Kuşlar beni sana hatırlatırsa, Her kanat çırpışında sana nasıl koşarak geldiğimi unutma. Ne olur ihmal etme kalbinin sesini dinlemeyi.
Yollar farklı hayatlar sunsa da, seni bana çıkaran her yaz akşamının dolunayında
Sen izlerini kaybetme.
Koş git en uzağa, bazen bin rastgele bir arabaya,
Kuşlar gibi nereye uçtuğunun, gittiğinin bir önemi yok! Pır pır atan küçük kalbinde büyük aşkımızı taşındıktan sonra…
Gururumu ve bitmeyen endişemi ne olur anla
Tanımamıştım hiç senin gibisini, kalbim hiç böyle çarpmamıştı.
Aşkın kör ettiği şu gözlerimi bir tek Aşık Veysel anlar beni. Gönül gözü ile görürken içindeki seni ve bizi. Ben bilemedim dışarıdan nasıl göründüğümüzü.
Zaten kuşlarda böyle değil midir dünyaya farklı gözlerle bakarken uçup giderler aşka ve aşktan ötesine… Rotasını bilmeden kanat çırpar sıcak yuvasına ulaşır, ait hisseder gittiği durağını bulur bilmeden benimser.
Rüzgara aç kanatlarını, savur saçlarını. Kapat kulaklarını sadece hayatın ritminin sesini duy. Yedi dipsiz vadiyi aşarak geldim, Yunus’un Dergâhına koştuğu gibi. Şöyle bir düşünüyorum da ; Mavi gökyüzüne en çok kuşlar yakışır ya sen de en çok benim yanıma yakışırsın. Kuşlar beni sana hatırlatırsa sevmekten asla vazgeçme bizi…