Bu sene piyasaya sürdüğü dört film ile sevenleriyle buluşan Marvel dördüncü evresinde nasıl bir yol izleyeceğinin küçük bir özetini sunmuş oldu.
Bilindiği üzere Marvel Sinema Evreni, 2008 yılında Iron Man ile sinemaseverler için yeni bir fantastik dünyanın kapılarını aralamış oldu. On iki yıl süren maceranın ardından, 2019 yılında, Avengers: Endgame filmi ile bu dünyanın üçüncü evresini sonlandırdığını açıklamıştı. Sinemaseverler olarak bu süreçte birçok kahramanla tanışmış ve onların kötülüklere karşı sürdürdükleri mücadeleleri, birbirinden güzel müzikler eşliğinde, takip etmiştik.
Bu süreç içinde, Marvel Sinema Evreni’nin hikâye kurgusunu hep en ön planda tuttuğunu gördük. Senaryolar, hayranları tatmin etmek yerine; tutarlı bir hikâye oluşturmak ve her bir filmi ustaca birbirine bağlayabilecek bir akışkanlık yaratmak üzerine kurulmuştu. Yalnızca en popüler kahramanların değil; aynı zamanda daha az bilinen karakterlerin de hikâyenin önemli bir parçası haline getirilmesi; hiçbir karakterin rolünün kuytuda bırakılmaması, Marvel’ın yıllar boyu en güçlü yönlerinden biri olmuştu.
Bütün bunlar dikkate alındığında, Marvel Sinema Evreni’nin bir sonraki etabı heyecanla beklenmekteydi. Ne yazık ki, 2020 yılında patlak veren ve tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sebebiyle, son iki yıl içinde sinema endüstrisi büyük bir darbe yedi. Bu sebeple Marvel Sinema Evreni’nin devam filmleri için biraz daha beklememiz gerekmişti. Bu sene, söylentiler çıktığı andan beri heyecanla beklenen Black Widow filminin vizyona girmesiyle, hepimiz için bu macera kaldığı yerden devam etti.
Kurguya ilk dahil olduğu andan beri, Marvel takipçilerinin en çok sevdiği karakterlerden biri olması sebebiyle; Black Widow filmi hakkında beklentiler yüksekti. Ayrıca, Avengers: Endgame’deki üzücü vedasından sonra, Scarlett Johansson’u tekrardan Black Widow olarak izlemek heyecan vericiydi. Her ne kadar Johansson harika bir oyunculuk performansı ortaya koymuş olsa da Black Widow, gerek kurgusunun zayıflığı gerekse alışılageldik Marvel filmlerinden uzak yapısı ile bekleneni veremedi.
Aynı zamanda, Black Widow filminin dördüncü evreye nasıl bir katkısı olduğu da muğlak kaldı. Her şeye rağmen Marvel, dördüncü evresine güçlü bir giriş yapamamış olsa da bu maceranın kaldığı yerden devam etmesi bile birçoğumuz için heyecan vericiydi.
Dördüncü evredeki ilk yeni kahramanımızı, Shang Chi and the Legend of the Ten Rings ile tanımış olduk. Hikâyeye dahil ettiği kahramanlarda kültürel ve etnik çeşitliliğe dikkat eden Marvel, Asya kökenli ilk büyük kahramanı da bu film ile maceranın bir parçası haline getirmiş oldu. Shang Chi, çizgi romanlarda birçok Marvel karakterine göre daha arka planda kalmış bir karakter olmasına rağmen, Asya kökenli bir kahramanı hikâyenin başrollerinden biri olarak kurgulamak, Marvel adına da cesur bir hamle oldu.
Filmle ilgili beklentilerin ne olacağı belirsizdi; ancak Shang Chi and the Legend of the Ten Rings, sağlam kurgusu ve şimdiye kadar Marvel evrenindeki en havalı kötü adamlardan birini sunmasıyla beğenileri topladı. Böylece Marvel, dördüncü evreye devam ederken kötü adamlar kategorisinde de bir gömlek yukarıda seyredeceğinin sinyallerini vermiş oldu. Çünkü, bu döneme kadar, Thanos dışında çok etkileyici bir kötü karakter görmemiştik.
Black Widow ve Shang Chi and the Legend of the Ten Rings filmleri ile başlayan dördüncü evre, Eternals filmi ile devam etti. Eternals, oyuncu kadrosu ve çokça reklamı yapılması sebebiyle yine beklentinin yüksek olduğu filmlerden bir tanesiydi.
Her ne kadar Marvel evreninin şimdiye kadar gördüğü en güçlü karakterlerden birkaçıyla tanışmış olsak da; Eternals beklentilerin aşağısında bir performans sergiledi. Ancak, sağlam kurulmamış hikayesi ve yüzeysel işlenen karakterlerine rağmen Eternals, Marvel Sinema Evreni’nde ileride göreceğimiz problemlerin ölçütlerine dair bir işiaret de vermiş oldu. Artık biliyoruz ki kahramanlarımız için engellerin boyutu giderek artacak ve en sonunda bizi Thanos’un yarattığı tehlikeden çok daha büyük tehditler bekliyor olacak. Tabi ki bu heyecan verici bir durum.
Bu senenin son filmi, bildiğiniz gibi, Spider-Man: No Way Home oldu. Belki de bu seneki dört film içinde en çok beklenen film olan Spider-Man: No Way Home, iki haftadan kısa bir süre içinde bir milyar dolar barajını geçerek; pandeminin kısıtlayıcı şartlarına rağmen ne kadar başarılı bir yapım olduğunu kanıtladı.
Marvel, belki de, dördüncü evreye gerçek anlamda bu filmle başlamış oldu. Gerek çoklu evrenlere ilişkin yoğun ve detaylı kurgusu, gerek baş döndüren efektleri ile Spider-Man: No Way Home, Marvel evreni içindeki kült filmlerden biri olarak yerini sağlama aldı.
Aynı zamanda, önceki Spider-Man serileriyle hikâyeyi bağlayıp; zamanında severek izlediğimiz Toby Maguire ve Andrew Garfield gibi oyuncuları bünyesine dahil etmesiyle, herkes için bir görsel şölen yarattı. Ama, belki de, bu filmden dördüncü evreye ilişkin alabileceğimiz en önemli sinyal, artık Marvel Sinema Evreni’nin çoklu evrenleri de dahil ederek yaratmak istediği etkiyi artırmayı hedeflemesiydi. Belki de bunun ipucunu Avengers: Endgame filminde, kahramanlarımız zamanda yolculuk yaparken iki farklı evrenden bahsettiğinde almalıydık.
Bütün bunları dikkate aldığımızda, Marvel’ın dördüncü evrede izlemek istediği rotayla ilgili birçok fikrimiz ortaya çıkmış oluyor. Kurgu bağlamında kahramanlarımızı şimdiye kadar karşılaştıklarımızdan çok daha büyük zorluklar ve çok daha tehlikeli düşmanlar beklediğini söyleyebiliriz. Eternals filminde izlediğimiz kahramanlara bile zor anlar yaşatacak başka ne gibi güçlerin olduğunu düşünmek, insana heyecan veriyor. Dahası, farklı kahramanların hikâyeye dahil edilmesi, çoklu evrenler konseptinin kullanılması gibi unsurlar da bize, bundan sonra klişe haline gelmiş bir iyi-kötü savaşı izlemeyeceğimizi de gösteriyor.
Bir diğer yandan, şimdiye kadarki dört filmde, senaryo yazımında hayranları mutlu edecek seçimler yapılmasının da dikkat çektiğini görüyoruz. Elbette, bu kadar büyük hayran kitlesi olan bir serinin hayranlarını düşünerek hareket etmesinden daha doğal bir şey yok; ancak Marvel’ın seneler içinde kitlesini genişleterek büyümesi, aynı zamanda ürettiği orijinal kurgunun da bir eseriydi. Bu anlamda devam eden süreçte başarılı bir kurgu ile hayranların beklentileri arasında denge gözetilmesi gerekiyor. Hayranların etkisinin artması hikâyeden bazı özellikleri alabilir.
Her şeye rağmen belirtmekte yarar var ki; gelecekte tanıyacağımız kahramanları düşünmek, hikâyenin nereye doğru evrileceğini beklemek bize heyecan vermekte. Bu anlamında Marvel, dördüncü evreye fena bir giriş yapmadı.