta bulunmamaktaydı. En son bir öneri olarak dahil edilmiş, herhangi bir itiraz gelmemesi üzerine yayınlanan metinde yer bulmuştur. Zaten Türk milletine ‘yüce’ denilmemesi uygun düşmezdi” dedi. Mengi, duyurunun yayınlanma saati hususunda bazı basın organlarında ‘gece yarısı’ olarak yapılan değerlendirmelerin gerçeği yansıtmadığını, duyurunun 5-6 günde bitirileceği düşünülerek yayınlama tarihinin 6 Nisan olarak taslaklara yazıldığını, 3 Nisan’da yeterli sayı sağlanınca duyurunun yayınlandığını ve saat 19.14’te dağıtıldığını bildirdi. Duyurunun saat 20.17’de televizyon kanalında yer bulduğunu söyleyen Mengi, ilk olarak bir internet sitesinde 22.54’te tam halinin yayımlandığını belirtti.
Whatsapp grubundaki ‘Montrö’yü araç olarak kullandık’ paylaşımı sorulan Mengi, “Bu haddini aşan bir ifade, bir seyahat öncesi hızlıca yazdım. Burada kastım, ‘sarıklı amiral ve harp okullarında irticaya karışmamış olması’ maddesinin çıkarılmasına ilişkin endişemizin açıklamaya eklenmesine ilişkindir” dedi.
KINAY: AMAÇ MONTRÖ’NÜN TARTIŞMAYA AÇILMASINI ÖNLEMEKTİ
Sanık Osman Nadir Kınay da duyuruyu 3 Nisan günü sabah saatlerinde WhatsApp grubunda gördüğünü, özel olarak kimsenin kendisini bilgilendirmediğini söyledi. Diğer emekli amirallerin onayladığını görünce kendisinin de metni onayladığını söyleyen Kınay, amacının Montrö’nun tartışmaya açılmasının önüne geçmek olduğunu dile getirdi.