Kudüs’ün Müslümanların ilk kıblesi olması, onun İslam dini nazarındaki kutsallık ve önemini bariz bir şekilde göstermektedir. İlk kıble ve İsra ve Mirac’ın mekanı olan bu mukaddes şehir ve içindeki kutsal mescide verilen değer, İslam dininin önemli bir ilkesidir.
Arapça El Kuds, İbranice Yeruşalayim olarak adlandırılan Kudüs, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden birisi.
Tarih boyunca, birçok kutsal yapıya ev sahipliği yapmasından dolayı çok sayıda savaşa sebep oldu ve defalarca yıkıldı, yeniden inşa edildi.
Kudüs, 1517’den 1917’ye kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolündeydi.
Kudüs, üç semavi din olan İslam, Yahudilik ve Hristiyanlık için çok kutsal sayılan yerleri içinde barındırıyor. Kutsal yerlerin önemli bir kısmı Doğu Kudüs’te yer alıyor.
İsrail, 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı’nda o zamana kadar Ürdün’ün kontrolü altında bulunan Doğu Kudüs’ü işgal etti. O tarihten bu yana İsrail işgali altında bulunuyor.
İsrail, 1980 yılında kabul ettiği kanunla Kudüs’ü “başkenti” ilan etti. Ayrıca aynı kanunla kentte yaşayan Araplara vatandaşlık verildi.
Araplar da Doğu Kudüs’ü ileride kurulması muhtemel Filistin devletinin başkenti olarak kabul ediyor. 1993 yılında imzalanan Oslo Barış Anlaşmaları’nda Kudüs’ün nihai statüsünün barış görüşmelerinin ileri aşamalarında ele alınması öngörülmüştü.
İsrail devletine ait meclis, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve bakanlıklar gibi resmi kurumlar Kudüs’te yer alıyor.
Ancak İsrail’in Kudüs üzerindeki başkent ilanı uluslararası alanda tanınmıyor. İsrail büyükelçiliğini Kudüs’te tutan tek ülke ABD. Eski ABD Başkanı Donald Trump, 2018 yılında Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımış ve büyükelçiliği buraya taşımıştı.
İsrail’in Doğu Kudüs’ü işgal etmesinden bu yana Yahudi nüfusunda önemli bir artış kaydetti.
1967 yılından bu yana İsrail burada en az 12 yerleşim birimi kurdu.
İsrailli sivil toplum örgütü Peace Now (Barış Şimdi) verilerine göre Doğu Kudüs’teki yerleşimlerde 220 binden fazla Yahudi yaşıyor.
Uluslararası hukuk tarafından Doğu Kudüs’teki Yahudi yerleşimleri yasa dışı kabul ediliyor. Ancak İsrail, buna itiraz ediyor.
Kudüs’te yaklaşık 950 bin kişi yaşıyor. Nüfusun yüzde 37’sini Araplar, yüzde 61’ini de Yahudiler oluşturuyor.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komisyonu’nun raporuna göre, 1 Kasım 2022 ile 31 Ekim 2023 arasında Batı Şeria’nın C Bölgesi’ndeki mevcut İsrail yerleşimlerinde yaklaşık 24 bin 300 haneye izin verildi.
Bu, 2017’de yerleşim izinlerine ilişkin veriler izleme altına alındığından beri kaydedilen en yüksek rakam ve bunların 9 bin 670’i Doğu Kudüs’te.
PEKİ KUDÜS NEDEN ÖNEMLİDİR?
İslam tarihinde ilk kıble, yeryüzünde Kâbe’den sonra inşa edilen İkinci Mescit ve Müslümanlar açısından yeryüzündeki harem alanlarından üçüncüsüdür. Kudüs, dünyadaki 3 büyük inanç (Yahudilik, Hristiyanlık, İslamiyet) açısından merkezi bir kutsallığa sahiptir.
Dünyaya etki eden büyük devletler Kudüs’e mutlaka sahip olmak istemişler ve orayı kontrolleri altında tutmak için mücadeleler gerçekleştirmişlerdir.
Kudüs, Müslümanların kalplerinde özel bir yere sahiptir;
Kur’an-ı Kerim’e göre kutsal topraklardır:
“Ey halkım Allah’ın sizlere tahsis ettiği kutsal topraklara girin” (Maide,22)
Kur’an-ı Kerim’e göre bereketli topraklardır:
“Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Hz. Muhammed s.a.v.) kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah (c.c.) noksan sıfatlardan münezzehtir; O (c.c.) gerçekten işiten, görendir.” (İsra, 1)
“Süleyman’ın (a.s.) faydalanması için de, bereketli, kutsal kıldığımız topraklara doğru, onun planlamasına göre kasırga gibi şiddetli esen rüzgârı verdik. Her şey bizim ilmimiz, irademiz, planımız dâhilinde gerçekleşmeye devam etmektedir.” (Enbiya, 81)
Mübarek Mescid-i Aksa’nın bulunduğu mekândır. Mescid-i Aksayı ziyaret tavsiye edilmiş ve orada kılınacak namazlara 500 kat daha fazla sevap vaat edilmiştir.
Filistin ve Kudüs toprakları birçok peygamberlerimizin doğum ve yaşam yeridir. Kur’an-ı Kerim’de adları geçen Hz. İbrahim (a.s.), Hz. Lût (a.s.) Hz. İsmail (a.s.) Hz. İshak (a.s.), Hz. Yakub (a.s.), Hz. Yusuf (a.s.), Hz. Dâvûd (a.s.), Hz. Süleyman (a.s.), Hz. Salih (a.s.), Hz. Zekeriyya (a.s.) Hz. Yahya (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.) bu toprakları kendine mesken edinmiştir.
Yahudiler açısından;
M.Ö. İsrail kralı Hz. Davut’un bu şehri Birleşik İsrail Krallığı’nın başkenti olarak ilan etmesi,
Hz. Süleyman’ın Mescid-i Aksa’yı (Yahudilere göre “Tapınağı”) Tapınak Dağı’nda (Mescid-i Aksa’nın üzerinde kurulu olduğu yer) yapması,
Burak Duvarı’nın (Yahudilerin Batı Duvarı veya Ağlama Duvarı) bu şehirde bulunması. Bu duvar Yahudilerin dünyadaki en kutsal alanıdır, kıble olarak ta kullanılır,
Mesih’in buraya ineceğine inanılması,
Cennet ve cehennemin Kudüs’te kurulacağına inanılması. (Bunun için Zeytin Dağı’ndaki kutsal Yahudi Mezarlığı bulunmaktadır)
Hristiyanlar açısından;
Hz. Meryem (a.s.)’ın bu topraklarda ailesiyle birlikte yaşaması,
Hz. İsa (a.s.)’ın Kudüs’te Hak dini ve esaslarını o dönemin sapıtmış Yahudi mensuplarına tebliğ etmesi,
Hz. İsa (a.s.)’ın hayatının son bölümünü bu topraklarda geçirmesi, (Hristiyanlar’a göre yargılanması, işkence edilerek öldürülmesi, sürüklenmesi ve bugün Kıyamet Kilisesi olarak ta bilinen yerde gömülmesi ve oradan göğe yükselmesi,
Mesih’in tekrar Kudüs şehrine gelmesi ve Cennetin Krallığı’nı Mescid-i Aksa’nın bulunduğu yerde kurulacak tahtın üzerinde ilan etmesi,
Hristiyanlar’ın hac mekânının Kudüs’te bulunması.
Bu sebeple ötürü tüm dinler için Kudüs önemlidir.