İstanbul’da kurak ve yağışsız geçen yazın ardından barajlarımız kurudu, doluluk oranı yüzde 30,18’e kadar düştü.
Alibeyköy ile Kazandere ve Papuçdere barajlarındaki doluluk oranı yüzde 10’un altına indi. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nden Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, “Mevcut barajlardaki doluluk seviyesiyle bugün hesap yaptığımız zaman, 264 milyon metreküp şu anda barajlarda su miktarı var. Günlük tüketimi hesap ettiğimiz zaman önümüzde 85 günlük bir suyumuzun kaldığı anlamına geliyor ki bu gerçekten alarm veriyor anlamına geliyor” dedi.
İSKİ verilerine göre, İstanbul’un su ihtiyacını karşılayan 10 barajdaki doluluk oranı yüzde 30,18’e geriledi. Alibeyköy ile Trakya’dan İstanbul’a su sağlanan Kırklareli’nin Vize ilçesi sınırlarındaki Kazandere, Pabuçdere ve Istrancalar barajlarındaki doluluk oranı, son yılların en düşük seviyesine indi. Alibeyköy, Kazandere ve Papuçdere barajlarındaki doluluk oranı yüzde 10’un altına geriledi. Yüzde 8,56 ile dip seviyeyi gören Kazandere’nin kuruyan bölümlerinde hayvanlar otluyor. Yüzde 50 doluluk oranının üzerindeki tek baraj ise Elmalı Barajı oldu. Elmalı Barajında doluluk oranı yüzde 51,93 olarak ölçüldü.
ALİBEYKÖY BARAJI SON 10 YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNDE
Alibeyköy Barajı’nda 2024 yılının Ocak ayında yüzde 76,6 olarak ölçülen doluluk oranı bugün itibarıyla yüzde 6,07 olarak ölçüldü. Baraj gölünün büyük bölümü kururken, eskiden suyla dolu alanlarda büyükbaş hayvanların otladığı görüldü. Suyun çekilmesiyle tarihi su kemerleri de ortaya çıktı. Alibeyköy Barajı’nda ölçülen doluluk oranı son 10 yılın en düşük seviyesi olarak kayıtlara geçti.
SON 10 YILIN EN AZ YAĞIŞINI ALDIK
İSKİ verilerine göre bu yıl barajların aldığı yağış miktarı da geçen yılların oldukça gerisinde kaldı. 2023 yılında metrekareye 852 kilogram yağış düşen İstanbul barajlarında bu yıl, metrekareye sadece 480 kilogram yağış düştü. Bu rakamın son 10 yılın en düşük yağış miktarı olduğu belirtildi. İstanbul barajlarına 2021 yılında metrekareye 901,3 kilogram yağış düşmüştü.
DOLULUK ORANI EN YÜKSEK ELMALI, EN DÜŞÜK ALİBEYKÖY
İstanbul barajlarında en yüksek doluluk oranı yüzde 51,93 ile Elmalı Barajı’nda ölçülürken, en az doluluk oranı ise yüzde 6,07 ile Alibeyköy Barajı’nda kayıtlara geçti. İstanbul’un barajlarındaki bugünkü doluluk oranları şöyle:
Ömerli yüzde 26,83, Darlık yüzde 32,24, Elmalı yüzde 51,93, Terkos yüzde 40,67, Alibeyköy yüzde 6,07, Büyükçekmece yüzde 32,46, Sazlıdere yüzde 41,93, Istrancalar yüzde 34,14, Kazandere yüzde 8,27, Papuçdere yüzde 7,95
‘ALARM VERİYOR’
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, yaz aylarının aşırı sıcak ve yağışsız geçmesiyle oluşan kuraklığın ardından bölgede İstanbul’u besleyen barajlarda ciddi düşüş yaşandığını söyledi. Tecer, “İstanbul’u besleyen barajlardaki doluluk oranları yüzde 30’lara kadar düştü. Bu şu anlama geliyor; İstanbul’da evsel, kentsel ve endüstriyel su tüketimini hesap ettiğimiz zaman günlük yaklaşık 3 milyon metreküp yani ton su tüketimi var. Mevcut barajlardaki doluluk seviyesiyle bugün hesap yaptığımız zaman, 264 milyon metreküp şu anda barajlarda su miktarı var. Günlük tüketimi hesap ettiğimiz zaman önümüzde 85 günlük bir suyumuzun kaldığı anlamına geliyor ki bu gerçekten alarm veriyor anlamına geliyor. Bu bir gerçek, yani iklim değişikliğiyle beraber yağış ortalamalarının düşmesi, sıcaklıkların artarak buharlaşmanın fazla olması bu barajlardaki doluluk seviyelerini düşürüyor. Bu hayatımızın bir gerçeği. İklim değişikliğiyle mücadele edebiliriz belki ama daha önemlisi yapmamız gereken şey; suyu tükettiğimiz alanları, suyu tükettiğimiz sektörleri gözden yetiştirmemiz gerekiyor. Nerede kullanıyoruz? Evsel ihtiyaçlarımız için, kentsel ticarethanelerde ve endüstriyel faaliyetlerimiz için buz suyu tüketiyoruz. Dolayısıyla burada bu gerçeği göz önünde bulundurarak suya dayalı yaşam biçimimizi artık biraz sorgulamamız ve biraz tasarruflu suyu kullanmamız gerekiyor” dedi.
‘YAĞMUR HASADI YAPMAMIZ GEREKİYOR’
Barajların doluluklarının yağışlara bağlı olduğunu söyleyen Tecer, “Bu da iklim değişikliğinden etkilendiği için burada yapacağımız; iklim değişikliğiyle mücadele edebiliriz, ona adaptasyon içeren bir hayat biçimine geçebiliriz ama daha önemlisi suyu tüketirken almamız gereken önlemler var. Kişisel olarak da tükettiğimiz suyu tasarruflu bir biçimde sarf etmemiz gerekiyor. Evsel ve endüstriyel su tüketimlerini azaltmamız lazım. Daha az su, yoğun sektörlere geçilmesi lazım özellikle bu bölgede. Suyun da geri kazanımını sağlamamız lazım. Yani yağmur hasadı yapmamız gerekiyor. Tarımsal sulamada, vahşi sulamadan vazgeçmemiz, damlama ve yağmurlama sulamaya geçmemiz gerekiyor. Belediyelerin özellikle park bahçe sulamalarında şebeke suyu yerine, gri su dediğimiz arıtılmış ve tekrar geri dönüştürülmüş suyu kullanması gerekiyor. Ama biz bunları bir hayat biçimi haline getiremedik. Ne bireysel olarak suyumuzun tükendiğinin farkındayız, ne ilgili kurumlar nezdinde bu önlemleri hayata geçirecek bir zihniyete kavuşmadık henüz. Bizim bir eksikliğimiz zaten temel olarak burada. Bu zihniyet dönüşümü gerekiyor. Yani artık sularımızın kısıtlı olduğu, su stresi yaşayan bir ülke olduğumuzu bütün hücrelerimizle, bütün düşünce yaptığımızla idrak etmemiz gerekiyor” diye konuştu.