Türkiye Psikiyatri Derneği Krize Müdahale ve İntiharı Önleme Çalışma Birimi tarafından hazırlanan rapor, intihar olgusuyla ilgili çarpıcı saptamalarda bulunuyor.
Birlikte okuyalım:
–Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) dünyada her yıl ortalama 800 bin kişinin intihar sonucu öldüğünü bildirdi.
-Bu sayı dünyada her 40 saniyede bir kişinin intihar sonucu yaşamını kaybettiğini gösteriyor.
-DSÖ, intihar edenlerin sayısının 2030 yılında bir milyonun üzerine çıkacağını öngörüyor.
–İntihar girişimleri ise ölümle sonuçlanan intiharların yaklaşık 20 katını buluyor.
-Türkiye’de de intiharlar çığ gibi artıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, her yıl en az 3 bin kişi intihar ediyor.
-İntihar edenlerin yüzde 72’si erkek, yüzde 28’i kadın.
-Erkekler ağırlıklı olarak 15-44 yaş grubunda intihara yöneliyor.
Bu verileri paylaşmamın nedeni, sokakta her geçen gün daha fazla maskesiz insana rastlıyor olmam.
Ölümcül bir bulaşıcı hastalık kol gezerken insanların buna aldırmadan maskesiz dolaşması, arkadaşlarıyla kol kola yürümesi, aradaki mesafeye dikkat etmeden sohbet etmesi, hatta eğlenceler düzenleyip danslar etmesi acaba gizli bir intihar eğilimi içinde olduklarını göstermez mi?
Bana kalırsa, açıklanan yasaklara ve kurallara uymayan, maskesiz dolaşan insanların uyarılması ya da para cezasına çarptırılması yeterli değildir. Onların psikolojik muayeneden de geçirilmesi gerekir.
Böylece belki de intiharın eşiğindeki pek çok kişi tespit edilir ve hayatları kurtarılır.
Tabii, korona virüsünden hiç korkmamak kadar aşırı derecede korkmakta bir diğer uç nokta ve bu da obsesyon denilen bir başka psikolojik soruna işaret ediyor.
Sağlık Bakanlığı ile Bilim Kurulu’nun salgının sadece fiziksel değil psikolojik boyutuyla da ilgilenmesinde yarar var.