Kur’an’ı Türkçe’ye tercüme ettiren ilk kişi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kur’an-ı Kerimi baş ucu kitabı yaptığını biliyor muydunuz?
Atatürk tarihimizde ilk kez, parasını cebinden ödeyerek, Elmalılı Hamdi Yazır hocaya 14 yıl süren bir çalışmanın sonunda Türkçe Kuran’ın mealini ve tefsirini hazırlattı. Sonra bu eseri binlerce adet bastırarak Anadolu’ya dağıttırdı. (Kaynak: Yalçın Koçak’ın kaleme aldığı “Tiran-Toynbee’nin Kayıp Kitabı” sayfa 66)
Yalçın Koçak’ın bu kitabından, “okuduğum binlerce eserden ilk ona girecek kadar değerli diyerek tavsiye eden, Türk tıp dünyasını aldığı uluslararası ödüllerle en önde temsil eden, sanatçı kişiliği yanısıra Kur-an araştırmacılığı da yapan ve üzerine kitaplar yazan, ülkemizin az bulunur dahilerinden Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın övgüyle bahsetmiştir. Cumhuriyet yıllarına ilişkin kayıp Türk tarihini öğrenme fırsatını elde edeceğiniz Tiran-Toynbee’nin Kayıp Kitabı adlı kitapta, şok olacağınız çarpıcı bilgiler bulunmaktadır.
Kur’an hükümleri halen doğru anlaşılmış değil
Din ve bilim asla birbirine zıt değildir. Tam tersi, Kur’an’da 700’ü aşkın ayet ile akletmenin önemi vurgulanmıştır. Her ne kadar Kur’an-ı Kerim bir bilim kitabı olmasada, pozitif bilime ışık tutacak bahislerle doludur. Başta astronomi olmak üzere, matematik, genetik, fizik, kimya, jeoloji, sosyoloji, psikoloji ve daha pek çok bilim dalı ile ilgili ayetler vardır. Bu bir sav değildir, okuduğunuzda keşfedeceğiniz mutlak bir bilgidir. Maalesef 12. yüzyıldan itibaren hızlanarak, müslümanlar Kur’a’nın sadece ibadet ile ilgili hükümlerini almış, pozitif bilimde ilerlemenin önemi ve akıl etme ile ilgili hükümler göz ardı edilmiştir.
Akıl etmekten fazlasını yapmış, Türkiye’nin yetiştirdiği bir diğer önemli bilim insanı Prof.Dr. Gazi Özdemir’dir. Ana bilim dalı Nöroloji olan, üniversitede öğretim üyesi olarak yıllarca ders vermiştir. Tıp dünyasına büyük katkı sağlamakla yetinmeyip, ikinci derin bir ilme, Kur’an ilmine yıllarını vermeyi göze alarak Kur’an’ın meal ve tefsirini yapmıştır.
Hatay’da doğması hasebiyle iyi derecede Arapça dilini bilmesinin de avantajını kullanarak, 5 yıl gibi uzun bir süre çalıştıktan sonra eserini yayınlamıştır. Kur’an-ı Kerimi en doğru şekilde açıklamaya çalışmış, tartışmalı, gri konulara akılcı ve bilimle bağdaşan açıklamalar yaparak insanlığa büyük bir hizmette bulunmuştur. Prof.Dr. Gazi Özdemir, özellikle Elmalılı’nın Kur’an-ı Kerimi Arapçadan değil, Farsça dilinden tercüme ettiği için oluşan bazı kelime ve anlam hatalarına odaklanmıştır.
Anadolu’ya özel gönderilmiş görevli, Kur’an alimi Atatürk…
Atatürk’ün ölmeden hemen önce son sözünün ne olduğunu herkes merak ediyordur. Bu bilgiyi yazarı Hulusi Turgut olan “Kılıç Ali’nin Anıları” adlı kitabına dayandıran Prof. Dr. Gazi Özdemir vermektedir. Fakat öncesinde konunun anlaşılması için bir parantez açmamız gerekiyor.
Buna göre; dünya okulundan başarıyla mezun olmuş, kitabını sağ eline alan, kurtuluş ile müjdelenen insanlar can verirken rehber melekleri ona “Selamun Aleyküm; yani Allah’ın selamı üzerine olsun” derler. Kişi bunu duyduğunda; “Aleyküm selam” şeklinde bazen sesli, bazen bizlerin duyamayacağı bir içtenlikte cevap verir. Atatürk, son sözü “Aleyküm Selam”ı yanından hiç ayrılmayan dokturunun yüzüne bakarak söylemiştir. Sizde bilirsiniz, kimse durup duruken selam almadıkça selamın karşılığını vermez. Burdan anlıyoruz ki görevli melekler Atatürk’e selamun aleyküm demişlerdir. Elbette her şeyin en doğrusunu Kadir-i Mutlak Allah (cc) bilir. Ancak ben kalbimden şunu diliyorum ki; İnşaAllah Atatürk Allah’ın razı olduğu, ve yeri Cennet olan kullarındandır.
Kalplerdeki imanı sadece Allah (cc) bilir
Şunu da herkesin çok iyi bilmesi ve daima hatırlaması gerekir. Atatürk dahil biz insanlar mükemmel varlıklar değiliz, olamayız. Zira, mükemmel olan, her türlü eksiklikten münezzeh olan sadece Allah’tır. Her şey O’ndandır, tek kaynak, tek yaratıcı O’dur. Biz insanlar bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek yanlışlar yaparız, günah işleriz.
Bu nedenle herkesi olduğu gibi kabul etmek, yaptığı hataları ve günahları araştırmamak ve “Zan”da bulunmamak gerekir. Örneğin bir insanın iman derecesini, kalbinin en derinini bir tek Allah (cc) bilir. Bu Kur’an-ı Kerim’deki muhtelif ayetlerle sabittir. Görevli melekler, insanı 7/24 izlediği ve her şeyi kayıt ettiği halde, kişinin imanı ile ilgili bir fikir/hüküm beyan etme hakları olmadığı halde, biz insanlara ne oluyor da başkası hakkında kolayca ahkam kesebiliyoruz?
Atatürk sadece Kur’an’ı Kerimi Türkçe’ye tercüme ettirmekle kalmamış, 1934 yılında adı;”Kur’an’ın Özüne Dönüş” adlı projeyi başlatarak İslam dinine büyük katkılarda bulunmuştur. Çok daha fazlasını Prof. Dr. Gazi Özdemir’in kitaplarından ve Youtube videolarından bulabilirsiniz. Atatürk’ün son sözü ile ilgili videosunun linkini de yazımda ekliyorum.
Bu vesileyle, ülkemizin düşman işgalinden kurtulmasında öncülük yapan, sayılamayacak kadar çok eser ve fikirle insanlığa katkı sağlayan, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü 10 Kasım ölüm yıl dönümünde rahmetle, saygıyla ve dua ile anıyorum. Allah (cc) ondan razı olsun, mekanı Cennet olsun.