Kayseri’deki 6 bin yıllık Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri’nde 1948 yılından bu yana kazı çalışmaları devam ediyor.
Kazı Başkanı Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, “Burada hedefimiz ve asıl öğrenmeye çalıştığımız şey, o dönemin bütün organik ve inorganik her türlü malzemesini bulmak ve bunlardan yola çıkarak Kültepe’nin, Kayseri’nin ya da Anadolu’nun bütün yaşantısına ilişkin veri toplamak” dedi.
Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran belgelerin gün ışığına çıkarıldığı Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri, kent merkezine 24 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Hititlerin Anadolu’da kurduğu ilk kentin kalıntısı olan höyük ve onu saran Karum’dan oluşan Kültepe Ören Yeri’nde yönetim binaları, dini yapılar, ev ve dükkan ile atölye kalıntıları yer alıyor. Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden olan ören yerinde kazı ve restorasyon çalışmaları, 1948 yılından bu yana devam ediyor.
‘TÜM KALINTILAR BİZİM İÇİN ÖNEMLİ’
Kazı çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, “Kazı çalışmalarına aynı alanda devam ediyoruz. Arkeolojik kazılar, hızla yapılan çalışmalar değildir. Özellikle bizim dönemlere ilişkin çalışmalarımız yavaş gitmek zorunda oluyor. Bizim hedeflediğimiz şey, eser bulmak değil. Yapı içindeki tüm kalıntılar bizim için önemli. Kazdığımız sarayın içindeki arşiv, varsa herhangi bir kalıntı. O dönemdeki insanların nasıl beslendiğine kadar bütün oradaki en küçük parçaya kadar bunları toplamaya çalışıyoruz. Bu nedenle çalışmalar uzun sürüyor. Aksi halde kazma kürekle girip bir yapıyı ortaya çıkarmak çok kolay. Bizim burada hedefimiz ve asıl öğrenmeye çalıştığımız şey, o dönemin bütün organik ve inorganik her türlü malzemesini bulmak ve bunlardan yola çıkarak Kültepe’nin, Kayseri’nin ya da Anadolu’nun bütün yaşantısına ilişkin veri toplamak” dedi.
‘BİZE BUĞDAY TANESİ BİLE DÜNYANIN BİLGİSİNİ VERİYOR’
Kazı çalışmalarını yavaş yürüttüklerini belirten Prof. Dr. Kulakoğlu, “Biz kemik bulduğumuz zaman onu kemik olarak görmüyoruz. O kemikten yola çıkarak ekonomisini, insanların yaşam biçimini ve dini inançlarına kadar bütün aşamaları kaydetmeye çalışıyoruz. Aksi takdirde biz bir tahribat yaparız. Bulduğumuz en küçük buğday tanesi bile bize dünyanın bilgisini veriyor. Arkeoloji dalı son yıllarda çok disiplinli bir çalışma yapıyor. Bizim ekibimizde bitki kalıntılarını inceleyen uzmanlar var. Kömür kalıntılarını inceleyen uzmanlar var. Kazı alanında her şeyi inceleyen uzmanlarla iş yapmak zorundayız. Yapmazsak biz kendimize, Türkiye’ye ve insanlığa ihanet etmiş oluruz. Bizim çalışmaları yaparken yavaş olmamızın sebebi budur. Yoksa kazmayı vurur, yapıları ortaya çıkarırsınız” diye konuştu.
‘KAZI ÇALIŞMALARI KISA VADEDE BİTECEK GİBİ GÖZÜKMÜYOR’
Kültepe’de 6 bin yıl önce yaşayan kralların sarayında kazı çalışması yürüttüklerini kaydeden Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, “Kültepe’de bulunan saray dediğimiz yapı çok küçük bir şey değil. Şu an için 70×45 metre civarında. Sadece bir köşesini kazabiliyoruz. Bu kazı çalışması kısa vadede bitecek gibi gözükmüyor. 10-15 yıl gibi bir zaman alır. Eminim ki biz bunu yaparsak Anadolu’da Asurlu tüccarlardan çok daha öncesini, Anadolu’da ne kadar güçlü bir devlet olduğunu ortaya koyabileceğiz” ifadesini kullandı.
‘ASURLU TÜCCARLAR ANADOLU’DA YENİ BİR ÇAĞ BAŞLATIYORLAR’
Yıllardır süren çalışmalarda önemli eserler bulduklarını söyleyen Prof. Dr. Kulakoğlu, şunları söyledi:
“Şimdiye kadar yaptığımız çalışmalarda küçük buluntular çok önemli ama bulduklarımıza göre Asurlu tüccarlar Anadolu’ya geldiklerinde yeni bir çağı başlatıyorlar. Anadolu insanı yazı ve bürokrasi ile tanışıyor. Anadolu insanı, dini inanç sistemini değiştiriyor. Şu an Kültepe bölgesinde yaptığımız çalışmalardan öğrendiğimiz Anadolu, ilk kez bu döneme Asurlu tüccarlar sayesinde girmedi. Onlardan 500 yıl kadar daha öncesinde Anadolu’da güçlü krallıklar vardı. Anadolu’da Suriye ve Mezopotamya’daki krallıklarla baş edecek büyüklükte veya güçte krallıklarla doludur. Birleştikleri zaman Suriye ve Mezopotamya’daki krallıklarla baş edecek güce sahip olduklarını söyleyebilirim.”
Öte yandan bu yıl yapılan kazılarda idol (çoktanrılı dinlerde küçük boyutlu tanrı ya da tanrıça heykelciği) bulundu.