Meme kanserinin kadınlarda sık görülen kanserlerden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Karacaoğlan, “Meme kanserinin izlerini onarmak mümkün” dedi.
“Meme kanseri tedavisinde memenin tamamı veya bir kısmı alınabilir. Meme kaybına bağlı olarak da hastalarda eksiklik duygusu, asimetri ve kadınsı davranışlarda azalma gözlemlenebilir. Rekonstrüksiyon yani onarımdaki amacımız ise kaybedilen memenin yeniden kazandırılması. Rekonstrüksiyonu kanser cerrahisi ile eş zamanlı olarak ya da kanser tedavisi sonrasında yapabiliyoruz” dedi.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Naci Karacaoğlan, 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası kapsamında meme onarımına (Rekonstrüksiyon) ilişkin açıklamalarda bulundu.
“AMAÇ KAYBEDİLEN MEMENİN YENİDEN KAZANDIRILMASI”
Prof. Dr. Karacaoğlan, kansere bağlı meme kaybının kadınlar üzerinde psikolojik tahribata neden olabildiğini belirterek “Meme dişiliğin sembolüdür. Ayrıca annelik ve emzirme duygusunun yaşandığı önemli bir organdır. Bu nedenle meme kadın bedeninin ayrılmaz bir parçasıdır.
Meme kaybı eksiklik duygusu, asimetri ve kadınsı davranışlarda azalmaya yol açmaktadır. Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserlerden biridir. Memenin tamamı veya bir kısmının alınmasıyla tedavi edilmektedir. Onarımda amaç, kaybedilen memenin yeniden kazandırılmasıdır. Meme kanserinde tedavi multidisipliner bir yaklaşımla uygulanır. Meme kanseri tedavisi genel cerrah, plastik cerrah, onkolog, radyasyon onkoloğu, psikiyatrist, psikolog gibi branşların ortak yaklaşımıyla yürütülür” dedi.
“MEME ONARIMI 2 ZAMAN DİLİMİNDE YAPILABİLİR”
Meme onarım şeklini ve zamanını belirleyen en önemli faktörün kanserin evresi ve genel cerrahın yapacağı ameliyat yöntemi olduğuna değinen Prof. Dr. Karacaoğlan, şöyle devam etti:
“Plastik cerrahi meme kanser cerrahisinden sonra kalan meme cildi ve dokusunun durumuna göre onarım yöntemini seçer. Meme onarımı için uygun adaylar kanser evresi geç olmayan ve kaybedeceği ya da kaybettiği memesini yeniden kazanmak isteyen adaylardır. Meme onarımı iki zaman diliminde yapılabilir.
Birincisi kanser cerrahisi ile eş zamanlı olarak ikincisi ise kanser tedavisi sonrasında yapılabilir. Hangi dönemde yapılırsa yapılsın eğer yeterli cilt kalmışsa onarım için meme protezleri tek başına yeterli olur. Yeterli meme dokusu kalmamışsa karın, sırt bölgesi gibi kişinin başka bir yerinden doku transferi yapılarak onarım yapılabilir. Ayrıca hastalarımızın durumuna göre her iki seçeneği de kombine kullanabiliyoruz.”
“PROTEZLER ÖMÜR BOYU KULLANIMA UYGUN”
Prof. Dr. Karacaoğlan, eğer kanser cerrahisinden sonra yeterli deri ve deri altı dokusu kalmışsa yalnız başına meme protezleriyle onarım yaptıklarına dikkati çekerek “Kanser cerrahisi esnasında meme ucu bazı olgularda korunur. Eğer koruma şansı yoksa onarımdan sonraki bir zaman diliminde meme ucu ve areola dediğimiz memenin kahverengi halkası yapılır. Kanser cerrahisi tamamlandıktan sonra eş zamanlı olarak hastanın diğer memesinin şekli, büyüklüğü ve yapısını da dikkate alarak uygun şekil ve boyutta meme protezi yerleştirerek memeyi yeniden şekillendirir ve onarırız.
Onarımda seçilen meme protezleri 1960 yılından beri meme büyütme amacıyla kullanılagelen ve günümüze kadar teknolojik olarak geliştirilmiş güncel protezlerdir. Bunların önemli bir yan etkisinin olmadığı bilinir. Protezleri ömür boyu kullanmak mümkündür. Yıllar içerisinde normal memelerde de görülebilen sarkma ve deformasyonlar ortaya çıkarsa protezi çıkarmadan bu problemleri düzeltmek mümkün olur” dedi.
“SIRTTAN DERİ ALINARAK DA UYGULANABİLİR”
Prof. Dr. Karacaoğlan, değerlendirmelerini şu şekilde sürdürdü:
“Eğer kanser cerrahisi sonrasında yeterli cilt ve cilt altı dokusu kalmadıysa o zaman kişinin flep olarak adlandırdığımız dokularını kullanarak onarım yapabiliriz. Bunlardan biri sırt bölgesi, adale ve cildini eksilen meme tarafına taşıyıp ilave hacim yaratmak amacıyla da altına protez yerleştirdiğimiz tekniktir.
Burada eksik deri sırt derisiyle telafi edilirken kaybedilen meme hacmi ve büyüklüğü de protezle sağlanır. Daha sonraki bir zaman diliminde meme ucu ve areolası ile eğer karşı memesiyle bir asimetri varsa karşı memeye de simetriyi sağlamak için işlem yapılabilir.
Diğer taraftan eğer karın alt bölgesinde yeterli hacimde doku varsa uygun olgularda protez kullanmadan kişinin kendi dokusundan meme yapılabilir. Bu dokular pediküllü veya serbest doku şeklinde mikro cerrahi tekniklerini kullanarak meme alanına taşınır. Taşınan bu dokular ikinci bir seansta yeniden şekillendirilerek memenin son şekli verilir.”
“ÖNCESİNDE İYİ BİR PLANLAMA ŞART”
Meme onarım ameliyatları öncesi mutlaka iyi bir planlama yapılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Karacaoğlan, “Yapılacak kanser cerrahisi tekniği, kanserin evresi, tedavide kemoterapi ve radyoterapi yapılıp yapılmayacağı, hastanın yaşı ve beklentisi dikkate alınarak uygulanacak onarım tekniğine karar verilmeli. Hangi tekniğe karar verilirse verilsin ameliyat öncesi mutlak planlama ve çizimler yapılarak ameliyata girilmeli.
Ameliyat sonrası bir veya iki gün hastanede tutulan hastalar taburcu edildikten sonra yakın takip edilir. Takip sürecinde ikinci seans estetik onarımlar için zamanlama ve planlama yapılarak memenin son şekli verilir. Bu aşamada meme simetrisinin sağlanması, onarılan memenin ucunun ve aerolasının yapılmasıyla rekonstrüksiyon işlemi tamamlanmış olur” değerlendirmesinde bulundu.