Kurban Bayramı’na sayılı günler kaldı. Kaliteli bir et elde edebilmek adına kurbanlık hayvanın strese girmemesi gerektiğini söyleyen Gıda Yüksek Mühendisi Öğr. Gör. Eda Şensu Demir, “Strese giren hayvan, vücudunda biriken glikojeni kullanır ve daha sonrasında aroma ve lezzet oluşum reaksiyonları için ortamda kullanılabilecek besin ögesi kalmaz. Hayvanın kesimden 1-2 gün öncesinde, kesim noktasına getirilerek dinlendirilmesi gerekir” uyarısında bulundu.
Yaklaşan Kurban Bayramı ile birlikte birçok kişiyi kurban telaşı sardı. Yüksek protein içeriğinin yanı sıra çeşitli vitamin ve mineralleri barındıran önemli bir besin kaynağı olan etin yapısında aynı zamanda mikroorganizmalar da mevcut. Bu organizmaların bazılarının insanları ve hayvanların sağlığını olumsuz etkileyebildiğini söyleyen İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), İstanbul Gelişim Meslek Yüksekokulu (İGMYO), Gıda Teknolojisi Bölümü’nden Gıda Yüksek Mühendisi Öğr. Gör. Eda Şensu Demir, ette var olan mikrobiyal yükü artırmamak adına kesim ve depolama aşamalarında hijyen ve sanitasyon kurallarına dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.
KESİME UYGUN TEMİZ BİR KIYAFET GİYİLMELİ VE EL HİJYENİNE DİKKAT EDİLMELİ”
Kaliteli bir et elde edebilmek için kesim öncesi, kesim sırası ve kesim sonrasında dikkat edilmesi gereken noktalar bulunuyor. Kesim öncesinde, hayvanın kesileceği ortamın ve kullanılacak aletlerin hijyenik hâle getirilmesi gerektiğini ifade eden Gıda Yüksek Mühendisi Öğr. Gör. Eda Şensu Demir, “Kesim işlemini gerçekleştirecek olan kişi, kesime uygun temiz bir kıyafet giymeli ve el hijyenine dikkat etmelidir.
Bu şekilde ette var olan mikroorganizma sayısı kontrol altında tutularak çevreden de farklı mikroorganizma bulaşması engellenecektir. Etin kalitesini etkileyecek bir diğer faktör ise kesim sırasında hayvanın strese girmesidir. Strese giren hayvan, vücudunda biriken glikojeni kullanır ve daha sonrasında aroma ve lezzet oluşum reaksiyonları için ortamda kullanılabilecek besin ögesi kalmaz. Hayvanın kesimden 1-2 gün öncesinde, kesim noktasına getirilerek dinlendirilmesi gerekir. Kesilen hayvanları görmesi ya da kan kokusu alması da strese sokacaktır. Bunun mümkün olduğunca engellenmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
“KESİLEN ET BİR MİKTAR HAVA İLE TEMAS ETTİRİLMELİ”
Hayvan kesildikten sonra istenen aroma ve lezzetin sağlanması için uygun şekilde dinlendirilmesi gerekiyor. Hayvanın kas dokusunun ete dönüşebilmesi için 3 farklı aşamayı tamamlaması gerektiğini belirten Demir, “Birinci faz, 6-8 saat arası süren sıcak et fazıdır. Bu süreçte et +16 derecede tutulmalıdır. Sonrasında +4 derece, daha sonrasında ise etin olgunlaşmasının sağlanması için +4 derecenin altına indirilerek muhafaza edilmesi gerekir.
Değinmemiz gereken önemli konulardan biri de kesilen etin pembe-kırmızı renkte olmasıdır. İstenilen bu rengin sağlanabilmesi için kesilen et bir miktar hava ile temas ettirilmelidir. Yani, keser kesmez poşete koyarsak ette kararma, kahverengileşme meydana gelir. Bu sebeple de eti taşırken ağzı açık hava alabileceği kaplar tercih edilmeli” dedi.
“6-8 AY GİBİ BİR SÜRE İÇİNDE ETİN TÜKETİLMESİNİ ÖNERİYORUZ”
Fazla miktarda et varsa ve uzun süre saklanacaksa en kaliteli ve sağlıklı muhafaza yöntemi olan dondurma yönteminin tercih edilmesi gerekiyor. Bu işlemde dikkat edilmesi gereken noktanın fazla miktarda eti aynı anda dondurmaya çalışmamak olduğunu ifade eden Öğr. Gör. Eda Şensu Demir, “Kaliteli bir donmuş gıda elde edebilmek için donma işleminin hızlı bir şekilde gerçekleşmesi gerekir.
Bu sebeple et küçük porsiyonlar hâlinde dondurularak hızlı bir donma sağlanabilir. Ayrıca, donmuş gıdalar uzun raf ömürlerine sahip olsalar bile uzun süre bekletildiğinde aroma ve lezzet kaybı yaşanır. 6-8 ay gibi bir süre içinde etin tüketilmesini öneriyoruz. En önemli husus da dondurulmuş ürünler çözündürüldükten sonra tekrar dondurulmamalıdır. Özellikle et için büyük tehlike oluşturuyor bu durum. Dondurmanın dışında, ısıl işlem uygulanarak kavurma şeklinde de depolanabilir” açıklamasında bulundu.