Avrupa’nın kuzey ülkelerinde havaların soğumasıyla birlikte Diyarbakır’a kuş göçü. Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı ve kuş bilimci Prof. Dr. Ahmet Kılıç, kuşların ilkbahar aylarına kadar burada kalacağını belirtti.
İsveç, Norveç, Finlandiya, Estonya, Letonya ve Rusya gibi Avrupa’nın kuzeyindeki ülkelerde etkisini artıran kış şartları nedeniyle kuşlar, üreme ve beslenme ihtiyaçları için sürüler halinde güney ülkelere göçmeye başladı. 200 farklı kuş türüne ev sahipliği yapan Diyarbakır Dicle Üniversitesi yerleşkesinde bulunan Kabaklı Göleti’ne, kuzeyden göçen binlerce çamurcun, elmabaş pakta, kaşıkgaga, yeşilbaş, çıkrıkçın, kaz, sakarca, dövüşken, sarıbacaklı kum kuşu, kızılbacak, yeşilbacak ve su çulluğu kuşu geldi.
Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı ve kuş bilimci Prof. Dr. Ahmet Kılıç, bu kuşların mart ayının sonuna veya nisan ayının ortalarına dek burada kalacağını söyledi. Kabaklı Göleti’nin kuşlar için daha güvenli olduğunu belirten Prof. Dr. Kılıç, “Kasım’ın son günlerini yaşıyoruz ve bahardan günler yaşıyoruz. Özellikle kuzey ülkelerinden soğuk şartlar ve yiyecek bulamama dolayısıyla pek çok tür bu bölgeye akın eder. Bulundukları yerlerden biri de Kabaklı göletlidir.
Burada çok sayıda ördekler, kazlar ve kıyı kuşları karşımıza çıkar. Aynı zamanda karasal kuşlardan da pek çok türü görürüz. Nar bülbülü ve ispinoz da bunlardan bazılarıdır. Burada türler hem daha sıcak koşulları yaşarlar hem de yiyecek bulma şansları vardır. Bu bölgenin başka bir özelliği daha var. Kabaklı göletlinde avcılık gerçekleştirilemez. Bundan dolayı özellikle tercih ederler. Burada gece gündüz kuşlar rahatlıkla yaşayabiliyorlar, beslenebiliyorlar. İlkbahara, martın sonuna, nisan ortalarına kadar buralarda yaşıyorlar” dedi.
‘KABAKLI’NIN KORUNMASI, KUŞLAR İÇİN BÜYÜK ÖNEME SAHİP’
Beslenme çeşitliliği açısından da zengin olan Kabaklı Göleti’nin korunması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Kılıç, “Çok ilginç türlerimizden bazısı, özellikle çamurcunlar dikkati çeker, Elmabaş batkalar, sakarmekeler, kuğular yine burada sıklıkla karşımıza çıkar. Nadir olarak kazları Kabaklı Göleti civarında görürüz. Ama çevredeki tarlalarda farklı kaz türlerimiz de karşımıza çıkıyor. Sakarcalar bunlardan bazılarıdır. Yine karşımıza çıkan kıyı kuşları, çamur çulluklarını görürüz.
Kızılbacaklar, yeşilbacaklar bunlardan bazılarıdır. Daha önceki yıllarda yalnızca yazın burada bulunan tür dediğimiz mahmuzlu kız kuşunu bu alanda görüyoruz. Gruplar halinde kız kuşları karşımıza çıkar. Güvercinler yıl boyunca bulunuyorlar. Ayrıca tahtalı, bildiğimiz kaya güvercinlerine göre çok büyük. O da bu alanın yerli türleri olarak karşımıza çıkıyor. Kargalarda büyük çeşitlilik var. Hem yerli türlerimiz hem de kuzeyden gelen türlerimizle burası bir kuş cenneti olma özelliği arz eder. Diyarbakır’ın avantajı özellikle kışın kuşlara pek çok imkan sunuyor. Bundan dolayı da tercih ediyorlar.
Özellikle çevrede avcı baskısı olmasına rağmen Kabaklı Göletli’nde biz bu baskıyı nispeten az olarak hissediyoruz, yaşıyoruz. Bu yüzden türlerimiz rahatlıkla burada üreme imkanlarına sahipler. Kabaklı Göleti’nde aynı zamanda balıklar da bulunuyor. Mevcut eklembacaklıların dışında kuşlara yiyecek olabilecek pek çok böcek türü de aynı zamanda bu alanda bulunuyor. Bu besin çeşitliliği, farklı türleri alanımızda yaşatmaya, barındırmaya imkan sunuyor. Fotoğrafçılar açısından, çevre dostları açısından gözlem yapılabilecek, yürüyüş yapılabilecek bir alandır. Buranın korunması büyük bir öneme sahiptir” diye konuştu.
‘ÇEVRENİN YERLEŞİM ALANLARINA AÇILMASI BİR TEHDİTTİR’
Kabaklı Göleti çevresinin yerleşim alanlarına açılmasının doğru bir yaklaşım olmadığını ifade eden Prof. Dr. Kılıç, şöyle konuştu:
“Son yıllarda artan kuraklık dolayısıyla suda ciddi bir azalma oldu ama buna rağmen bu yağışlar nispeten bunu biraz dengeledi. Bir başka sıkıntımız var. Çevrenin yerleşim alanlarına açılması. Bu kuş cennetinin korunması için yerleşimin bu civarda olmaması gerekiyor. Bu konuda hem mahalli idareciler hem de vilayetimizden destek bekliyoruz. Yerleşim yerlerini buradan uzak tutsunlar ki; bu türleri çocuklarımız, torunlarımız, doğaseverler görebilsinler. Bunları seyredebilsinler. Çevre için önemli bir nokta hepimizin bu alanı koruması ve buraya destek olması gerekiyor.”