Şölen İcra Kurulu Başkanı Erdoğan Çoban, küresel marka olmak için global ve yerelin bütünleşik olarak ele alınması gerektiğini söyledi.
Capital, Ekonomist, Start Up ve CeoLife dergileri tarafından düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi (UEZ Sapanca 2024), bu yıl 13’üncü kez Türkiye ve dünyanın saygın siyasetçilerini, iş dünyası liderlerini ve akademisyenlerini ağırladı. Şölen’in sponsor olduğu ikinci panel ‘Yeni Global Düzende Büyüme Fırsatları’ başlığıyla düzenlendi.
Panelin moderatörlüğünü yürüten Denizbank Finansal Hizmetler Grubu CEO’su Hakan Ateş, “Birbirimize ihtiyacımız var. Hepimiz birbirimizden öğrenerek çok fazla şey yapabiliriz” ifadeleri ile birlikteliğin önemine işaret etti.
Panelde konuşan Şölen İcra Kurulu Başkanı Erdoğan Çoban, küresel marka olmak için global ve yerelin bütünleşik olarak ele alınması gerektiğini aktardı. Türkiye, ABD, Çin gibi ülkelerde perakende dağıtım kanallarına dikkat edilmesi gerektiğini aktaran Çoban, “Siyasi ve ekonomik koşulları bilmek de çok kıymetli. Kültürü, perakendeyi, dağıtım kanallarını bilmek çok önemli. Bu glokal dediğimiz yapının ta kendisi. Global düşün lokal yaşa. Şirketleri yönetmek için kıymetli olduğunu düşünüyorum” dedi.
200 ürün ile 100’ün üzerinde ülkeye ihracat yaptıklarını açıklayan Çoban, ileride Türkiye dışında da üretim planladıklarını kaydederek şöyle devam etti:
“Hepimizin, bütün CEO’ların temel hedefleri satışları artır, maliyetleri düşür. Bütün genel kurullarda bunu bekler. 600 milyon dolarlık bir şirketiz. 2027 yılında 1 milyar doların üzerine çıkacağız. Şu anda sadece Türkiye’de üretim yapıyoruz. Türkiye’de en fazla patente sahip gıda şirketiyiz” diye konuştu.
4 YILDA 200 MİLYON EURO YATIRIM YAPACAK
Panelde bir diğer konuşmacısı, Mediterra Capital Management Limited Kurucu Ortağı Ahmet Faralyalı da bugüne kadar 16 şirkete yatırım yaptıklarını ve 350 milyon Euro kadar bir özkaynak kullandıklarını, önümüzdeki 4 senede 200 milyon Euro daha Türkiye’deki şirketlere özkaynak yatırımı yapmayı planladıklarını belirtti. “Biz temelinde büyüme yatırımcısıyız. Sürdürülebilir kârlı şirket yaratmak bizim işimiz. Ağırlıklı olarak yabancı sermayeyi Türkiye’ye getiriyoruz” diyen Faralyalı, şöyle devam etti:
“Senede iki yatırım yapıyoruz. Senede iki yatırımı da senede 50 milyon Euro yatırım gibi görüyoruz. Bunu belki 100’e çıkarırız ama getirilerimizi düşürmek istemiyoruz. Yüksek getiri çok önemli. Orta ve uzun vadeli yatırım yapıyor, bir şirketi 5 yıl boyunca geliştirdikten sonra halka arz ediyor ya da satıyoruz.”
DEĞİŞİM OLMAZSA HAYATTA KALAMAZSIN
LC WAIKIKI Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük ise değişimin sancılı olduğunu vurguladığı konuşmasında, şu ifadeleri kullandı:
“Geri gidiyorsun, organizasyon yapısını değiştiriyorsun, ciro kaybediyorsun. Bu değişimi kartal hikayesine benzetiyorum. Bunu veteriner hekimler daha iyi bilir ama bir kartal 25 yaşına geldiğinde pençeleri sertleşir, tüyleri dökülür avını yakalayamaz. Değişime karar verecek ya da ölecek. Kartal dağın tepesine çıkar. 5-6 ay dinlenir. Gagasını kayaya vurarak kırar. Ardından pençelerini tek tek söker. Pençeleriyle de tüylerini yolar. Sonra Kartal yeni doğmuş genç bir kartal olarak 25 yıl daha ömrünü sürdürür. Her değişim bunun gibi sancılı. Her değişimde zor kararlar vermişlerdir. Değişmeyen tek şey değişimdir. Biz üretimden markaya yatırım yapmasaydık, bayilikten perakendeye yönelmeseydik eminim burada olamazdık.
“Dijital olmazsa olmaz. Bir şirket dijitalleşemezse, yapay zekaya yatırım yapmazsa rekabet etmesi mümkün değil. Şu anda IT tarafında 800 tane yazılım yapan mühendisimiz var. Ve tüm yazılımlarda kendi yazılımcılarımızı kullanıyoruz. Pandemi sürecinden sonra bizim sektörümüz hızlandı. Payımız yüzde 3-4 iken 8-9’lara çıktı. Şu anda e-ticaret oranımız yüzde 15’te. yüzde 30-40’ı belli ki ilerleyen yıllarda dijital taraftan gelecek. Ayrıca Pazar yerlerinden çıktık. Bunun nedeni o kadar hızlı büyüyordu ki; dijital Pazar yüzde 50-60’lara kadar çıkmıştı. Bu bizi korkuttu. Nasıl bayilik sisteminden çıkmayı düşündüysek buradan da çıktık.”
DÜNYA STANDARTLARINI TÜRKİYE’YE TAŞIYOR
Sarkuysan A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı da panelde şunları söyledi:
“Kuruluşumuzda bin 100 ortağımız vardı. Şimdi 20-25 bin belki, o da her gün değişiyor. Yüzde 100’ü halka açık. Türkiye’de çalışan sayısı 950, şirketler grubu olarak 2 bin 500. Türkiye’de ürettiğimiz kadar yurt dışında da üretmeyi düşünüyoruz. Sektörümüz yüzde 2’nin üzerinde dünya bakır piyasasından pay alıyor. Türkiye ekonomisi ise yüzde 1 alıyor. Demek ki biz iki katını alıyoruz. Biz ABD’de yaptığımız yatırımlarla, oradaki bütün standartları Türkiye’ye taşıyoruz. Üretimimizin yüzde 30-35’ini yeşil üretiyoruz. Araçların, beyaz eşyaların çoğunda benim ürünlerim var. Aslında ben net ihracatçıyım. Ama ithalatçısın diyorlar, bu doğru değil.”
BEŞERİ SERMAYE SANAYİ ALTYAPISI İLE HARMANLANDI
Tarım tedarik zincirinin çok karmaşık bir zincir olduğunu anlatan Tiryaki Agro CEO’su Süleyman Tiryakioğlu ise şunları söyledi:
“Bunun tek merkezden yönetilmesi mümkün değil. 2000’li yılların başında globalleşme yolculuğumuz başladı. Türkiye, global yolculuğa çıktığında farklı davranıldığını gördük. Beşeri sermayemizi ve sanayi altyapımızı bir araya getirip önemli bir değerler zinciri yaratıyoruz. Dünyadaki gelişmelerin etkisiyle çok önemli kaslarımız gelişti. Global dünyada avantaj havuzumuzun oluştuğunu gördük. Empati ve anlama becerimiz var. Aynı anda Rusla, Arapla, İranlıyla, Amerikalıyla iş yapan nadir kültürlerden bir tanesiyiz. Empatinin yanında sempatimiz de var. Adaptasyon kabiliyetimiz ve yılmama özelliğimiz de var. Bu yılmazlık bence bizim genetiğimizde olan bir şey. Küresel rekabette Çin ve Hindistan’la neredeyse kafa kafaya yarışıyoruz.”