Medya, Kültür, Toplum Buluşmaları’nın 5’incisi geçtiğimiz günlerde Beyoğlu’nda gerçekleşti
Buluşmada Hamid Hassanzadeh, ParametricArchitecture’ın kurulmasından, mesleğinde evrilme sürecine kadar pek çok konuyu katılımcılarla paylaştı. Başarılı mimar ve araştırmacı gelişen ve değişen yeni medya teknolojileri hakkında ise, “Bilgisayar ve uygulamaları beraberinde yeni soru ve sorunlar getirdi” dedi.
Medya, Kültür ve Toplum Gazeteciliği başlığıyla Haziran 2018’de yayın ve faaliyet hayatına başlayan Anne ben gazeteci miyim? platformu; Ocak 2020’de başlattığı Medya, Kültür, Toplum Buluşmaları adlı etkinlik dizisinin beşincisini geçtiğimiz günlerde Beyoğlu’nda gerçekleştirdi. Buluşma, “Mimarlıkta şimdi: Yeni medya teknolojileriyle mimarlık mesleği nasıl gelişti ve değişti?” sorusu üzerine şekillendi. Araştırmacı, mimar ve ParametricArchitecture kurucusu Hamid Hassanzadeh’in konuşmacı olarak yer aldığı etkinliğin moderatörlüğünü ise gazeteci Ali Demirtaş üstlendi.
BİLGİSAYAR VE İNTERNETLE BİRLİKTE MİMARLIK İLERİ BİR SEVİYEYE TAŞINDI
Parametrik mimarlık hakkında açıklamalarda bulunan Hamid Hassanzadeh, “6 senedir Türkiye’de yaşıyorum. 2012 yılında mezun oldum, İran’da okudum mimarlığı. 2015 yılında ise İstanbul’a yerleştim. 2016 yılında ParametricArchitecture adlı platformumu kurdum. 2020 yılına kadar mimar olarak çalıştım. Şu an ise platform bayağı büyük bir kitleye ulaştı. Mimarlık ile yeni medya teknolojilerinin buluştuğu bir platform ParametricArchitecture.
Biz orada mimarlıkta bu teknolojilerin nasıl bir etkisi var ve bunun getirdiği bazı önemli sonuçları orada göstermeye çalışıyoruz… Parametrik tasarımı ve mimarlığı son 20-30 senede mimarlıkta başlayan bir akım olarak da adlandırabiliriz. Bu bilgisayar olmadan önce analog şekilde yapılıyordu ama bilgisayarlar ortaya çıktıktan sonra her endüstride olduğu gibi bizim sektörde de bayağı bir etki yarattılar. Ve biz bu bilgisayarları kullanmaya başladıktan sonra, tasarım, mimarlık ve inşaat endüstrisi çok daha ileri seviyeye taşındı. Bu da bilgisayarların etkisi aslında. Bilgisayarlar ortaya çıktıktan sonra biz artık tasarımları bu ortama aktarmaya başladık” dedi.
Ali Demirtaş’ın “Yeni medyadan kastımız nedir?” sorusuna ise Hassanzadeh şu yanıtı verdi:
“Dijital ortamda paylaşılan ve üretilen her içeriğe yeni medya adı veriliyor. Bu video da olabilir görsel veya metin de olabilir. Animasyon da olabilir. Ve bunlara ev sahipliği yapan platformlar var: Instagram ve Youtube gibi. Ve böylece sadece bu konular üzerinde çalışan bir sürü sanatçılar da ortaya çıktı. Onlarla medyalar da gelişti. Refik Anadol gibi sanatçılar sadece dijital ortamlarda kendilerini geliştirdiler. Genel olarak yeni medya dediğimiz şey bu içeriklerin sosyal medya veya benzeri medya platformlarında paylaşılması anlamına geliyor.”
MİMARLIK ÖNCEDEN DAHA ZOR BİR MESLEKTİ
“Sosyal medya veya yeni medya ne zamandan beri mimarlıkla ilişkili?” sorusunu da cevaplayan Hassanzadeh şu ifadeleri kullandı:
“Önceden mimarlık zor bir meslekti ve bence şu an biraz daha rahatlamış durumda. Önceden bir mimar tasarımı iyi yapıp işi alabilseydi çalışmasını dergilere gönderebilirdi. Ama 20-30 sene önce yani internetin çıkışından bu yana bu biraz değişmeye başladı. İnternetin çıkışından bu yana mimarlar artık kendi işlerini çok daha rahat sergileyebildiler. Ve insanlara gösterip duyurabildiler kendi seslerini. Bu website, Instagram, Facebook, Pinterest olabilir veya dahası… Böylece bayağı etkilemeye başladılar ve o mimarın kendine ait bir medya platformu oldu. Artık dergilere ihtiyaç kalmadı. Bu yarattığı en büyük etkiydi, mimarın artık dergiye ihtiyacının kalmaması. Çünkü kendisi bir dergi veya bir medya olabilir.
Şu an artık öyle bir döneme geldik ki, ne iş yapmak istiyorsan yap önce bir medya şirketi olman lazım. Kendini rahatça pazarlayabilmen ve sosyal medyada gösterebilmen lazım. Sonra artık neyse mesleğin kendi sesini duyurabilmen lazım. Mimarlar bu açıdan hem şanslı hem de şanssızlar. Çünkü görsel olan bölümde mimarlar iyi aslında. Binalarını ve tasarımlarını sergiliyorlar. Ama yazınsal açıdan mimarlar çok iyi yazarlar değiller. Mimarlar çok iyi video çekebilen kimseler değiller. Ondan dolayı sosyal medya olayı daha çok onların lehi konumunda ama bazen de aleyhine olabiliyor bu nedenlerden dolayı. Ama genel olarak mimarlığa çok yardım eden bir platforma dönüşmüş bu sosyal medya kanalları.”
MAALESEF PINTEREST MİMARLIĞI DİYE BİR ŞEY VAR
Açıklamasının ardından Demirtaş’ın “Daha somut olursak, mimarlıkta sosyal medya nasıl kullanılıyor peki?” sorusunu Hassazadeh şu şekilde açıkladı:
“Şu an mimarlar kendi işlerini çok rahat gösterebiliyorlar. Ve mimarın artık dergilere çok ihtiyacı kalmamış. Her mimarlık firmasının kendine ait büyük bir ekibi var artık medya olarak. Bu medya artık mimarlığın kendisini de etkiliyor. Instagram’da çok paylaşılan projeler istiyoruz, Instagram’da çok paylaşılan iç mekân tasarımları istiyoruz. Bunlar mimarlardan talep ediliyor. Mesela otel tasarımlarında paylaşılabilen bir iç mekanlar istiyoruz. Eğer bir kültür merkezi binası varsa çok çekici bir kültür merkezi istiyoruz. Bunların hepsi etkiliyor ve bu sosyal medyanın etkisi. Aslında bu biraz da yanlış. O seviyeye ilerlememesi lazım.
Sosyal medyanın mimarlığa etkilememesi lazım. Mekânın kalitesini sosyal medyadan almamamız lazım. Ama kötü yanları da var dediğim gibi. Pinterest mimarı diye bir kavram da ortaya çıkmış. Pinterest’ten birkaç tane fotoğrafı seçerek ve oradan ilham alarak tasarım yapılmaya başlandı. Bu çok kötü bir şey. Bazen işe yarayabilir ama genelde işe yaramıyor. Çünkü orada gördüğümüz fotoğraflar pek tabii ilham olabilir ama birebir onu kopyalamak bizim projelerde iyi olmayabilir. Ondan dolayı çok gözü açık ve bilinçli olarak bunu yapmak lazım. Bilinçsiz olduğunda kopyala-yapıştır yapmış oluyorsun.
Aynı iç mekân veya binayı burada da görebiliyorsun, Amerika’da da görebiliyorsun, Japonya’da da… Bu kötü bir şey oluyor. Öte yandan ben kişisel olarak şunları düşünüyorum: İlham kaynağı olarak çok iyi bir platform aslında. Ama oradan etkilenerek, bu çok moda olmuş, bunu yapalım demek doğru değil. Bu kötü bir şey. Popüler olmuş veya herkes onu yapıyor, biz de yapalım diye yapmak kötü bir şey. Ve genelde mimarlıkta bunu da görebiliyoruz. Son dönemlerde yapılan iç mekanlar genel olarak projelerde birbirinden ilham alan projeler çok görüyoruz bu dönemde.”
BİLGİSAYAR VE UYGULAMALARI BERABERİNDE YENİ SORU VE SORUNLAR GETİRDİ
Son 20 yılda bilgisayar programlarının mimarlıkta nasıl kullanıldığına dair açıklamalarda bulunan araştırmacı ve mimar Hassanzadeh, “Mimarlıkta bilgisayar programlarının çok büyük bir etkisi oldu. Bu bilgisayar uygulamalarının ortaya çıkması, bizim binalarımızı daha da kompleksleştirmeye başladı. Daha çok data ekleyeme başladık binalara.
Bilgisayar uygulamalarıyla birlikte mimari tasarım sürecinde başka sorular da eklenmeye başlandı. Bilgisayar programları de detay olan bu sorulara cevap vermeye başladı. Mimar bu dataların hepsini bilgisayar ortamında tasarımına eklemeye başladı. Öte yandan artık mimarlardan da dahası isteniyor. Hem mimarlıktan anlasın hem de kodlamayı bilsin veya robotla çalışmayı bilsin gibi. Bunların etkisi ileride daha çok görünecek. Mimarlıkla inşaatın geleceğini ben de merak ediyorum” dedi.
KODLAMA MALİYETİ ÇOK PAHALI
İran ile Türkiye arasında kıyaslama yaparak açıklamasına devam eden Hassanzadeh, “Neredeyse aynılar. Ama teknolojik bakımından kıyaslayacak olursak İran biraz daha geride. Robotik mimari çalışmalar daha çok Amerika ve Londra’da yapılıyor. Bu bölgeye gelmesi biraz daha vakit alır. Çünkü fiyatlar çok pahalı. Mesela robotu satın almak belki pahalı olmayabilir ama onu kodlamak, çok zor bir işlem… Benim tanıdığım bildiğim şirketlerden genelde Hollanda, Amerika, İtalya, Almanya ve İngiltere biraz daha önde ilerliyorlar bu konuda. Çin de buna dahil” diye konuştu.
MÜHENDİSLER BİZİM YERİMİZİ ALACAKLAR
Başarılı mimar, alandaki sorunları ise şöyle özetledi:
“Biz öğrencilerimizi sadece mimar veya tasarımcı olmaya eğitiyoruz. Ve başka şeyler konusunda eğitmiyoruz. Örneğin sen mimarlık okuyorsun ama yazar da olabilirsin. Dergi de kurabilirsin, hesaplamalı tasarımcı da olabilirsin. Robot da çalıştırabilirsin… Biz bunları yapana kadar mühendisler bizim işlerimizi alacaklar. Bu bir gerçek. Mimarların teknoloji, VR ve yeni medya araçlarına daha çok yönelmesi lazım. Mesleği ancak öyle kurtarabiliriz. Mühendisle mimarın çalıştığı uygulama bizim çok işimize yarar.
Mimarlar saydığım alanlara inmeyene kadar biz mühendislere bağlı kalacağız. Endüstri 4 hakkında da şunları söyleyebilirim. Mimarlık çok zor bir meslek tasarım da öyle. Bunu kodlayamazsınız. Çok zor kodlanır bu. 2013 yılında bir makale yayınlandı Amerika’da. Başlığı şu: 2030 yılında Amerika’da mesleklerin yüzde kaçının yerini bilgisayar veya algoritma alacak… Ve mimari tasarımda ise bilgisayarların bu mesleğin yerini alma ihtimali yüzde 5. Bu çok iyi bir seviye mimarlar için. Mimarlık şu an o geçiş alanında olduğu şu an bizim o bilgisayar teknolojilerini bilmeye çok ihtiyacımız var.”
GENÇ MİMARLAR KENDİLERİNİ GELİŞTİRSİNLER
Hassanzadeh konuşmasının sonunda genç mimar ve tasarımcılara şunları söyledi:
“Sadece mimarlığı ve tasarımı kendilerine iş görmesinler. Başka alanlara da yönelsinler mutlaka ve kendilerini eğitsinler. Ayrıca bu teknolojik uygulamaları mutlaka öğrensinler. İş ve teknik öğrenmeye baksınlar. Okullarda kendi başına nasıl öğrenirsin, bunu öğretmiyorlar. Gençlerin mutlaka bu özelliklerini geliştirmeleri lazım. Bir başkası ona öğretebilir. Ama kendi başlarına da öğrenmeyi bilsinler mutlaka. Bu onlara çok fayda sağlayacak. Ayrıca ilgilerine sadık kalsınlar. Bir şey ilgilerini çekiyorsa, onun hakkında ilgisiz olmasınlar ve peşinden gitsinler.”