Doç. Dr. Aylin Kılıç, Kolajen enjeksiyonunun kornea naklinden daha konforlu ve avantajlı olduğunu belirtti.
Doç. Dr. Aylin Kılıç, “Cildimizin sarkması gibi korneamız sarkıyor ve keratokonusa yol açıyor. Cilde yapılan kolajen takviyesi ile korneaya uygulanan kolajen enjeksiyonunun mantığı aynı ilerliyor. Kornea nakli büyük bir ameliyatken kolajen enjeksiyonu ortalama 5 ila 10 dakika sürüyor. Kolajen enjeksiyonunun miktarını ayarlayarak hastaların görmesini ayarlayabiliyoruz” dedi.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Aylin Kılıç, başta 20-30’lu yaşlar olmak üzere hem çocuklarda hem de yaşlılarda sıkça görülebilen keratokonus hastalığına ilişkin önemli uyarılarda bulundu.
Doç. Dr. Kılıç, keratokonusun korneanın şekil bozukluğu olarak bilindiğine dikkati çekerek “İleri keratokonus hastalığının tedavisinde en son evrede başvurulan yöntem kornea naklidir. Ancak günümüzde keratokonus hastalığı ileri evreye gelmeden önce hatta kornea nakline uygun bir grup hastada kolajen enjeksiyonuyla daha kısa sürede ve daha konforlu bir şekilde hastalığı tedavi edebiliyoruz. Keratokonus hastaları kornea naklinden önce mutlaka kolajen enjeksiyonuna şans vermelidir.
Cildimizde nasıl sarkmalar meydana geliyorsa keratokonus hastalığında da korneamız sarkıyor. Cilde yapılan kolajen takviyesi ile korneaya uygulanan enjeksiyonunun mantığı aynı ilerliyor. Sarkan bölgeye kolajen enjekte ediyoruz. Bu tedaviyi yaptığımız zaman keratokonus hastalarının görmesi artıyor. Keratokonusta uyguladığımız enjeksiyon işlemi 5 ila 10 dakika sürüyor. Operasyona başlarken ilk olarak gözü uyuşturuyoruz. Gözü damlayla tamamen uyuşturduğumuzda lazerle bir tünel açıyoruz. Bu işlem yaklaşık 12 saniye sürüyor. Açılan tünelin içine kolajeni enjekte ediyoruz” diye konuştu.
NAKİLİN AKSİNE DİKİŞ OLMADIĞI İÇİN ENJEKSİYON DAHA AVANTAJLI
Doç. Dr. Kılıç, değerlendirmelerini şu şekilde sürdürdü:
“Enjeksiyonu uygulanan hastadaki görme artışı, kornea nakline giden bir hastadaki görme artışından çok daha tatmin edici olabilir. Çünkü kolajen enjeksiyonunda kornea naklindeki gibi bir dikiş yok. Kornea nakli olduğunda hastaların gözünde dikiş oluyor, bu nedenle takipleri çok daha zor olurken ertesi gün normal hayatlarına dönemeyebiliyorlar.
Enjeksiyonu uyguladığımızda hastalar ertesi gün normal hayatlarına dönebiliyorlar ve bir daha dikişle uğraşmıyorlar. Dikiş mevzusu oldukça önemli. Çünkü göze atılan dikiş görme kaybına yol açıyor. İleri derecede olan keratokonus hastalarına bu işlemi uygulayamıyoruz ama erken ve orta derecedeki keratokonus hastalarında bu yöntemle başarılı sonuç alıyoruz, enjeksiyonu olan hastalar gözlükten ve lensten kurtulma ihtimalleri var.”
HASTANIN GÖRMESİNİ ENJEKSİYON MİKTARIYLA AYARLAYABİLİYORUZ
İleri derecede keratokonusu bulunan hastalarda görmenin 1 metreye kadar düşebildiğini ifade eden Doç. Dr. Kılıç, “Günümüzde bana başvuran keratokonus hastaları sadece 1 metreye kadar görüyoruz diye şikayette bulunuyor. Enjeksiyon yönteminin bizi en rahat ettiren durumu korneayı tekrar değerlendirebilmemizdir. Kolajen enjeksiyonu eğer fazlaysa çıkarabiliyoruz, döndürebiliyoruz ona göre de görme kalitesi değişiyor.
Enjeksiyon işleminden sonra hastanın görmesini ayarlayabiliyoruz. Benim misyonum gelecekte keratokonus için kornea naklini durdurmak. Bunun sonucunda da hastalara kolajen enjeksiyonunu öneriyoruz, istemezlerse kornea naklini gerçekleştiriyoruz. Kornea nakli büyük bir ameliyattır. Biz hastaya kornea naklinden önce kolajen enjeksiyonu uyguladığımızda hastanın görme kapasitesini arttırıp takip ediyoruz” ifadelerini kullandı.