Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Ak Parti iktidarı, uyguladığı ekonomi politikalarıyla Konut kredisi değil servet transferi yapıyor! Göz göre göre milyonlarca fakirden alıp, bir avuç mutlu azınlığa veriyor” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu haftalık basın toplantısında, “Ülkemizin problemlerini ve bunların çözüm yollarını konuşacak; insanımızın sıkıntılarını, talep ve beklentilerini dile getirmeye çalışacağız” dedi.
10-16 Mayıs Engelliler Haftası
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, öncelikle; Engelliler Haftası münasebetiyle, 10-16 Mayıs tarihleri arasında “farkındalık oluşturmak” adına yapılan tüm çalışmaların etkili olmasını temenni ediyorum. Nüfusumuzun %12,5’i engelli, yani yaklaşık her 8 vatandaşımızdan biri engellidir. Engelli vatandaşlarımız sadece belli günlerde hatırlanıp, güzel mesajlar verilip, sonra da unutulmak istemiyor; somut, kalıcı ve kayda değer adımlar görmek istiyorlar.
Bu konuda artık siyasiler başta olmak üzere, toplum genelinde ciddi bir farkındalık geliştirmek zorundayız. Engelli vatandaşlarımızın istihdamı konusunda çok büyük eksiklikler var; ayrıca malesef evde bakım hizmetleri, aylıklar, raporlar, ulaşım ve erişim gibi birçok hususta da problemler var. Bugün buradan özellikle iktidarda bulunanlara “farkındalık” çağrısı yapıyor, engelli vatandaşlarımızın taleplerine kulak verilmesini temenni ediyorum. Geçmişte, Milli Görüş iktidarlarında, bu konuda en güzel örnekleri ortaya koymuş, Erbakan Hocamız döneminde en ciddi adımlar atılmıştır.
Saadet Partisi olarak, engelli vatandaşlarımızın “insanca yaşam” sürebilmesi için ne gerekiyorsa yapacağımızın sözünü veriyor; her birine sağlık, huzur, esenlikler ve bereketli bir ömür diliyorum.
Ekonomi Deyince Ağızların Tadı Kaçıyor
Muhterem arkadaşlar; uzunca bir süredir ekonomi deyince ağzımızın tadı kaçıyor.
Evde, okulda, iş yerinde, komşuluk sohbetlerinde, dost meclislerinde konuşulan ana gündem ekonomi. Ne konuşulursa konuşulsun, ister istemez laf dönüyor dolaşıyor ekonomiye geliyor.
7’den 77’ye tüm vatandaşlarımız; geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı ve işsizlikten muzdarip…
Şimdi birtakım verileri sizlerle paylaşmak istiyorum:
-TÜİK verilerine göre; Nisan’da yıllık enflasyon (TÜFE) %69,97 oldu.
Sağolsunlar, adeta bir kuyumcu titizliğiyle çalışmış olacaklar ki; %70 dememişler!
-Gıda ve içeceklerdeki bir yıllık enflasyon %89,10, ulaştırmada ise %105,86 olarak gerçekleşti.
Bu kalemlerdeki artışlar dahi, gerçek enflasyonunun %70’in çok üzerinde olduğunu, üç haneli rakamlara ulaştığını göstermektedir.
-Üretici fiyatlarındaki yıllık artış ise %121,82 ile Mart 1995’den bu yana görülen en yüksek artış olarak kayıtlara geçti. ÜFE ile TÜFE arasındaki fark ise, önümüzdeki aylarda tüketici enflasyonundaki artışın devam edeceğine işaret etmesi açısından önem taşımaktadır.
“Öngörülemez bir Ülke”
İktidar, rakamlarla oynasa da gerçeklerin üzerini örtemiyor; çünkü mızrak artık çuvala sığmıyor!
Kurumlar aynı istatistik ve raporlar içerisinde dahi birbiriyle çelişen veriler açıklıyor.
Dün açıkladıklarını bugün revize etme ihtiyacını duyuyorlar, bugün açıkladıklarını birkaç ay içerisinde tekrar revize ediyorlar..
Bakınız; TCMB geçtiğimiz hafta yılın ikinci Enflasyon Raporu’nu açıkladı.
Ocak raporunda %23,2 olarak açıklanan 2022 yıl sonu enflasyon beklentisi % 42,8’e revize edildi.
Yıl sonu tahmininde, üç ay içinde yaklaşık 20 puanlık revizyon çok ciddi bir değişikliktir..Bu çapta bir düzeltme kurumların ve yetkililerin çapsızlığını gösterir; hiç kimse kusura bakmasın!
1 puan değil, 5 puan değil; 20 puan sapma olur mu? Merkez Bankası böyleyse; kim neyi öngörebilir bu ülkede?
Ak Parti iktidarı, tüm kurumlarımızın ayarlarıyla oynayarak “öngörülemez bir ülke” inşa etmeyi başarmıştır; başarısızlıklarını başarı gibi takdim etme başarıları da bundan kaynaklanmaktadır işte.
İktidarın Enflasyon, Döviz Kuru ve Faiz Konusunda Karavana Atışları
Muhterem arkadaşlar; enflasyonda hâl böyle de kur konusunda durum farklı mı sanki?
Kur korumalı mevduat uygulaması ve daha pek çok önleme rağmen Dolar kuru 15’i geçti yeniden..
2017’de; 3.80 2018’de; 5,30 2019’da; 5,90
2020’de; 7,45 2021’de; 13,40 Bugün itibariyle; 15, 30 lirayı geçti.
Kur korumalı mevduatın maliyetini, satılan dövizleri hiç saymıyorum bile…
Ne oldu şimdi? Değerlerimizi ve inancımızı günlük politikalarınıza alet etmenize değdi mi?
Ne faizi, ne döviz kurunu, ne de enflasyonu kontrol altına alabildiniz! Üçü de karavana atış!
“Faiz sebep, enflasyon sonuç!”, “Faiz lobisi, döviz lobisi!”, “Nas var!” söylemlerinin ardından bugün gelinen noktada;
-Faizden geçinenler en rahat dönemlerini yaşıyor, faizi müjde olarak takdim eder hale geldiniz,
-Dolar 15 Lirayı geçti.
-Yüksek enflasyondandan hiperenflasyona doğru da hızla yol alınıyor.
Erdoğan’ın “Kendince Çözümleri”
Muhterem arkadaşlar; geçtiğimiz basın toplantısında ülkemizdeki konut fiyatlarındaki artışa ve kiralardaki yükselişe dikkat çekmiştik..
Sn. Erdoğan da yapılan kabine toplantısından sonra yaptığı açıklamada çeşitli paketler açıklayarak, konut sorununa “yine kendince” çözüm sunmuş.
İnsan hayret ediyor doğrusu… Her kabine toplantısının ardından yapılan açıklama öncesi diyoruz ki; “bu sefer bizi yanıltsalar, doğru ve düzgün adımlar atsalar da biz de takdir etsek…”
Fakat her seferinde atılacak en yanlış adımları, millete fayda yerine zarar verecek adımları tek tek bulup, bunları hayata geçiriyorlar…
“Acaba ne yapsak da milletin refahından, ekmeğinden, kazancından, geleceğinden eksiltsek” diye düşünülse; bu uygulamalar ancak o zaman akla gelir.
Şimdi konut konusunda açıklananlar kimlere yaradı veya yarayacak?
Orta sınıfın ve dar gelirlilerin ev sahibi olma hayalini, meydana getirdiği yüksek enflasyonla çalan Sayın Edoğan; şimdi %0,99 “düşük faiz”le ilk kez ev sahibi olacaklara güya bir iyilik yapıyor.
Pazartesi Akşamı İtibariyle Ev Almak Artık Tamamen Hayal Oldu
%20’ler civarındaki enflasyonu, 1 yılda %70’e çıkardığını unutmuş olacaklar ki; düşük faizli kredi ile birikimi olanlara kamu bankalarının imkanlarını altın tepside sunuyorlar!
Bu durumda en üst gelir grubunda yer alan kişiler, zaten normal şartlarda enflasyon oranından düşük faizlerle ev alıp farklı yatırımlar yapabiliyor.
Yabancılar ise değerli para birimleri sayesinde konut sahibi olabiliyor. Ancak orta ve dar gelirli vatandaşlarımız için ev alabilmek Pazartesi akşamı itibariyle tamamen hayal oldu!
Şunu açıkça ifade etmek istiyorum;
Ak Parti iktidarı, uyguladığı ekonomi politikalarıyla servet transferi yapıyor! Göz göre göre milyonlarca fakirden alıp, bir avuç mutlu azınlığa veriyor.
Bir yandan “nas”ı gerekçe göstererek dövizi yükselten iktidar, öte yandan düşük kredilerle çalışan kesimin kazancını düşük faizli kredi yoluyla imkanı olanlara aktarılmasına yol açıyor.
Diğer bir deyişle; birikim yapmak isteyen, parasını korumak isteyen vatandaşlara “nas”ta haram olarak belirtilen “faizli kredi”den başka bir çıkar yol bırakmıyor.
Teşhis Yanlış Olunca Tedavi de Yanlış Oluyor
Erdoğan iktidarı, halkın barınma sorununu değil, inşaat ve rant lobilerinin dertlerini çözüyor; halkın değil bir avuç müteahhitin yüzünü güldürüyor.
“Beşli çete” sözüne çok kızıyorlar bu arkadaşlar. Fakat, “Beşli çetenin oluşumunda en büyük etkisi olan Sn. Erdoğan, “oyun kurucu rolü”yle ranta, kazandıracak paslar vermeye devam ediyor…
Kendileri doymak bilmeyip, bir de çıkıp insanımıza şükür tavsiye edenlerin bulduğu çözüm de yine; bankaların yolunu adres göstermek oldu…
Bu beyler, betonu ve bankaları çok seviyorlar… Bu sevdalarından bir türlü vazgeçemediler…
Teşhis yanlış olunca tedavi de yanlış oluyor elbette. Konut alana değil, konut satana destek veriliyor.
Bir danışmanı da çıkıp dememiş mi; yoksulluk sınırının 17 bin lirayı, açlık sınırının da 6 bin lirayı bulduğu bir ülkede, asgari ücretliler, memurlar, işçiler, çiftçiler, esnaf neyi nasıl alacak?
Gerçi Sn. Erdoğan’ın danışmanları yok, talimat verince itiraz etmeden uygulayan adamları var; çünkü kendisinin itiraza tahammülü yok!
İktidar Kur Meselesinde Olduğu Gibi Enflasyonda da Kumar Oynamaktadır
Muhterem arkadaşlar; Türkiye’nin ekonomik açıdan dahil edildiği ülkeler ligi utanç vericidir.
Hükümetin sorunların çözümü için attığı adımlar ise sorunları çözmekten uzaktır, daha kötüsü problemlerimizi her geçen derinleştirmektedir.
İktidarın “Enflasyonu bir süre kontrollü olarak yükseltelim, 2022’nin Mayıs ayından itibaren ise yine kontrollü olarak düşürelim, böylece seçime giderken enflasyonla mücadelede başarı elde etmiş görünelim.” şeklindeki planı tehlikeli bir plandır.
İktidar, döviz kurunda olduğu gibi enflasyonda da adeta kumar oynamaktadır.
Bu kumarın borcunu ise faiz, zam, kur korumalı mevduat, garantili geçişler gibi adlarla vatandaşın vergileri ile, yani bizim hepimizin alın teri ile ödemektedir.
Bilmeliler ki; kontrolden çıkan enflasyon nedeniyle dar gelirli kesim büyük zorluklar içindedir.
Ücretler gerçek enflasyonu yansıtmaktan uzak olan resmi rakamlara göre kısmen ve gecikmeli olarak ayarlanmakta, bu da zaten bozuk olan gelir dağılımını daha da bozmaktadır.
İktidar Her Alanda Sınıfta Kaldı
-Enflasyon nedeniyle yatırım yapmak cazibesini kaybetmektedir.
-Yüksek enflasyon, iş ahlakını da bozmaktadır.
-Enflasyon nedeniyle belirsizlikler artmaktadır.
-Ülke kaynakları heba edilmektedir.
Tüm bu yanlış politikaların “ekonomik güven” üzerindeki menfi etkisi ise ayrıca önem taşımaktadır.
Başta hukuk olmak üzere, ekonomi dışındaki alanlardaki geriye gidişler de ekonomik krizi ve sorunları derinleştirmektedir.
Ekonomi yönetimindeki liyakatsizlik, artık sorunların çözülmesi yönündeki bütün umutları da söndürmektedir.
Ülkede liyakat, şeffaflık, hesap verebilirlik, hukukun üstünlüğü, gelir dağılımında adalet, meşveret, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi hususlar yaşama geçirilmedikçe ülke sorunlu ve kırılgan kalacaktır.
Özetle; bugün iktidar, her alanda sınıfta kalmıştır ve sınıfı geçmek için de en ufak bir gayreti ortaya koymamaktadır.
İnsanca Yaşam İçin Barınma Sorununu Çözeceğiz
Artık açıkça görülmektedir ki; Adalet ve Kalkınma Partisinin mevcut haliyle ve geriye kalan kadrolarıyla Türkiye’nin hiçbir sorununa çare olma ihtimali kalmamıştır.
Ülkemiz, Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara geldiği 2002 yılından da geriye gitmiştir.
İktidarın ilk yıllarında ekonomi, hukuk ve altyapı alanlarında elde edilen kısmi kazanımlar da bugün erimiş, ülkemiz her anlamıyla 90’lı yıllara döndürülmüştür.
Biz Saadet Partisi olarak, ülkemizin problemlerinin farkındayız; yetkiyi aldığımız bunları çok kısa bir sürede çözeriz.
Fakirden alıp zengine, emekçiden alıp rantiyecilere, üretenden alıp üretmeden servet biriktirenlere kaynak aktaran bu adaletsiz düzeni değiştirmeye kararlıyız.
İnsanca bir yaşamın, huzurlu bir yuvada filizleneceğini biliyoruz.
Biz, vatandaşlarımızın kendi emekleriyle ve kendi kazançlarıyla ev sahibi olabilecekleri bir refahı en kısa sürede ve kalıcı olarak inşa edeceğiz.
- Vatandaşlık karşılığında konut satma işlemlerine son vereceğiz.
- Kamu bankalarının imkanlarının rantiye tarafından kullanılmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz!
- İnşaat ve konut sektörünü ranta dayalı değil, insani ihtiyaçlara göre yeniden şekillendirecek ve buna uygun olarak yasal altyapıyı hızlıca oluşturacağız.
- Ülke nüfusunun büyük şehirlerde toplanmasına neden olan istihdam ve eğitim başta olmak üzere ilgili konulara hızlı sonuç alabileceğimiz çözümler üreterek, tersine göçü teşvik edeceğiz.
- TOKİ’yi asli vazifesine uygun olarak yeniden şekillendirecek ve sadece dar gelirli vatandaşa konut üretecek bir mekanizmaya dönüştüreceğiz.
- İmar ve şehir planlamalarında rantın önünü keseceğiz.
- Konut arzını; şehirlerimizin yapısına, tarım alanlarımızın durumuna uygun olarak artıracağız.
Son olarak kısır tartışmaların, ucuz şovların ve basit polemiklerin ne ülkemize ne de insanımıza hiçbir faydasının olmadığının altını kalın harflerle çiziyor; toplantımıza katılımınız için sizlere teşekkür ediyor, hayırlı günler diliyorum.