Ankara’da 3 yıl süren tedaviyle lösemiyi atlattıktan sonra hastalığı etkisiyle 2 yıl evden çıkmayan Hasan Hüseyin Güleç (21), şimdi lösemili çocuklar için gönüllü oldu.
Lise öğrencisiyken 16 yaşında lösemiye yakalanan Hasan Hüseyin Güleç, 6 ay süren kemoterapi ile sağlığına kavuştu. Ardından tekrar hastalık nükseden Güleç, yeniden kemoterapi aldı. Güleç, daha sonra babasından yapılan kemik iliği nakli ile hastalığı atlattı. 3 yıllık tedavi sürecinde psikolojisi olumsuz etkilenen Güleç, hastalığı yenmesine rağmen 2 yıl evden dışarıya çıkmadı.
Güleç’in hayatı, LÖSEV gönüllülerinin kendisini evde ziyaret etmesiyle değişti. Şimdi LÖSEV’in Gençlik Komitesi bünyesinde gönüllü olan Güleç, diğer gönüllülerle hastane ve ev ziyaretlerinde lösemili çocuklarla bir araya gelip, onlara kendi hikayesini anlatarak umut olmaya çalışıyor.
‘BAŞKA İYELİŞMİŞ ARKADAŞLARIM OLSUN İSTEDİM’
Güleç, 2019’da kemik iliği nakli ile hastalığı atlattığını; ancak tedavi sürecinin çok zorlu geçtiğini söyledi. İlk iyileşme sürecinin ardından eve çıktığında çok tedirgin olduğunu anlatan Güleç, “Sürekli tek başıma kalıyordum; çünkü enfeksiyon riski çok yüksekti ve vücudumun direnci çok azdı. Bağışıklık sistemim çok düşüktü. Ancak nakil olduktan, tamamen iyileştikten sonra da 2 sene boyunca ben sürekli içine kapanık bir şekilde bilgisayar oyunu oynadım, evden dışarı çıkmadım.
Dışarıda hiç sosyal hayatım kalmamıştı. Hastalığın etkisi psikolojimi çok kötü etkiledi. Bir gün bana LÖSEV ev ziyareti düzenledi. Beni bir Bodrum kampına davet ettiler. İlk birkaç gün zorluk çektim; ama sonra ortama, o sıcaklığa alıştım. Çok güzel bir deneyim oldu. Sonra bana yaptıkları çalışmalardan bahsettiler ve hoşuma gitti. Dedim ki ‘ben iyileşmiş birisiyim, başka iyileşmiş arkadaşlarım olsun. Onlarla birlikte bu yolda ilerleyelim’ diye düşündüm” ifadelerini kullandı.
‘ONLARA UMUT OLMAYA ÇALIŞIYORUM’
Şimdi hastane ve ev ziyaretlerinde lösemili çocuklarla bir araya geldiğini belirten Güleç, “Onlara hediyeler götürüp, oyunlar oynuyoruz. Bazen de telefonla iletişim kuruyoruz onlarla. Onlara kendimden bahsediyorum; ‘biz de bu zorlu yoldan iyileştik, şu an sağlıklıyız, sizler de iyileşeceksiniz’ diyerek moral verip, umut olmaya çalışıyorum.
Konuştuğumuz çocuklar duygulanıyor, ‘gerçekten iyileşecek miyim’ diyor. Bu duyguyu size anlatamam. Hastalığa yakalandığımda okulum yarım kaldı. 2 sene evde eğitim gördüm. Liseyi o şekilde bitirdim. Okula gitmek istemiyordum, üniversite kazanmak istemiyordum. Ama hayatın öyle olmadığını öğrendim. Şu an üniversite okumam gerektiğini biliyorum. Hacettepe Üniversitesi’nde Sosyal Hizmetler Uzmanlığı okumak istiyorum” diye konuştu.