Ankara’da lösemi hastası Buğlem Yılmaz (11), 5 yıl önce kemoterapi tedavisi görürken başlayan resim tutkusuyla yeniden hayata bağlandı.
Resim yapmanın iyileştirici gücüne inanan ve bugüne kadar 50’ye yakın esere imza atan Yılmaz, 27 Mayıs’ta ilk sergisini açacak.
Ankara’nın Keçiören ilçesinde yaşayan Serdar-Emel Yılmaz çiftinin 3 çocuğundan en küçüğü olan Buğlem Yılmaz’a 2.5 yaşında lösemi teşhisi konuldu. 2 yıl boyunca kemoterapi tedavisi gören Buğlem Yılmaz, sağlık durumunun iyiye gitmesi üzerine bir süre tedaviye ara verdi. Ancak hastalık 2018 yılında nüksetti. Bunun üzerine 6 yaşında yeniden hastaneye yatan Yılmaz, 6 ay boyunca kemoterapi ve kök hücre tedavisi gördü. Bu süreçte hastanede boyama ve çizimler yapmaya başlayan Yılmaz, resim yapmanın kendine iyi geldiğini fark etti.
Tedavi sürecinden sonra da resim yapmaya devam eden Buğlem, hastaneden çıktıktan sonra çeşitli ressamlardan eğitim aldı. Hastane odasında başlayan resim tutkusuyla yeniden hayata tutunan Buğlem, bugüne kadar 50’ye yakın karakalem ve yağlı boya çalışmasına imza attı. Son 2 yılda çok sayıda karma sergiye katılan Buğlem, 27 Mayıs’ta Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde bulunan Sanat Sokağı Sergi Salonu’nda ‘Hayallerim Gerçek Oldu’ adındaki ilk kişisel sergisini açacak.
‘HASTANEDE KENDİMİZİ MOTİVE EDİYORDUK’
Buğlem Yılmaz, küçük yaşta lösemi ile tanıştığını belirterek, “Ben ve ailem çok zor günler yaşadık. Tam iyileştim derken 2018 yılında hastalığım tekrarladı. Çocukluğumu yaşayamadım, çocukluğum hastanede geçti. Hastane artık benim evim gibi olmuştu. Oradaki arkadaşlarım ve doktorlar ile vakit geçiriyordum. Çocukluğumdan beri hiç okula gitmedim, özel eğitim aldım. Sıra ne demek, tahta ne demek, öğretmen ne demek bilmiyordum. Bu kötü günleri atlatabilmek için hastane arkadaşlarımla kendimizi motive ediyorduk. Sonra hastanede karalamalar yaparak resme başladım” dedi.
‘KÖTÜYKEN KENDİMİ RESME BIRAKIYORUM’
Resim yaptıkça mutlu olduğunu ve hastanedeki stresini attığını söyleyen Yılmaz, “Resimlerimi gören herkes, devam etmem gerektiğini söylüyordu. Ben de resim eğitimi almaya başladım. Daha sonra kendimi geliştirmeye başladım ve artık farklı resimler çiziyorum. Hayalime ne geliyorsa kağıda, tuvale döküyorum. Kötü hissettiğimde kendimi resme bırakıyorum ve o kötülüğü içimden atıyorum. Şimdi kendi sergimi açacağım için de çok heyecanlıyım. Daha önce 4 tane karma sergiye katıldım. O sergilerin benim sergim olmasını istemiştim ve kendi sergimi açmayı hayal ederek bu kararı verdim. Kendi sergimi açacağım için çok mutluyum, herkesi bekliyorum” diye konuştu.
‘HASTALIĞI TAMAMEN KONTROL ALTINDA’
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ertem de Buğlem’in sağlık durumu hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Ertem, Buğlem’le ilk olarak 2018 yılında gerçekleştirilen kemik iliği operasyonu ile tanıştıklarını belirterek, “Lösemi tanısı konmuştu ve hastalığı tekrarladığı için kemik iliği nakli olması gerekiyordu. O zaman küçük bir kızdı Buğlem. Şimdi giderek büyüyor. Zorlu bir 5 buçuk yıl geçirdik birlikte. Şu anda Buğlem’in hastalığı tamamen kontrol altında diyebiliriz. Nakil olalı 4 yılı geçti, hastalığı tamamen tedavi edildi. Tabii ki kemik iliği naklinin bazı sorunları ile mücadele ediyor ama bunlar onu çok çok etkileyen sorunlar değil” dedi.
‘RESİM YAPMAK ONU HAYATA BAĞLADI’
Buğlem’in çok yetenekli bir kız olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ertem, “Buğlem resim çizmeye burada başlamıştı, gerçekten küçük bir ressam olup çıktı. Bu bütün çocuklara örnek olacak çok olumlu bir şey. Çünkü tedavi dönemleri zor dönemler oluyor. Bu dönemde Buğlem’in yaratıcılığının ortaya çıkması ve onunla tanışması büyük ihtimalle bazı zorluklara katlanabilmesinde olumlu etki yaptı diye düşünüyorum. Özelikle son 1-2 yılda Buğlem’de gördüğüm şey, eskiden her karşılaştığımızda hep hastalıkla ilgili konuşurken şimdi karşılaştığımızda, ‘Hocam şu resmi yaptım’, ‘Hocam resim sergim var’ diyor. Resim yapmak onun hayata sıkı sıkıya bağlanmasını ve daha mutlu olmasını sağladı” diye konuştu.