Ev ekonomisine katkıda bulunmak için 80 metrekarelik atölyesinde üretmeye başladığı Mevlevi tatlısını dünyaya pazarlıyor.
Çanakkale’nin dünyanın en büyük Mevlevihane’sinin bulunduğu Gelibolu ilçesinde Atiye Laçin, ilk olarak evinde yapmaya başladığı, unutulmaya yüz tutan Mevlevi tatlısını, 80 metrekarelik atölyesinde üretmeye başladı. Laçin’in ev ekonomisine katkıda bulunmak için küçük bir atölyede başladığı üretim, başarı dolu bir girişimcilik hikayesine dönüştü.
İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) üyesi kadın girişimci Atiye Laçin’in başarı hikayesi, 2004 yılında Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde başladı. Eşinin tayininin çıktığı Gelibolu’daki dünyanın en büyük Mevlevihane’sinden etkilenen Atiye Laçin, ‘Mevlevilikte; az yemek nefis terbiyesidir’ felsefesinden yola çıkarak unsuz, yağsız, şekersiz, glütensiz, vegan Mevlevi tatlısını geleneksel yönteme sadık kalarak üretmeye başladı.
Atiye Laçin’in ev ekonomisine katkı sağlamak için 80 metrekarelik bir atölyede başladığı Mevlevi tatlısı üretimi, başarılı bir girişimcilik örneği sonucunda bugün 1500 metrekaresi kapalı; toplam 5 bin metrekarelik bir fabrikada devam ediyor. Laçin, aldığı hibe ve desteklerle Organize Sanayi Bölgesi’nde kurduğu fabrikada dünya standartlarına uygun olarak ürettiği Mevlevi tatlısı başta olmak üzere, anneannesinden öğrendiği reçel ve sos çeşitlerini doğal ve organik bir şekilde geleneksel yöntemler ile üretiyor; yurt içinde ve yurt dışında pazarlıyor.
Özellikle, unutulmaya yüz tutmuş Mevlevi ve Murabba tatlılarını yurtdışında katıldığı fuarlarda tanıttıktan sonra başta dünyada çikolatanı merkezi olarak tanınan İsviçre’nin yanı sıra birçok ülkeye ihracat yapan Laçin, aynı zamanda işletmesinde kadınlara da istihdam sağlıyor.
‘MUTFAK EDEP YERİDİR, NEFSİN TERBİYE EDİLDİĞİ YERDİR’
İş insanı Atiye Laçin Mevlevi tatlısının içinde bulunan ürünlerin dinginlik ve zindelik verdiğini belirterek, “Girişimcilik hikayemizin başlangıç noktası Gelibolu Mevlevihane’siydi. Mevlevihanelerde birçok öğretinin öğretildiği bölümler vardı. En önemlisi de mutfağıydı. Mutfak edep yeridir ve nefsin terbiye edildiği yerdir. Mevlevilikte de az yemek nefis terbiyesidir; özellikle Mevlevi tatlısı da bu öğretiyi içinde barındıran bir tatlıdır. Çünkü içinde kıymetli ürünlerin bulunması vücuda dinginlik ve zindelik verir. Bağışıklık sistemini güçlendiren bir üründür. Yıllardır doğal ve sağlıklı ürün üretmek için mücadele ettik ve başardık” dedi.
‘MEVLEVİ TATLISI, İHTİYACINIZ OLAN BESİN DEĞERLERİNİ BARINDIRIYOR’
İsviçre’den Amerika’ya kadar birçok ülkeye Mevlevi ve Murabba tatlılarını ihraç eden iş insanı Atiye Laçin, taleplere yetişmekte zorlandığını belirtti. Avrupa ülkeleri ile Amerika’da büyük rağbet gören Mevlevi tatlısının; içinde un, yağ, şeker olmayan vegan aynı zamanda glütensiz bir ürün olduğunu anlatan Laçin, “İhtiyacımız olan besin değerlerini içinde barındırıyor. Özünde de hurma, üzüm, ceviz, badem ve baharatlı bitkilerden oluşmaktadır. Bu ürünleri üretirken müşteri talepleri ardı ardına geldi. Bunların dışında anneannemin yaptığı güvem özü, reçeller ve sosları da üretmekteyiz” diye konuştu.
‘ÖNÜNÜZDEKİ ENGELLERİ AŞABİLİYORSANIZ, BAŞARI ARKASINDAN GELİR’
Laçin, üretimlerle bulundukları bölgeye de büyük bir katma değer sağladıklarını vurgulayarak, şunları söyledi:
“Üretim zorlu bir yolculuk. Özellikle de kadın girişimciyseniz işler iki üç kat daha da zorlaşıyor. Evde, üretimde, pazarlamada sorumluluğunuz vardır. Bir şekilde aştık önümüzdeki engelleri. Önünüze gelen engelleri aşabiliyorsanız kişi kendi olur ve başarı arkasından gelir. Ürünlerimiz yurt içinde daha çok doğal ve organik ürün satan noktalarda bulunmakta ve kendi sitemizden de satışlarımızı gerçekleştirmekteyiz.
Yurt içinden aldığımız güç, cesaret ve beğenilerle katıldığımız yurt dışı fuarlarında müşteri talepleri ile karşılaştık. En büyük güç, aldığımız kaynak ise kendi projelerimizi kendimizin yazıp, kendimizin yönetiyor olmamız. Bu işe bir fikrin peşinden giderek, 80 metrekare bir yerde başladık. Bir gıdanın yurt dışına ihracatı için dünyanın kabul ettiği standartlar var. Bu nedenle standarda uygun bir tesisin olması gerekiyordu. Bu tesisi yapacak ilk etapta paramız yoktu.
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) ve Güney Marmara Kalkınma Ajansı (GMKA) ile yaptığımız projelerle bugün sahip olduğumuz fabrikamızı kurduk. İki yıldır yurt dışına ihracat yapmaktayız. Katar, İsviçre, Almanya, Kazakistan ve Azerbaycan’a ürün göndermekteyiz. Felsefi olarak çalışmayı seven ve engel tanımayan bir yapımız olduğu için pandemi döneminde de üç vardiyalı çalışarak Amerika’dan gelen talebi gerçekleştik ve 3 ay önce de sevkiyatlarımızı yaptık.
Akla, ‘yurtdışında Mevlevi tatlısını nereden bilip severler?’ diye bir soru gelebilir. Kendileri yağsız, unsuz, şekersiz ve glütensiz beslendikleri için ürünü önemsiyorlar ve değer buluyor. Almanya’ya gönderdiğimiz Mevlevi tatlısını Türklerin daha çok seveceğini düşünürken, asıl müşterilerimiz yabancılar oldu. Amerika’ya gönderdik ve yaklaşık 15 gün içinde ürünlerin bittiğini öğrendik.”
‘YENİ FİKRİNİZ VE CESARETİNİZ VARSA PES ETMEYİN’
Laçin, başarı öyküsüyle son olarak İHBİR’in kadın girişimcileri ihracata teşvik etmek için başlattığı ‘İhracata İlham Veren Kadınlar Platformu’nda online söyleşiye katılıp, kadın girişimcilere ilham verdi. Fabrikada kadınları istihdam ettiğini, ham maddeleri Çanakkale’deki kadın çiftçilerden temin ettiğini belirten İHBİR üyesi Atiye Laçin, yeni fikri ve cesareti olan kadınların da pes etmeden inanarak yollarına devam etmeleri önerisinde bulunarak, “Ne kadar isteklisiniz, kendinizi nerede görmek istiyorsunuz.
Hedef koyup bunları başarabilme kararlılığında olmalısınız. Bu arkadaşlarımızı İHBİR çatısı altında buluşmaya davet ediyorum. Görecekler ki İHBİR ile buluştuklarında cesaret alacaklar, güç alacaklar. Önlerine çıkan engelleri daha kolay aşacaklar” dedi.