Edirne’de tarlaları mor renge bürüyüp doğal stüdyoya çeviren lavanta tarlalarında hasat başladı. Edirne Tanıtım ve Turizm Derneği Başkanı Bülent Bacıoğlu, “Bu yıl da Edirne lavantayla anılmaya devam etti ve binlerce turist ziyaret etti. Lavanta tarımına dayalı turizmin gelişmesini bekliyoruz.” dedi.
Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından 7 yıl önce üreticiye alternatif ürün olması için kentte ekimine başlanan lavanta, her geçen yıl tarlaları mor renge bürüdü. Trakya bölgesinde ilk ekildiği yıl 40 dönümle başlayan lavanta tarlaları şu an 3 bin dekarı buldu. Edirne’nin ardından, Tekirdağ ve Kırklareli’nin verimsiz tarlalarında ekilen lavantalar üreticinin yüzünü güldürüyor.
Masrafı diğer alternatif ürünlere göre daha az olan lavantanın üreticiler tarafından da tercih edilmesiyle bölgede her geçen yıl ekimi artıyor. Kozmetik ve ilaç sanayi başta olmak üzere gastronomide de kullanılan lavantanın yağı, kilosu 75 euroya kadar alıcı buluyor. Lavanta kentte tarih ve gastronomi turizminin ardından agro turizmin başlamasını sağladı.
Doğal stüdyolara dönen mor tarlalarda, Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından düzenlenen, Lavanta Tarla Günleri’ne Edirne’nin yanı sıra İstanbul, Tekirdağ, Kırklareli, Çanakkale ve komşu Yunanistan ve Bulgaristan’dan da çok sayıda kişi geldi. Lavanta turizmiyle şehirdeki otellerde boş oda kalmazken kent ekonomisine ciddi katkı sağlandı.
‘YAĞI İÇİN DE ÇİÇEĞİ İÇİN DE ÜRETİLEBİLİR’
Edirneli lavanta üreticisi Özgür Apaydın, haziran ayı sonlarına doğru çiçek açan lavantalarda hasadın başladığını söyledi. Lavantanın üreticiye iyi bir kazanç sağladığını belirten Apaydın, “Lavantayı hasat yapıyoruz, hasattan sonra distile yapıyoruz. Biz yağı için yapıyoruz, çiçeği için de yapılabilir. Çiçeği için yapıldığında hasattan sonra biraz kurutursunuz, sonra saplarından ayıklarsınız. Kuru çiçek olarak satabilirsiniz ya da biraz erken hasat yaparak demet haline getirirsiniz ve demet olarak satabilirsiniz” dedi.
‘ÇAPA DIŞINDA MASRAFI YOK’
Lavantanın diğer bitkilere göre en büyük avantajının çapa yapma dışında giderinin bulunmaması olduğunu söyleyen Apaydın, “Bu sene maliyetler yükseldi. Çapayla alakalı işçilik maliyetimiz çok oldu. Çünkü yağmur çok yağdı. Yağmur ve güneş devamlı ot olmasına neden oldu. Bu da bizim çok çapa yapmamıza sebep oldu.
Bunun şimdi de sıkım maliyeti olacak. Sıkım maliyeti de ortalama 1 kilo yağa denk gelir diye düşünüyoruz. Temmuz ayının ilk haftası nasıl olacağını göreceğiz. Lavantanın diğer bitkilere göre en büyük avantajı, çapa dışında ekstra yapmanız gereken bir şeyinin olmaması. Yani çok fazla masrafı yok. Çapa yaptığınız, bunu makineyle yapabildiğiniz sürece ikinci yaşından itibaren 25 yıl ekonomik ömrü olan bir bitki. 10-12’nci yılında bir kez kökünden kesersiniz, o tekrar yeşerir ve gelir. Diğer bitkilere göre harcadığınız emek daha azdır” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE’NİN LAVANTA YAĞINA İHTİYACI VAR’
Apaydın, Türkiye’nin lavanta yağını yurt dışından ithal ettiğine dikkat çekerek, “Türkiye’nin lavanta yağına ihtiyacı var ama işlenmiş olarak alıyorlar. Bunu işlememiz gerektiğini düşünüyorum. Onun için de çalışmalarımız devam etmektedir. Türkiye’de bunun için girişim yapan firmalar var. Biz, 2015 yılında lavantaya başladık. Önce fidelerini ürettik, sonra kendimize yer diktik, anaçlarımızı oluşturduk. Ondan kendi çeliklerimizi yaptık, kendi fidelerimizi üretmeye başladık.
Sonra yağ sıkma için sistem kurduk. Yaklaşık 6 yıldır bunun üzerinde çalışmaktayız. Trakya’da bu iş çok gelişti. Lavantanın Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ olarak düşündüğünüzde, Trakya’da yaklaşık 2 bin dönüm civarında olduğunu düşünüyorum. Çünkü artık Trakya’ya gelip, seyyar olarak yağlarını sıkıp alan firmalar var. Bunlar oldu, lavanta fazlalaştıkça da bu gibi şeyler artacaktır” dedi.
‘KİLOSU 50 İLE 70 EURO ARASINDA DEĞİŞİR’
Lavantanın yanı sıra altın otu, biberiye, adaçayı ve papatya gibi tıbbi aromatik bitkilerin de üretimini gerçekleştirdiklerini belirten Apaydın, “Lavanta aslında kötü toprak bitkisidir. Verimli topraklara değil de daha çok verimi daha düşük olan topraklara, 2 ve 3’üncü sınıf tarım arazilerine dikilmesi daha uygun olan bir bitki. O yüzden Anadolu’nun geniş coğrafyası var ve orada daha az buğday, arpa verimi alınan yerler var. Oralara ekip dikebilirler. Kazanmak, hiç kazanmamaktan daha iyidir. Bu sene yağın kilosunun 50 euro civarında olacağını düşünüyorum. Kalitesine göre 50 ile 70 euro arasında değişir” diye konuştu.
‘İLERİDE FRANSA’YA RAKİP OLACAĞIZ’
Edirne Tanıtım ve Turizm Derneği Başkanı Bülent Bacıoğlu ise lavantanın Edirne’deki agro turizme katkısına dikkat çekerek, “Bu yıl da Edirne lavantayla anılmaya devam etti ve binlerce turist Edirne’mizi ziyaret etti. Sırf lavanta amaçlı, tematik bir şekilde Edirne’mize gelerek lavanta bahçelerinde fotoğraf çektiler, çeşitli etkinliklere katıldılar, ‘workshop’larda eğlenip bir şeyler öğrenmeye çalıştılar. Bu da tarihi ve doğal alanları turist çeken Edirne’miz için farklı bir kapı aralamış oldu. Biz bundan mutluyuz. Her haziran ayında artık lavanta tarımına dayalı turizmin gelişmesini bekliyoruz.
Tarlalarımız da yaygınlaşacak ve belki de ünlü Fransız Provence bölgesine ileride rakip olacağız. Çünkü Edirne’nin konumu çok iyi, İstanbul’a, Balkanlara ve Avrupa’ya çok yakın. Bu anlamda Bulgaristan’da on binlerce dönüm arazi olmasına rağmen görsellik ve festival anlamında onlardan daha öndeyiz. Bulgaristan’dan bile Edirne’ye lavanta tarlalarına fotoğraf çekilmeye gelen insanlar var” dedi.