Düzce Belediyesi tarafından kurulan Kusursuz Kafe’de Down sendromlu 15 kişi çalışıyor. Müşteriler, aldıkları hizmetten memnun kalarak ayrılıyor.
Down sendromlu bireylerin üreterek topluma entegre olmasını sağlayan kafenin sorumlusu Selen Verep, “Down sendromu bir farkındalık değil, ayrıcalıktır. İnşallah bizim de onlar gibi kocaman kalplerimiz olur” dedi.
21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü olarak kutlanırken, bu bireylerin üretime katkı sağlayıp farkındalık oluşturduğu en güzel örnek Düzce Belediyesi tarafından kurulan Kusursuz Kafe oldu. Bünyesinde Down sendromlu 15 bireyin çalıştığı kafeye gelen müşteriler, aldıkları hizmetten memnun kalarak ayrılıyor. Çalışarak ve üreterek topluma entegre olan bu bireyler, aynı zamanda aile bütçelerine de katkı sağlıyor.
‘ÜRETEREK DAHA FAZLA FARKINDALIK OLUŞTURUYORLAR’
Kafede çalışanların hem eğitmenliğini hem de yöneticiliğini yapan Selen Verep, 21 Mart’ın Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü olarak kutlandığını söyleyerek, “15 dünya güzeli arkadaşımla birlikte burada hizmet veriyoruz. Down sendromu bir farklılık ama sadece biyolojik olarak farklılıkları var. Normal insanlardan farkları kocaman bir yürekleri var. O kocaman kalpleriyle sosyal hayatlarını da kişisel hayatlarını da çok güzel idare edebiliyorlar.
Çalışma hayatında da onlarla birlikte olduğumuz için ben çok mutluyum. Down sendromlu bireyler işlerine çok sadıklar, gönülden bağlılar. Asla yalan söylemezler. Hataları olduğunda özür dilemeyi bilirler. İşlerine koşa koşa gelip, asla kaytarmadan hayatlarına devam ederler. Şu anda burada olduğu gibi paralarını kazanıyorlar. Ailelerini geçindiriyorlar. Hayatlarında tüketmekten, üretmeye geçerek daha fazla farkındalık oluşturuyorlar” dedi.
‘DEZAVATNAJLI BİREYLERİN DAHA ÇOK TOPLUMA ENTEGRE OLMASI LAZIM’
Toplumdaki dezavantajlı bireylerin topluma entegresinin sağlanması gerektiğine dikkat çeken Verep, “Toplumda birçok dezavantajlı grup var. Bedensel engelliler, zihinsel engelliler ya da ruhsal engelliler, ama toplumda ayrıcalık gösterdiğimiz zaman, onları ittiğimiz zaman hiçbir şekilde onların pozitif enerjilerini alamayız.
Çalışma hayatında, şu anda bizim yaptığımız gibi birçok dezavantajlı grubu bir arada tutarak tüketmekten üretmeye geçersek, diğer gruplar eksi değil artı planda olacaklar. Birçok proje yapılmalı. Bireyler fabrika ya da kurumlarda çalışmalı ki farklılıkları gördükçe diğer bireyler de onlara entegre olsunlar. Toplum bu şekilde yükselebilir ve kaliteli hale gelebilir. Down sendromu, bir farkındalık değil, ayrıcalıktır. İnşallah bizim de onlar gibi kocaman kalplerimiz olur” şeklinde konuştu.